Karanlık, hiçbir şey göremeyeceği kadar karanlık.
Anlatılabilcek bir şey değil, buna sadece masallarda cesaret edilir, çünkü insan yine de inanmadığını bilir. Derin bir karanlıktır bu. Ve her şey içindedir.
Ancak harfleri bir simgeler dizisi olarak benimsedikten sonra fonetik yazıyı kullanan halkların tersine bir yol izlemiştim ben ömrümce; yıllarca insanların gerçek yaşamlarını ve düşüncelerini sadece bana kendi iradeleriyle sundukları dolaysız ifadelerde aradıktan sonra böylesi ifadelerin yokluğunda tam aksine, sadece gerçekliğin akılcı ve çözümlemeye dayanan ifadeleri olmayan tanıklıkları önemser olmuştum. Sözlerin kendisi ise ancak heyecana kapılan insanın yüzüne hücum eden kan ya da ani bir sessizlikle aynı şekilde yoruma tabi tutulmaları şartıyla bilgi verebiliyordu bana.
“Gözlerim yaşardı. Sadece bir kez olsun kardeşime sarılabilmek ve babama onu sevdiğimi söyleyebilmek isterdim. Bir makine üzerinden değil, gerçek kelimelerle.”