Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anlattıklarını dinledim ve her kelimesini hafızama işledim. Sanki insan rüzgara kapılan bir yaprak veya dağılana kadar gökyüzünde dolaşıp duran bir bulutmuş gibi başına gelenlerden dolayı kaderini sorumlu tutuyorsun. Fakat ben aynı kanaatte değilim. Allah sana güçlü bir vücut ve zeki bir kafa vermedi mi? Lokman'a rastladığın zaman bu meziyetlerini nerede bırakmıştın? Aklın başında değil miydi? Yoksa bir ruh hastalığına mı tutulmuştun? Veya derin bir uykuda mıydın? Böyle bir durum seni kurtarabilirdi. Aksi halde ise...
Sayfa 137Kitabı okudu
216 syf.
6/10 puan verdi
Birinci kitabı daha çok sevmiştim. Gerçi okuduğun zaman ve ruh hali etkilidir. Yine de güzeldi. Okunmalı...
Elif Gibi Sevmek 2
Elif Gibi Sevmek 2Hikmet Anıl Öztekin · Hayy Kitap · 20176,9bin okunma
Reklam
-Hz. Âdem cennetten dünyaya gönderildiğinde Allah'a yalvardı: "Allah'ım; beni Muhammed (a.s) aşkına affet!" Alemlerin Rabbi, Âdem (a.s)'dan sordu: "Ya Âdem, sen Muhammed (a.s)'ı nasıl öğrendin; ben henüz onu vücuda getirmedim?" -Âdem (a.s) dedi ki: "Ey Rabbim! Sen beni yaratıp kalıbıma ruh üflediğin zaman başımı kaldırıp ârşa baktım." Orda bir yazı vardı: "Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed (a.s) Onun rasülüdür." -"Sen (mübarek) ismini, insanoğlunun en üstün ve sevgilisi olandan başkasına bağlamayacağına göre, onun kadir ve kıymetini buradan anladım." Yüce Allah buyurdu: "Doğru söyledin Ya Âdem; O benim için insanoğlunun en sevgilisidir. Madem ki onun aşkına benden mağfiret istiyorsun, seni affettim."
Aradan geçen zaman da hep aynı soru kurcaladı kafamı: Acaba o zamanlar delirmiş miydim?... Bütün o zamanı bir tımarhanede falan mı geçirmiştim?... Belki de hala ordayım!.. Belki de gerçekten kötü bir düş, bu!.. Yazıların bulunduğu defteri kapattım. Okuduklarım, aklımdakileri tekrar depreştirmişti. Şimdi yalnızdım, tıpkı çöldeki bir kaktüs gibi. O çölde, ben bu iç karartıcı kentte... Geleceğimle ilgili şeyler düşünüp planlar yapmak yerine, geçmişte beni içine alan döngü ve sonra bir kenara atan kasırganın etkisi altında yaşıyordum hâlâ. Arada bir sanki o afetlerden kendimi kurtaramamış gibi hissediyorum tekrar bir yerlere fırlatılmayı bekliyorum... Kısa bir dönemde bu yaşadıklarımın bir özetini çıkarabilsem, belki kendimi toparlayabilir ve içinde bulunduğum bu ruh halinden kurtulabilirim.
Sayfa 117 - Akvaryum Yayınevi
320 syf.
8/10 puan verdi
Ada ve Duru gibi aptal ve ne istedigini bilmeyen hemcinslerimden bir kez daha gicik oldum bu kitabi okurken. Bilge ve Özge gibi zeki ve ne istedigini bilen hemcinslerimin gün be gün cogalmasini dileyerek bir kez daha hayran kaldim bu kizlara. Deniz karakterinin gectigi bölümlerde yine alti cizilesi güzel sözler vardi. Denizin bir cok düsüncesi ve sözü ister istemez okurlari düsündürtecek derecedeydi.. Fi'de denizi biraz antipatik bulmustum, fakat Ci'de kendisine hayran kaldim. Ci'de adeta kendini asmis bir insana dönüsmüs. Can Manay'in saplantili isteklerinden Fi'de oldugu gibi Ci'de de rahatsiz oldum. Saplantili duygulari ask gibi algilayan ruh hastalari ne yazikki her zaman olacaktir dünya döndükce ama bu tip insanlarin hissettiklerinin hastalikli bir sey degilde ask'mis gibi algilanmasina sinir oluyorum. Ci'yi Fi'ye göre daha gercekci buldum. Simdi sirada Pi var, bakalim kitaptaki karakterlerin sonu ne olacak serinin son kitabinda.
Çi
ÇiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201415,1bin okunma
Bireysel psikoloji sağlam bir oluş zemini üzerinde kalıyor ve bu oluş ışığında bütün insan çabasında bir tamlık eğilimi buluyor. Hayat hamlesi vücut ve ruh bakımından çözülmüş bir şekilde bu eğilime bağlıdır. Her ruh belirtisi aşağı bir durumdan üstün duruma götüren bir hareket manasını taşımaktadır. Her bireyin hürriyet içinde ve yaradılış
Reklam
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
İnsanın bir gün bugünkünden daha iyi olacağını sanmakla delilik ediyoruz. Hayır, hiç bir zaman iyi olmayacaktır. Çünkü ruhu yok. Yalnız midesi ve cinselliği var. Biraz da zekası varsa da bu ruh değildir.
