Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
56 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
“Kendimle konuşasım varmış.” incelemesi bu.
Ara ara açıp bir iki hayat kuralı okumak lazım. Elbette bildiğimiz şeyler ama dönem dönem unutup karamsarlığa kapılıyoruz ya da belki de depresif ruh hali de insanın bir ihtiyacı bilemiyorum , tabii ki sevilesi yanı yok ama uğrayıp geçiyor ki geçiyor olması , olabilmesi önemli olan bence. Hızlı atlatmak için bu kitap güzel hatırlatmalar yapar
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013,2bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Altını çizdiklerim
En büyük mutluluk, kişiliktir. Kader düzelebilir ve yetingenlik ondan çok şey talep etmez, fakat ahmak her zaman ahmaktır ve ruhsuz bir hödük sonsuza dek ruhsuz bir hödük olarak kalır, isterse çevresini cennette huriler sarsın. Mutluluk kendine yetenlerindir. Mutluluk kolay değil, içimizde bulmak zor, başka yerde bulmak ise imkansız. Bizim zor olanı seçip içimize bakmaya devam etmemiz gerek. Niçin ruhunu zorluyorsun ,ebedi planlar için çok güçsüz. Her delinin kendi şapkası vardır. Benimki mavi . Hayat satranca benzer, ikisi için de plan yaparız fakat satrançta rakibin ,hayatta da kaderin kendi istediğini yağma şartına bağlı kılar. Ve son alıntı kesinlikle ben , her dahi biraz melankoliktir.
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013,2bin okunma
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Yükselen ben değilim, alçalan duvarlar.
Varoluş sancısı, kimlik kaygısı ve bağımlılık. 27 Yıllık hayat serüvenini üç kelimeyle bu kadar anlatabilirim. Japon edebiyatı tıpkı kendileri gibi soğuk, tekdüze ve ruhsuz. Kitabı okurken nedense Yozo’nun çektiği acılar bana sıcak gelmedi ya da kaleme alınırken bu şekilde aktarıldı, bilemiyorum. Fakat gri bi duvara bakarsınız ya, kitap bir bakıma o hissi yarattı bende. Kendi olamayıp toplum içinde varlığını hissetmek adına benliğine zıt düşen eylemlerinin sorumlusu olan karakterimizi maalesef çocukluk travmaları bu hale getiriyor. Aslında acı dolu bir hayatın öyküsü değil, fakat bilirsiniz psikolojide en tehlikeli durum sürekli depresyon halidir. Buna maruz kalmak da hayatta istemsiz ve kontrolsüz seçimler yapmaya yöneltmiş. Sonu tabi ki bağımlılık ve hüsran. Fakat yaptığımız her hatada hayatı suçlamak ne kadar doğru? Doğan sonuçları göğüsleyecek cesaretimiz olmayınca insan hep bulunduğu ortamı ve etkeni suçlar, asla kendinde bir neden aramaz.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202334,5bin okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
A'dan Z'ye.
Bu kadar kolay mı? Ruhsuz olup böyle hayvani bir şerkilde hareket etmek. Cümlesiyle başlamak istedim. Çünkü Derdâ'nın yaşadıkları bana bu cümleleri kurmaya zorladı. Okudukçada indanların ne kadar ruhlarının karardığını gördüm. 11 yaşında bir kı çocuğu alıp götürülüyor ona kimse sormuyor hiç birşeyi. Hayallerini... Derdâ'nın o küçük bedeni ve ruhu büyüyor. Bir de İstambul da Yaşayan Diğer Derda var tabi. Babası hapiste annesi tarfından sevgi görmeyen,(iki çocuğunda ortak noktası aslında)mezarlığa gelen ziyaretçilerden kazanabildiği ile karnını doyurma derdinde olan Derda. Kitabın ilk kısmında Derdâ'nın hikayesi ile başlıyoruz. Yazar o kadar zekice yol aldırıyor ki okuyucusuna iki Derda da karşılaşıyorlar mezarlıkta Derda ile karşılaşıyorlar. Hayat onları bir yerde tekrar karşılaştırıyor. Kitabın beni Erkek çocuğu olan Derda'nın hikayesi daha ilgimi çekti sebebi ise Oğuz Atay' ın bu denli yoğun duygular ile yazar tarfından Derda üzerinden okuyucuya aktarılması. Okuma ve yazma bilmeyen Derda'nın her sabah gittiği mezarlığın Oğuz Atay'ın mezarlığı olması. Aslında kitaba genel olarak bakacak olur isek 'Umut' kelimesinin (kız çocuğu) Derdâ da hayat bulduğunu, (erkek çoçuğu) Derda'nın ise Oğuz Atay'ın erken yaşta hayata gözlerini yumması ve Oğuz Atay'ın kitaplarından okuması onu derinden etkiler ve kendini hayatta koyamadığı yerde Oğuz Atay vasıtası ile hayatını anlamlandırma çabası. Kısacası Hakan Günnday'ın ellerine sağlık diyorum eser beni benden aldı.
