"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Empati
Karşınızdakine dokunmanızla, onun zihninin istek ve arzularını kontrol edebildiğiniz, özel bir yeteneğiniz olduğunu düşünün. Peki bu zihni nasıl kontrol ederdiniz, ondan sizin için ne yapmasını isterdiniz?
İşte Laszlo da böyle özel bir yeteneğe sahip bir öğretmen. İstediği her zihne girebilir ve girdiği zihinlere kendi istek ve
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Muh-te-şem!
Bir masal havasında başlayan öykü, birbirinden güzel metaforlarla an be an daha da ilgi çekici hale gelerek ters köşe bir sonla bitiyor.
Öyküye baktığımızda daha önceleri felsefeyle ilgilenmiş ancak vicdanını servete satmış bir adam olan Peter Schlemıh, günün birinde fakir bir halde yeni geldiği şehirde kardeşinden mektup getirdiği
Bazı kitap karakterleriyle ister istemez duygusal bir bağ kuruyor insan; Dan Brown okurken gözlerim nasıl Robert Langdon'u arıyor ise Ahmet Ümit okurken de Başkomiser Nevzat'ı arıyor. Onsuz tüm Ahmet Ümit kitapları eksik geliyor bana. Çok özlemişim başkomiserimi ne yalan söyleyeyim. "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi" kitabından bu yana tam 5 sene geçmiş, Komiser Ali, Komiser Zeynep, Olay Yeri İncelemeden Şefik, Janti Cemal ve Evgenia. Hepsi mevcut gene kitapta.
Polisiye kitaplarda spoiler vermeden anlatmak gerçekten zor, o yüzden yüzeysel bakmakta fayda var; Çocuk parkında bırakılmış bir ceset ile başlıyor bu sefer romanımız, enseden tek kurşun ve yanında oyuncak bir bebek.Katilimiz bu sefer sıradan bir katil değil, oldukça zeki biri. "Körebe" diye tanınıyor teşkilatta (nedenini kitapta detaylı açıklanmış), iz bırakmayan, işini anormal titizlikle yapan bir katil. Zor bir av.
Kitabın temel konusunu pedofili ve Suriyeli Mülteci sorunu oluşturuyor, bu istikamette gidiyor kitap. Okurken gerçekten sinirleneceğiniz, üzüleceğiniz yerler çok fazla, para uğruna ruhunu satmış insanlar, biz onları gözümüzden sakınırken küçücük çocuklara tacizde bulunan, hatta tecavüz eden sapıklar, hayatta kalmak uğruna en sevdiklerinden vazgeçmiş mülteciler... Yaşanan bu insanlık dramına kayıtsız kalmamış ve kitabının arka planını oluşturmuş Ahmet Ümit, güzel de olmuş.
Her Ahmet Ümit kitabı gibi oldukça akıcı ve temiz bir dil ile yazılmış, gene çok tempolu ve sürükleyici bir cinayet romanı.
Güzel adamsın be Başkomiserim. Madam Anahit'in de dediği gibi "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi" sin.
İyi okumalar.
Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için… bunun için her şeyi verirdim!”
Bir insanın, kendi hayatına değil de, boyalarla çizilmiş bir portreye önem vermesi gerçekten de acı verici.
Özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini,
Slavoj Zizek bir konuşmasında son yıllarda distopya kitaplarının, filmlerin artışından bahsederken ilginç bir tespit yapmış. Dünyanın değişeceğine, başka türlü bir yaşamın mümkün olduğuna o kadar az inanıyoruz ki, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri hayal etmek daha kolay geliyor. Sahiden öyle midir? Ütopyalar, distopyalar, uzaylılar gerçek olsun,
Bu kitabı incələmək mənim üçün digərlərinə
nisbətən çox fərqli bir duyğudur. Ruhumun uçurum kənarındakı bir qayaya ilişib qalmış, nə yuxarı, nə aşağı uça bilməyən bir quşdan fərqlənmədiyi bu günlərdə oxuduğum bir kitab. Hamsını bir-bir diqqətlə oxudum, Vincenti, bəlkə, tamamilə anladığımı söyləyə bilərəm. Onunla eyni əsrin, eyni ilinin eyni