Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Reklam
Aslına bakılırsa, Japon öğretmenler ve tüm meslek yaşamları boyunca meslektaşları tarafından gözlemlenir ve işlerinde daha iyi olmak için onlardan yardım alırlar. Bununla taban tabana zıt Amerikan uygulaması ise, öğretmen okulu mezunlarını birkaç aylık bir eğitimden sonra sınıfa sokup başarılı mı olur, başarısız mı; varlığı bir öğrenci kuşağı için şans mıdır, şanssızlık mı diye bakmadan, kendi hallerine bırakmak şeklindedir.
Şanssızlık, insanı alıngan; sürekli acı ise adaletsiz kılar.
57 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
FRANZ KAFKA OLMANIN ZORLUĞU
Franz Kafka'ya dair ilk anım ortaokul 2 de evde yalnızken Dönüşüm kitabını 1 saatte okuyup bitirmemdi. Bir kitabın ana karakteri neden hamam böceği olmalıydı. Hamam böcekleriyle ilgili korkunç anılarım -ailecek yaptığımız gece yolculuğunda otobüsün koridorunu hamam böceği basması ve uykumun çığlıklarla bölünmesi- vardı. Sorumun cevabı bu kitaptaymış. Yazarın babasıyla ilişkisinin kötü olduğunu okumuştum ve açıkçası bununla ilgili bir kitap okumanın bir şey katmayacağını düşünüyordum. Kendisindeki derin acı, özgüvensizlik , hiçbir yere ait olamama hissi hep çelimsiz zayıf görmesinin sebebi babasıyla arasındaki kopukluk olmuş. Aslında yazar bunların sebebini babasına yükleyemiyor sadece kendisinde olan eksikliği daha da arttırdığını ifade etmiş. Bir ailenin ilk çocuğu olmak bu devirde bile zor. Anne baba katı kurallarını, acemiliğini, neye öfkelenip öfkelenmemesini bile sizle öğrenir. Onlar için deneme tahtası olursunuz. Franz için evin ilk ve tek erkek çocuğu olmak bir şanssızlık olmuş ama diğer kardeşleriyle de babasının arası hiç muhteşem olmamış. 36 yaşına geldiğinde bile 16 yaşındaki isteğine verilen cevabın aynı şiddet,umursamazlık, hakaret içermesi 20 yıldır yol alamadığını hissettirdiğini söylemesi çok üzdü. Kitap derin bir hüzün içeriyor.
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,3bin okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yer Lizbon. Karakterlerimiz, Adar Cardoso ve Faustino da Silva adında, öz kardeş gibi büyüyen iki yoksul ve yakın arkadaştır. Bu iki yaramazın ve çevrelerindeki insanların hayatları son derece zorlu; sefaletin ve açlığın hüküm sürdüğü küçük bir dünyadır âdeta. Günlerden bir gün, Adar ve Faustino, yine yaramazlık peşinde olup oradan oraya koşuşturdukları sırada, başlarına şanssızlık olarak adlandırabileceğimiz bir olay gelir. İçine düştükleri bu talihsizlikten onları papaz olan Gonçalves isminde bir adam kurtarır. Başta bu durum iyi gibi görünür, ucuz atlattık derler, fakat papaz onları kilisenin mahzeninde kilitli tutacak ve bu andan itibaren büyülü bir kitap ile temas etmek zorunda kalan Adar'ın hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır... Yazarın harika üslubu; temiz, masalsı ve etkileyici anlatımı sayesinde siz de sayfalar ilerledikçe bir kitap yiyiciye dönüşüyorsunuz sanki. Edebî iştahınız artıyor, kitaplara daha da çok acıkıyorsunuz. Düz bir şekilde değil, alt metinleri iyi anlamaya çalışarak, hatta belki biraz da içinde bolca yer alan metaforlara derinlemesine nüfuz etmeye çalışarak okumak gerekiyor. "Biliniz ki, kitabı okuyamayınca yedim; beni öyle büyüledi ki ben kitap oldum, kitap da ben. Kendimi yazdıktan sonra kendimi yutacağım, çünkü tastamam olmak için kendi kendimi yemek zorundayım…"
Kitap Yiyici
Kitap YiyiciStephane Malandrin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023155 okunma
Reklam
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
280 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Süper güç mü ? Şanssızlık mı ?