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921,4bin okunma
68 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap, Viyana’ya tıp okumak için gelen on yedi yaşındaki bir genci anlatmakta. Kitaba ilk başladığınızda çocuğa kendini yalnız hissettirecek ruhsuz ve karamsar bir ortama atılımını gözler önüne seriyor. Yeni hayatındaki başarısızlıkları yalnızlığı ve tükenmişliği hisseceksiniz. Berger, açıkçası bu karamsarlığını etrafında ki insanlara benzeme çabasına borçlu. Aslında belki de onun suçu değil bu. Etrafında ona çocuk muamelesi yapan biri olduğu müddetçe bu mümkün bir durum zaten. O şehirde o yaşında oralara kadar geldiyse zaten bu çocukluktan öte yetişkinliğini temsil ederdi. Kendisi farkında olsa bile etrafında ona yakın arkadaşım dediği insan tarafından öyle hissettirildi. Aslına bakacak olursak kitapta sevmediğim bölümler oldu (spoiler vermeyeceğim) Kitap bu sevmediğim bölümde farklı noktalara gidebilirdi. Daha güzel ve anlamlı beklerdim açıkçası. Bu bölümleri okuduktan sonra tahmin edeceğinizi umuyorum. Her kitap muhakkak bize hayattan anlam çıkartıyor. Benim anladığım en güzel şey; başkalarına benzemek için kendi benliğimizden olmamız. Ya da bize söylenenleri hayatımızın merkezine koymamamız önemli. Bunları yaptığımız müddetçe her zaman kendi içimizi,ruhumuzu ve tüm benliğimizi bir an da kaybedebiliriz. Keyifli okumalar:))
Kızıl
KızılStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202229,3bin okunma
272 syf.
7/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
One for the Money serisi ile taparak okuduğum yazar bu seride resmen patlamış . İlk iki kitaba ortak inceleme yazıyorum zaten son kitap daha çıkmadı :( Çok kısaca konuyu anlatıcam Logan babasından aldığı sirki idare ediyor üvey kardeşini bulmak için geldiği boktan bir kasaba da Sienna ile tanışıyor . Sienna zaten kabus gibi bir hayat yaşayan 19 yaşında bir kız . Sonuçta kız adamın sirki ile yaşadığı kasabayı terk ediyor . Fakat sıkıntılar büyük sirk çalışanları kızı istemiyor ilk kitabın sonunda yalan dolanla kızı suçlu gösterip sirkten kovdurtuyorlar . İkinci kitap Logan 'ın aklının başına gelmesi kızı kurtarması ve kendini affettirmesi üzerine . Ama sıkıntı şu kitaplar inanılmaz ruhsuz bakın aralarında olan aşkı zerre hissedemiyorsunuz milim his yok . Kitaplarda sevdiğim tek karakter olmadı .
White Lies
White LiesSkye Warren · 01 okunma
Reklam
166 syf.
·
Puan vermedi
*Sayısız okuma teşebbüsünün ardından nihayet tamamını okuma fırsatı bulabildim. İsmini defalarca kez duymuş, her kitapçı gezimde karşılaşmış (fiyat/sayfa oranı en yüksek kitaplardan olabilir) olmama rağmen bir türlü okuyamamıştım. Bu yazı bir bakıma, benim gibi olanlar için amme hizmetidir. Eğer hazırsak kemerleri bağlayalım, zira oldukça uzun ve
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,7bin okunma
232 syf.
