"Yapamam ... Hatırlamak istemiyorum. Savaşta üç yılım
geçti ... O üç yıl boyunca kendimi kadın gibi hissetmedim. Bünyem donup kaldı. Adetten kesildim, kadınsı
arzularımı neredeyse tümden yitirdim. Güzeldim oysa ...
Müstakbel eşim bana evlenme teklifi ettiğinde ... Sonradan yani, Berlin'de, Reichstag'ın" önünde ... Şey demişti:
'Savaş bitti. Şanslıymışız, hayatta kaldık. Evlen benimle. '
Ağlamak istemiştim. Bağırmak Vurmak ona! Ne evlenmesi? Şimdi mi? Bütün bunların ortasında mı? Şu kara
isin, kara kara tuğlaların ortasında. .. Baksana bana, ne
haldeyim! Önce kadın kıl beni: Çiçek al, kur yap, güzel
sözler söyle. Öyle istiyorum ki bunu! Öyle bekliyorum ki!
İyi bir müzik kulağım vardı. Bu yüzden annem benimle gurur duyardı. Savaş başladığında bu yönümün cephede yararlı olabileceğini düşündüm ve telsizci olmaya karar verdim...
îlkel müziği ileri uygarlıklardan ayıran temel özellik, yapılan bir müzik parça-
sında yüksek noktalara ulaşmayan sürekli bir tekrar ve törelere (geleneğe) sıkı bağ-
lılıktır. Bu tür müzik, akla, hesaplamaya, ya da her hangi bir yönteme dayanmayan
bir müziktir.
Sözümüzü Leyla Pamir'in yalın ve yumuşak bir söylemle çizdiği şu
Mezhep. 16. Savaş durumu bir düşmanlık ve yıkım durumudur; bu nedenle sözle ya da eylemle, tutkulu ve aceleci değil, başka bir adamın hayatına yönelik ağırbaşlı ve yerleşik bir tasarıyı ilan etmek, onu kendisine karşı savaştığı kişiyle savaş durumuna sokar. böyle bir niyetini beyan etmiş ve böylece hayatını diğerinin kendisi tarafından veya onun
Bir gece başladı yıldızsız, aysız;
Ne horozlar öttü, ne sabah oldu..
Kibritler ıslaktır, çakmağım yaysız...
Dar odam ebedi ışıksız kaldı.
Bırakmaz yakamı, dört yanım duvar;
Ne kapı, ne baca, ne pencere var...
Ne mektup gönderir sevdiğim dostlar,
Ne de bir tanıdık kapımı çaldı.
Bir zaman karnımı doyuran toprak
Üstüme gölgelik, altımda yatak.
Hiç ümit etmezken olacağa bak;
Nihayet ağzıma, gözüme doldu.
Ve işte dünyada en son arkadaş
Başımın ucunda dikili bir taş.
Bitti, doğduğum gün başlayan savaş,
Kâinat benimle beraber öldü...
Kollarında ve omuzlarındaki işaretlerden amiral rütbesinde olduğu anlaşılan
İngiliz Donanması Komutanı, Hükümet Konağı'nın kapısından girerek Mustafa
Kemal Paşa'nın odasına doğruldu.Nazik , fakat öfkeli bir hali vardı. Ruşen
Eşref önüne çıkıp ne istediğini sorunca:
-Başkomutan Mustafa Kemal Pasa ile görüşmek istiyorum! dedi.
.Birlikte