Çok yakın bir arkadaşımın önerisi ile başladım bu kitaba . Konusu gerçekten çok ilgimi çekmişti . Pişman da olmadım okuduğuma. Kitapta aklıma hayalime gelmeyen 'ozel yetenekler'i olan bir aile var . Özellikle ana karakter olan Rose . Başta sadece yediği yemeklerden duyguları tahmin edebilirken yaşı ilerledikçe üretildiği yeri , yetiştiği toprakları hatta fabrikalarını tahmin edebilir duruma geldi . Ama bu arada aile ilişkileri de ilginç . Bana okurken ailesi 'boş' hissettirdi. Oğluna takıntılı bir anne , sadece baba olan bir baba , asosyal bir abi , kendi halinde büyüyen bir kız . Baba neredeyse kitabın sonuna kadar kızındaki yeteneği bilmiyordu . Bana biraz kırıcı geldi bu . En yakının, ailen o . Abisinin yeteneği ikinci yarıda ortaya çıkmaya başladı . Zaten asosyal olan ailenin büyük oğlu yeteneği ile aileden tamamen uzaklaştı . Yeteneğini hiçbir şekilde tahmin edemedim uzun süre . Kitaptan genel olarak zevk aldım . Okurken devamında ne gelecegini tahmin edemediğim için merakla okudum . İlginç kitapları seven kişilere tavsiye ederim .
Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü
Limonlu Pastanın Sıradışı HüznüAimee Bender · Can Yayınları · 2019497 okunma
Yalnızca tutkunun ne olduğunu hiç bilmeyen insanlar, nadiren bu duyguyu tattıklarında, belki de bu kadar çığ gibi ani, kasırgaya benzer tutku patlamaları yaşıyorlar: O anda yaşanmamış yıllar, kullanılmamış güçlerin biriken öfkesiyle birlikte insanın göğsüne yumruk gibi iniyor. Ben ne öncesinde ne de sonrasında o anki kadar büyük bir şanssızlık ve öfke dolu bir güçsüzlük yaşamıştım, çünkü ben cesaret isteyen her şeyi yapmaya hazırdım; hayatımda biriktirdiğim, yığdığım, bir araya getirdiğim ne varsa her şeyi bir anda sokağa atmaya hazırdım
266 syf.
·
Puan vermedi
Spoiler
Öncelikle bu incelemenin oldukça uzun olduğunu ve spoiler içerdiğini belirtmek isterim.     “O wonder! How many goodly creatures are there here! How beauteous mankind is! O brave new world, That has such people in’t!”                                                       ( Shakespeare, 1623)     Aldous Huxley 1894 yılında İngiltere'de doğdu.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,2bin okunma
Reklam
331 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Merhaba, Bir adamın arabasına bindiğinde kör olmasıyla başlar her şey. Temasta bulunan herkese yavaş yavaş bulaşır bu körlük. Onların normal körlerden tek farkı beyaz bir perde inmesidir gözlerine. Başta önlenebilecek bir durum olarak görülüp karantinaya alınırlar ve burada yaşanılan zor durumlar anlatılır. Kısa bir süre sonra herkes kör olmuştur, hükümet denen olguda nasibini almıştır beyaz perdeden. Kör olmayan bir kişi kalmıştır yalnızca göz doktorunun karısı. Onun için şans mıdır şanssızlık mıdır tartışılır. Bundan sonra da zorlu günler başlar onun için bu süreçte yaşanılanlar anlatılır. Kitabın konusu, akışı çok güzel. Merak duygusu uyandırıyor fazlasıyla. Sonunun çok durağan bitmesi dışında farklı bir bakış açısı kattığı için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,8bin okunma
Şanssızlık...
Bir kadın ne kadar merhametli ve sadıksa o kadar mutsuz ve şanssızdır !
Şanssızlık
Her insan, her gün bir dolu şanssızlık yaşıyor. Hayatında ilk defa çatalla meyve yemeye kalkan ve çatalı tam ağzına götürürken, ensesine Vay Mehmet diye tokat yiyen, boğazına çatal kaçıran ve ölen adamı duydun mu sen? Üstelik adı da Mehmet değil Abdullah'tı...
Sayfa 278Kitabı okudu
L.L. Bean zamanında beni duygularla sıvamıştı. Birkaç ay önce, arkadaşım Phil kendisine pantolon almak istemişti ve benden tavsiyede bulunmamı istedi. L.L. Bean giysilerinin kalitesini ve çizgilerini göstermek amacıyla ona kendi dolabımı açtım. Bu onu ikna etmeye yeterli olmuştu ve Phil bir çift deniz mavisi pantolon sipariş etti. Phil gıcır
Sayfa 270Kitabı okudu
Aile açısından kimilerinin şanslı, kimilerinin şanssız olduğu söylemini kabul etmiyoruz. Bir insanın hayatı şansa bırakılamaz. Bir insanın hayatı ona bakım verenlerin insafına bırakılamaz. “Şanssız” diye nitelendirdiğimiz çocuklar şanssız değiller, istismarına ses çıkarmadığımız çocuklar onlar. O istismar, bizim. “Şanssızlık” diye nitelediğimiz her istismarın failiyiz.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.