Kitap, insan ilişkilerini kıskançlık ve şüphe duygularını sürükleyici bir hikaye üzerinden inceliyor. İvan Andreyiç'in karısına duyduğu kuşkular onu takip etme ve sürekli olarak başkalarını sorgulama isteği, okuyucuyu merak içinde bırakıyor. Yazar, kıskançlığın ve şüphenin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini ustaca işleyip, okuyucuya karakterin zihnindeki çatışmaları derinlemesine hissettiriyor. Bu anlamda Dostoyevski okuyucuyu kitaba merak unsuruyla gömüyor resmen.
Hikaye, beklenmedik olayların ardı arkasına gelmesiyle komik ve absürd bir dönüş alıyor :D İvan'ın karısının peşinden sürüklenmesi, yanlış yerlere yönelmesi ve bu durumların gülünç sonuçları, okuyucuyu hem güldürüp hem de düşünüyor. Türk komedi filmleri havası almadım da değil ama saçmalık bakımından değil konu bakımından, yoksa dostoyevski okurken alınan hazzın tarifi yok. Ayriyeten hikaye insanların duygusal karmaşıklıklarıyla oynayarak, kıskançlık ve şüphe gibi duyguların yanıltıcı doğasını çok güzel vurguluyor.
Hikayenin operada geçen bölümü, toplum içindeki insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve birbirine geçmiş yaşamların beklenmedik şekilde nasıl etkilenebileceğini güzel göstermiş. Davet mektubu olayının, yanlış anlamaların ve önyargıların nasıl absürd durumlar yaratabileceğini mizahi bir öğe olarak bize sunması da çok hoşuma gitti.
Sonuç olarak bu kitap insan doğasının karmaşıklığını, duygusal dalgalanmalarını ve ilişkilerinin içindeki komik ve absürt çatışmaları Dostoyevski'nin mutfağında ustalıkla pişirerek bize sunuyor ee bize de afiyetle yemesi düşüyor :)