Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Senin her zaman düşüneceğin şey askerliğindir. Rütbeni alabilirler, ordudan kovabilirler ama askerliğini alamazlar. Askerlik rütbe ve elbise değil, ruhtur.
Sayfa 231Kitabı okudu
Bu kadar yakınımda böylesi yalnız yaşayan başkaları var mıdır, diye düşünmüştüm. ‘Eleanor Rigby’ gelmişti aklıma. Doğruysa eğer, nereden çıkıyordu bu yalnız insanlar? Ve nereye aittiler? Duştan akan suya, ruh halinize göre ten renginizi değiştirebilsin diye kalp atışınız, vücut ısınız, beyin dalgalarınız gibi bir takım şeylerin bileşimine tepki veren bir kimyasal karıştırılsa nasıl olurdu? Aşırı heyecanlıysanız cildiniz yeşile ve kızgınsanız haliyle kırmızıya ve Goethe gibiyseniz kahverengine ve hüzünlüyseniz maviye dönerdi. Böylece herkes herkesin ne hissettiğini bilirdi ve birbirimize daha özenli davranabilirdik. Çünkü kimse, mor tenli birine geç geldiği için kızmak istemez. Ve kimse pespembe birinin sırtına şaplak atıp “Tebrikler”, demez. Bunun iyi bir icat sayılmasının bir başka iyi yönü de, çoğu zaman bir sürü şey hissedip o şeyin ne olduğunu tam kestirememeniz gerçeğidir. Bozuldum mu? Yoksa sadece paniğe mi kapılıyorum? Ve bu karışıklık ruh halinizi değiştirir; ruh halinize dönüşür kafası karışmış gri kişi olursunuz. Ama özel su sayesinde portakal rengi ellerinize bakıp şöyle diyebilirsiniz: Mutluyum! Aslında mutluymuşum! Nasıl da rahatladım!
Sayfa 186
Reklam
Ne yazık ki gerçek olan bu
- Zulmün oklarıyla yaralanmış yürekleri, korkak ve alçak gözlerin dondurucu rüzgarından uzak tutmak gerekir, diyor Kadri Cemil Paşa. Zaten yaralanan yürek, düşkün, esir bir yürektir. Ve düşkün bir yüreği, esirliğe alışmış bir yüreği de, artık esaretin ruh halinden kurtarmak kolay değil. Koşullar, yaşananlar insanı düşkünleştirebilir; esir haline getirebilir; ama en korumalı, atan bir yürek esir düşmemeli. Eğer bir halkın yüreği de esaretin öldürücü korkusuyla atmaya başlarsa, işte o zaman felaket gelir. Her şeyi olduğu gibi kabul etmemiz gerekir. Şimdi halkımız da sonsuz esarete giden yolda ve ne yazık ki yüreğiyle birlikte. İşte önüne geçilmesi gereken de bu; ne olursa olsun bu önemli.
Sayfa 224 - İthakiKitabı okudu
Bursa’nın Kendine Mahsus Sırları
(Yazıyı dergiden okumanızı tavsiye ederim) …Gazi Orhan Parkı’na oturup biraz soluklanmaya, Bursa’nın manevi ciheti üzerine düşünmeye karar verdim. Çünkü koşarak her şeyi idrak edemez insan. Bazı zaman bedeni duru bırakıp, ruh ve fikri koşturmalı. Biraz Allah dostlarının sıkıntılarını, Bursa topraklarına sinen hatıralarını ve Keşiş Dağı’nın hangi yerinde Allah Resulü’nün özlemiyle yaptığı ibadetleri düşündüm. Eski sandıkları karıştırıp, tarihin sayfalarında dürülmüş bohçaları açtım. Bursa’yı izledikçe göz bebeklerim geçmişe doğru dah derinleşti….
İnsan ve Hayat - Sayı 168 (Şubat 2024)
İnsan ve Hayat - Sayı 168 (Şubat 2024)
232 syf.