"Birbirimizi yeniden görene değin aradan çok uzun zaman geçebilir. Ama Alaska'dan tek parça dönebilirsem, benden haber alacağına emin olabilirsin. Sana önerdiğim şeyi tekrarlamak istiyorum; yaşam tarzında köklü bir değişiklik yapmalı, daha önce hiç duymadığın ya da yapmakta kararsız kaldığın türden şeylerin tamamını yapmaya başlamalısın. Çoğu insan kendilerini mutsuz eden koşullarda yaşıyor ve gene de bunun değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Çünkü güvenli, rahat, rutin bir hayata koşullanmış durumdalar. Huzur veriyor gibi görünse de, insanın içindeki maceracı ruh için kesin olarak belirlemiş bir gelecekten daha yıkıcı bir şey düşünemiyorum. İnsan yaşama arzusunun özünde macera tutkusu yer alır. Yaşamın keyfi yeni deneyimlerdedir. Bu yüzden sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz, her yeni gün yepyeni bir güneşin altında doğabilir."
''Zaman bir çizgi...Sonu yok...Başı hiç bilinmez gibi.İstanbul bir rüya...Deseni çok...Rengi asla silinmez gibi...İstanbul'da zaman bir cevher, araza hulul eden...Ve zamanda İstanbul bir mana, cismi ruh kabul eden...Dünya bir andan ise, İstanbul bir candan ibaret...İstanbul'un bir kadim devir efendisine hasretinin adına denir zaman; sene ve ayların geçmesiyle geçmez ve bir hüzünlü saat geçince onu bir diğeri sevinçle takip eder her daim...İstanbul; o güzeller güzeli...''
Reklam
İnsanların doğruluğun merkezinden çıktıkları su götürmezdi fakat henüz dairenin içinden tam olarak çıkmamışlardı. Savundukları doğru, oruç tutarak ve ruh çağırarak bu çemberin dışına çıkılmasının önlenebileceğiydi. Ruhlarla olan görüşmeler bir süre devam etmiş ve ne hikmetse kendilerini hiçbir zaman göstermeyen bir sürü fayda sağlamışlardı.
343 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Halide Edip, anılarını dönemsel olarak anlattığı Mor Salkımlı Ev de ki anılarının ilk bölümüdür. Çoçukluğunu üçünçü şahsın ağzından anlatırken;Hayat ağacının dallarındaki bir serce gibi bir o dala bir o dala atlamakta... tabi ki bu okurda zaman zaman çoçukluk yıllarındaki zaman şaşırmasına neden olmakta.Taki...! kendini, daha doğrusu içinde
Mor Salkımlı Ev
Mor Salkımlı EvHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20183,540 okunma
Tanbûrî Cemil'in Ninni'sini bir musikî şaheseri saymak epeyce güçtür. Fakat o plağı bulursanız iyi dinleyin. İktisadî denkliliği bozulmuş, mihrabı çökmeğe yüz tutmuş, gururunu yapan geleneklerin duvarı çatlamış bir topluluğun iç benliğini en canlı yerinde verir. Tanbur, san'atın hududuna girmeyen bir taklitle de olsa bütün havayı nakleder. Şüphesiz eski İstanbul sadece bu hüzün, bu hislilik değildi, sanıldığından çok fazla eğleniyordu. Belki de bu ninni, Hüseyin Rahmi'nin hayatımızın her safhasını alaya alan romanları gibi biraz da eğlenmek için yapılmıştı. Bununla beraber, bu fakirler cemiyetinde, saadeti bir ruh muvazenesinde arayan saf ve ahenkli insanların hayatında, her şeyin peşine bu gölge iyiden iyiye takılmaya başlamıştı. Doğrusu istenirse bu 'hüzün' biraz da kendiliğinden gelen bir şeydi. Tıpkı boş bir tiyatro sahnesinde seyredilen bir akşam saati gibi hayatın bazı unsurlarından doğuyordu. Petrol lambası, hava gazı ile yarı aydınlanan sokak, dilenci sesleri, bekçi sopası, yangın korkusu, acı vapur düdükleri, fazla dindar hayatın verdiği o garip psikozlar adeta matematik şekilde onu hazırlayıp besliyordu. Fakat ne de olsa vardı ve etrafımızdaki havayı elle dokunulacak şekilde kesifleştiriyordu. Onu kaybettiğimiz zaman kendimizi çıplak bulmamız, sarsılmamız da hayatımızda büyük bir yeri olduğunu gösterir.
Sayfa 132Kitabı okudu
Kadın iki durumuyla var olur.. Ya aklı ya da duygularıyla.. İkisini aynı zamanda kullanma yetisi çok zayıftır. En güçlü olduğu, en az acı çektiği zaman aklıyla hareket ettiği zamanlardır ki bu pek nadirdir.. Sağlıklı, düzenli ve mutlu bir hayat sürmesi bu ruh hali ile aldığı kararlarına bağlıdır... Duygu modundaki kadın; mutsuzluğa ve aşk duygusuna açık, günahlara meyilli bir zavallı haline dönüşür. Acınası bir varlık olur çıkar.. Kadının aşk üzerine erkeklerden daha çok mutsuzluk türküsü söylemesi de aklının, duygularına yenilmesi nedeniyledir.. Aklımın galibiyetini seveyim:)))
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.