9/10 puan verdi
Hadi biraz da Mikhail bebeğimi övelim. Böyle bir giriş beklemiyordunuz değil mi? Ama benden beklenir. Seriye ilk kitabını okuduğum dakika aşık oldum. Sonrasında çevrilmesini bekleyemeyeceğim için direk ikinci kitabı orijinal dilinde okudum ve ikinci kitap şu an benim favorim! Tekrar tekrar okumaya asla doyamayacağım o kitap, kesinlikle bu kitap diyebilirim. Kitap ve konusundaki #mafia başlığı sizlere acayip bir #darkromance mantığı verse de içeriği çok ama çok ayrı. Bazı insanların ruhundaki yara ve seçmek zorunda oldukları yol en başından bellidir. Bu serinin sanırım ana fikri bu. Yaralı kalpleri buluşturup tedavi etmek. Ee tabiki bunun en iyi yolu da her zaman aşktır! Mikhail hem kalbindeki hemde vücudundaki yaralarla bir hayat sürmekte ve asla kimseye dokunmayan yapısıyla da ilk kitaptan beri dikkatimi çekmekteydi. Ruhsuz diye görünen o adamın ruhuna dokunan kadının ise ona verebileceği cümleler hep #kırgınfısıltılar olacaktı. Bianca ise benim için ayrı bir şok etkisiydi. Güçlü duruşu, kendinden emin tavrı ile gerçekten şahane bir karakterdi diyebilirim. Babasına baş kaldırışı, zekası ve merhameti ile tam Mikhail ve aşkına layıktı. Zoraki evlilik temasından hoşlanmıyorum diyeniniz varmı? Hemde asla size zarar vermeyen bir adamla yapılan bir evlilik? Hatta evinin içine girdiğiniz de merhameti, aşkı ve tutkusu ile size sahip çıkan bir adamla olsaydı? Aynen öyle ne iş yaptığını biliyor ve bu sistemin kol gezdiği bir evde yaşıyordu Bianca. Ama bir yandan da sarılıp sarmalamaya ihtiyaç duyuyordu. Mikhail ise Bianca onu tanımazken bile ona vurulmuş ve kaderin ördüğü ağa seve seve takılmayı kabul etmişti.. Sonrası mı? Neler oldu neler bir bilseniz!
Kırgın Fısıltılar
Kırgın FısıltılarNeva Altaj · Artemis Yayınları · 20231,137 okunma
69 syf.
7/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Stefan Zweig
Stefan Zweig
'in şimdiye dek okuduğum kitapları arasında bana en az heyecan veren kitabı
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir Gece
oldu. Kurgusu ve kelimelerle bu kadar güzel oynaması ne kadar hoşuma gitse de hikaye pek hoşuma gitmedi. Ama anlatmak istediğine odaklandığımızda güzel bir kitap olduğunu da düşündürür. Kitabın sonunda anlatmak istediği: İnsanın çevresine faydasi dokunduğu süreci mutlu olduğudur. Çevrenle bağını koparıp tek başına, kendi dünyanda yaşayıp çevrende olup bitene karşı kayıtsız kaldığın zaman mutsuzlukların da beraberinde geldiğidir.Ama çevremize iyilik yapıp dertlerini paylaştığımız sürece çevremize ait olabiliriz. Ve ait olduğumuz, bir şeylere dahil olduğumuz sürece mutlu olabiliyoruz. Kısaca anlatmak istediği buydu bence. Bu açıdan, anlatmak istediği yerden bakınca hikaye güzelleşiyor. Hayat müşterektir. Paylaşınca insan mutlu olur, var olur. O yüzden, kırıcı olup etrafımızdan izole şekilde yaşamaktansa, yapıcı tarafta olup o dünyanın bir parçası olmayı tercih edebiliriz. Belki o zaman bir şeyler daha güzel ve anlamlı olur. Ya da daha kötü ve yorucu olur. Ama her iki karşıt durumda da bir şekilde dahil oldukça varlığımızın anlamını anlayabiliriz. Aksi durumda anlamsız bir hayatın yanında sıkıcı, ruhsuz, belki de sorgulanmaya bile değmeyecek kadar yabancılaştığımız hayatımıza devam ederiz bir şekilde. Yani hayat tatsizliklarla da güzelliklerle de paylaşılmalıdir. KEYİFLİ OKUMALAR
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,8bin okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap bir bilim kurgu nu yoksa çok gerçekçi bir kitap mı?En baştan beri söylenen şeyleri düşündüğüm zaman bence hiç bilim kurguymuş gibi durmuyor.Adeta kitabı yaşadığımı söyleyebilirim.Benim ilgimi çekti. O döneme göre düşünüyorsunuz kitabı okudukça.Big Brother'in yönettiği Okyanusya yasaklar ve korkularla sindirilmiştir.Her evde bulunması zorunlu olan tele ekran (tu) ile özel hayat ortadan kaldırılmıştır.Parti propaganda yapıyor,isyankarlara karşı nefret aşılıyor insanlara.Aynı zamanda bu ekranlar sayesinde yaptığı her şey görülüp,dinleniyor.Eşitlikten bahseden yöneticiler uyutulup farkında olmayan bir halk düşünün.İnsanların robotlaştırıldığı ruhsuz rejime karşı olan Winston Smith'in aşkını ve isyanını anlatıyor bu kitap.Hem aşkına hem de vatanına sahip çıkmaya çalışıyor bence.Tamamen yöneten-yönetilen ilişkisi.Bence okunması gereken kitaplardan biri.Okuduğum dönem beni etkilemişti açıkçası.Dili zaten mükemmel.Okuyanların hoşuna gideceğini eminim.Aslına bakarsanız günümüzle kıyaslamalık da bir kitap :)
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023166,7bin okunma
229 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.