Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zaman Ve Mülk Mısır’lı büyük bir beyin ömrüne ecel askerlerinin hücum ettiğini duydum.Çok geçmemiş,parlak yanağındaki güzellik gitmiş,gün bitimi sararan güneşe dönmüş.Şehrin önde gelenleri,ecele çare olmadığını bildiklerinden ‘eyvah beyimiz elden gidiyor’ diye yakınıp ağlamaya başlamışlar.Oysa her taht,saltanat bir gün bitecektir;bitmeyecek tek saltanat Allah’a aittir.Artık son nefesinin iyice yaklaştığını anlayan bey titreyen sesiyle;’Mısır’da benim kadar büyük birisi daha yoktu.Gör ki sonum geldi,anladım ki her şey boşmuş.Dünyanın her türlü nimetini toplayıp yığdım ve fakat meyvesinden yiyemedim.Şimdi hepsini ardımda bırakıp düşkünler gibi çıplak gideceğim’ diye yakınmış. Aklı başında olan kimse;dünyayı kendisine toplar,hem yer,hem bağışlar.Hayırlı şeyler yap ki, öldükten sonra peşini bırakmasın.Çünkü kazandıkların senin değildir.Ölüm döşeğindeki insan geride bıraktıklarının hasretiyle tutuşurken,ziyan korkusuyla yanar.Zengin kişi, hayatını çürüten ölüm döşeğinde de elini uzatır,ötekini çeker.Dile gelemediği için,söyleyeceğini eliyle anlatmak ister.El uzatıp çekmenin manası şudur:Bir yanda lütuf ve ihsan,beri yanda zulüm,açgözlülük ve hırs. Dostum;elindeyken iyilik yap,yarın kefeni yırtacak değilsin.Güneş,ay ve yıldızlar daha nice zaman parlarken,sen başını mezarından kaldıramayacaksın.
"My library is the kingdom and here I try to make my rule absolute." "Kitaplığım, benim krallığımdır ve burada mutlak bir kral gibi saltanat sürmeye çalışıyorum."
Sayfa 63 - MontaigneKitabı okudu
Reklam
430 syf.
9/10 puan verdi
Mustafa Kemal Atatürk • Söylev
Osmanlı hanedan ve saltanatının devam ettirilmesine çalışmak, elbette Türk milletine karşı en büyük kötülüğü işlemekti. Çünkü, millet her türlü fedakarlığı göze alarak bağımsızlığını kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği takdirde, bu istiklale kazanılmış gözü ile bakılamazdı. Artık, vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin bağımsızlık ve haysiyetinin koruyucusu konumunda bulundurulmasına nasıl göz yumulabilirdi ki... İşte Söylev (Nutuk) bir başkaldırının, bir ilerici/devrimci adımın izlerini inceleyen ders kitabı diyebiliriz...
Söylev
SöylevMustafa Kemal Atatürk · Çağdaş Yayınları · 197827,4bin okunma
Mustafa Kemal Sirenayka'dayken ilk kez yabancı bir rapora mevzu oluyor
Kentteki Britanyalı konsolos 17 Ekim 1908’de İstanbul’daki sefirine 3. Ordu’nun elçisi hakkında şöyle rapor verir: Ağzı iyi laf yapan, akıcı konuşan bir hatip, bunu birinci elden teyid edebilirim zira beş gün önce partisinin prensiplerini ve hedeflerini halktan bütün kesimlerden oluşan büyük bir dinleyici kitlesine dikkate şayan bir açıklıkla anlattığında, gayet coşkulu alkışlarla karşılandığını kendi kulaklarımla işittim. Arap dinleyicilere mütercim vasıtasıyla hitap etmiştir ama anlaşılan Saltanat ve Hilafet’le ilgili endişeleri gidermekte muvaffak olmuştur. Raporu kaleme alan zat, daha önce Mustafa Kemal’le yaptığı özel bir görüşmenin ardından da şunları kaydetmişti: Beni dün ziyaret etti; çok sakin ve mesafeli tavrını gözleme fırsatım oldu. Bende bıraktığı intiba, ki bunun gelecekte teyid olunacağından eminim, enerjik bir karaktere ve büyük bir kararlılığa sahip olduğudur. Yerinde müşahede ettiğim kimi kanunsuz eğilimler yaygınlaşma temayülü gösterirse bu iki karakter özelliğine ihtiyaç olacak.
Sultan Murad (III.)'ın çocuklarından sağ olarak yirmi yedi kız ve yirmi oğlan kalmıştı. Tahta çıkan III. Mehmed, yirmi erkek kardeşin en büyüğü idi. Tahta çıktığı zaman " Nizam-ı Alem" kanunu gereğince on dokuz kardeşi odalarında boğdurdu. Ertesi gün cenazelerin saraydan çıkışı, görenler tarafından büyük bir üzüntüyle karşılandı. Bu durum belki de çok fazla geçmeden üç yüz yıldır tahta geçmek üzere kullanılan Osmanlı saltanat sisteminin değişmesine neden olacak ve ekber ve erşed evlat sisteminin yolunu açacaktır. Şehzadeler, Ayasofya Cami avlusunda babaları III. Murad'ın ayakucunda hazırlanmış bulunan on dokuz mezara defnedildi. Bunlar dördü ileri yaşta olup iyi bir terbiye görmüş şehzadelerdi. Mustafa, Bayezid, Osman, Cihangir, Abdurrahman, Hasan, Yakup, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Korkut, Ali, İshak, Ömer, Alaadin, Murad ve Abdullah....
Sayfa 175 - Timaş Yayınları
Gün döndükçe küçüldü koca dünya Saray ve saltanat Bir gece yıkıldı halklar karşısında Tam da dalgalanırken bayraklar Kurtuluşlar kutlanırken Lortların ve paşaların masasında Elden ele sunulan bir tabaktı Medya
Reklam
Bizimle saltanat lâfın edermiş ol Karamanî Hudâ fursat verirse ger kara yere karam ânı Bizimle saltanat kavgası edermiş Karamani Allah fırsat verirse kara toprağa kavuştururum onu
Pek siyasi merakları olan bir insan sayılmazdı.Yalnızca tüm hükümetlere güvensizlik duyacak kadar ilgiliydi bu konularla.Özellikle de o anda iktidarda bulunan hükümete.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.