·
Puan vermedi
Kırgın Fısıltılar
Kırgın Fısıltılar
Kırgın Fısıltılar
Neva Altaj
Neva Altaj
Mikhail İtalyan ve Rus mafyaları savaşta.Ortalık toz duman. İki taraf da acımasız, insafsız ve affetmez.Ama sonra, dünyalarımızı birleştirmek için bir karar verildi.İki taraf arasında bir evlilik.İtalyan mafyasının en güzel kızı,Ve Bratva’nın en korkulan canavarı. Onu o kadar uzun zamandır uzaktan seviyordum ki. Sonunda benim
Kırgın Fısıltılar
Kırgın FısıltılarNeva Altaj · Artemis Yayınları · 20231,077 okunma
"İnsanlar kendi ihtiyaçlarını, hayallerini, acılarını hiçbir zaman tam ölçüsüyle ifade edemediğinden, gitgide dolan ruh bazen en boș metaforlarla taşıyordu ve insanın ettiği sözler, yıldızları duygulandırmak isterken ayıları dans ettirecek havalara dönüşüyordu."
Reklam
Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, - ruhumuzla yaşamaya - başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.
… her duygusal acı veren davranış şiddet olarak tanımlanmaz. Niyete göre muhatabında tesir oluşturur. Mesela bir çocuk gün boyu televizyon izlemek istese annesi ona izin vermeyecek, sınır koyacak, bunu da evladının sağlıklı gelişimi için yapacaktır. Bu noktada çocuk istediği bir süreçten engellendiği için hayal kırıklığı yaşayabilir, ağlayabilir ya da mutsuz olabilir. Bu duyguları hissetti diye ‘çocuğa pasif şiddet uygulandı’ denilmez çünkü hayat içinde her insan zaman zaman olumsuz duygulanımlar içine girecektir. Bu gayet normaldir. İnsan ruhunda yara oluşturmak bir yana, bilakis, ruh sağlığımızı güçlendirmek için bu duyguları yaşamayı ve baş etmeyi öğrenmemiz gerekir. Ama aynı anne çocuğuna sınır koyup televizyonu kapatırken, saygısız bir tutumla, bir yandan “ ne biçim çocuksun sen, kaç kerem sana kapat dedim, salak, aptal, hiç bir işe yaramıyorsun “ gibi cümleler kuruyor, çocuğunu kolundan sertçe tutup, “ git bakayım odana”deyip iliştiriyor, “ sana artık hiç televizyon yok “ gibi cezalar veriyor ve kurallarını uygulamaya koyarken saygısızca bağırıp çağırıyorsa, o zaman o anne pasif şiddet uyguluyor demektir…Artık çocuğun içinde uyanan ilk örnekteki gibi basit bir hayal kırıklığı olmayacak, değersizlik, suçluluk,utanç, sevilmeme gibi çocukluk çağına adeta kanserli bir virüs gibi yapışıp kalan tümörlü duygu örüntüleri olacaktır. Bu, çocuk için büyük bir dramdır.
Sayfa 32 - HayykitapKitabı okuyor
517 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mutlu olmayacağını bildiğin geleceği yaşamak ister miydin?
Kitap boyunca Martin'in gözünden bakıyoruz olaylara. Onu anlıyoruz. Martin işçi sınıfından bir genç ve bir gün burjuva bir ailenin evine konuk edilmesiyle hayatını değiştiren olaylar silsilesi başlıyor. Ona göre çok yüksek mertebede , bilgili, kültürlü bu insanlar ulaşılmaz seviyedeler. Kendisi ise cahil, görgüsüz ve eğitimsiz hovardadan
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,9bin okunma
"Ama bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Mutluluk, bir kez geldikten hemen sonra azalır. Biraz zaman geçince bitmeye yüz tutar. En sonunda da tükenir ve biz her zamanki ruh halimize döneriz. Tıpkı çakıl taşının yüzeyde oluşturduğu dalgalar ve o dalgaların giderek kaybolması gibi."
Reklam
"Bir ruh, ancak bir benzeri bulunduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu..."
Ahlaki vicdan var olan ve daima var olmuş bir şeydir, yoksa ruh denen şeyin bulanık bir fikirden öte olmadığı dördüncü zaman filozoflarının icadı değildir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.