Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Girin bu riske benimle birlikte. Ben de sizin için savaş vereyim."
Bayılıyorum böyle insanlara ruha şifa gibiler
Hayatını bensiz, benimle olduğundan daha kolay kurabilirdin. Dünyada kendine yer edinmek için kimseye ihtiyacın yoktu. Doğal bir güce, ilişki kurma ve düzenleme yeteneğine sahiptin; mizah Duygun vardı; rahattın ve her durumda başkalarını da rahat ettiriyordun; yakınlaştığın insanların hemen sırdaşı oluyor ve onlara yol gösteriyordun. Başkalarının sorunlarını şaşırtıcı bir çabuklukla seziyor ve kendilerine açıkça görmelerine yardım ediyordun. Londra'da haftada bir sterlin ile yaşayan Savaş dulu çok yaşlı bir hanım aracılığıyla sana her gün mektup yolluyordum. Bu yaşlı hanımı çok seviyordun. Mektuplarım Sevgi doluydu. yolumu bulmak için sana ihtiyacım olduğunun senden başkasını sevemeyeceğimin farkındaydım.
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Bir adam, Resûlullah (s.a.v.)'e geldi ve "Ya Resûlallah! Bir adam malımı almak istiyor, ne yapayım?" dedi. Resûlullah (s.a.v.), "Malını ona verme!" buyurdu. O, "Peki benimle savaşmak isterse?" dedi. Resûlulah (s.a.v.), "Onunla savaş!" buyurdu. O, "Peki beni öldürürse?" dedi. Resûlullah (s.a.v.), "O durumda sen şehidsin." buyurdu. Adam, "Peki ben onu öldürürsem?" dedi. Resûlullah (s.a.v.), "O cehennemdedir." buyurdu.
Bir savaş muhabiri konuşabilirdi benimle! Çünkü bir savaştan ibarettim ve içimden ölü çıkıyordu! Hatta herhangi bir savaş değil, bir iç savaş muhabiri gerekiyordu bana...
Bazen annemle babamın birbirinden nefret ettiği ve okulun bi savaş alanı olduğu dünyamda ben olmak berbattı. Nick benim kaçışım olmuştu. Beni anlayan tek kişi. Benimle aynı düşünceleri, aynı duyguları, aynı sefaleti paylaşan biriyle bir 'biz'in parçası olmak iyi gelmişti. Ama şimdi 'biz'in diğer yarısı gitmişti ve orada, gölgeler içindeki odamda yatarken nasıl yeniden sadece ben olacağıma dair hiçbir fikrim olmadığının farkına varıyordum.
Reklam
Biri bana bir konuyu sorarsa ancak oturup çocukluğumu konuşabilirim, boş mermi kovanlarını konuşabilirim. Benimle ancak savaş, silah ve çatışmaları konuşabilir bir insan..
Ve işte dünyada en son arkadaş Başımın ucunda dikili taş Bitti, doğduğum gün başlayan savaş Kâinat benimle beraber öldü...
Şimdi sen içtensizliğin sayesinde önce kendi suçluluğunu kanıtladın , sonra da benim suçluluğumu . Çok olağanüstü birisi olduğun için de - gerçeklere uymamasına karşın - sonunda beni affettin. Bütün bunların sana yetmesi gerekirdi, olmadı , sen benimle ' uğraşarak ' yaşamaya devam etmeyi kafana koymuştun. Birbirimizle savaştığımızı kabul ediyorum, ancak iki değişik savaş vardır. Birincisinde şövalyeler birbirleriyle savaşır, biri diğerine gücünü gösterir . Sonunda kaybeden kendi için kaybeder, kazanan kendi için kazanır. Haşeratların savaşında ise kazanan yaşamını sürdürebilmek uğruna diğerinin kanını emer. Sen yaşamasını beceremeyen birisin.
Ancak benimle aynı sorunları yaşamamıştın , aramızda aynı savaş yoktu. Bana kalan dargınlık, kaçıp uzaklaşma, hüzün ve kendi kendimle savaşmaydı.
Reklam
Ben üniversitedeyken Niyazi Berkes asistandı. Benimle evlenmek istiyordu, ısrar etti, evlendik. Yani eğitim hayatından kurtulup da bir “oh” diyemeden evlenmiş oldum. Ben de Amerika’ya gittim. Yıl 1935. Şikago’da iki yıl boyunca kesif bir şekilde İngilizce öğrendim. Sonra üniversiteye girdim ve genel sosyoloji, fiziki ve sosyal antropoloji, etnoloji vs. okudum. Araştırmalarımda orada öğrendiğim metodu kullandım hep. 1939’da savaş tehlikesi baş göstermişti. Döndük.
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
Sarmaşık
Ben, şüphesiz hastalıklı bir ruha sahiptim. Dolabında saklanan o minik kız belki de ben ölene kadar benimle olacaktı. Hatta çoktan ömrünün sonlarına gelmiş olan ihtiyar da ben ne kadar yaşlanırsam yaşlanayım yüzlerce sigara yakıp kırık penceresinden atacak, ölmeyecekti. İkisi de beni bekleyeceklerdi, biliyordum. Hani olur ya, kurumuşsunuzdur. Bir damla mutluluk için bile kökünüzü bırakıp başka topraklara ayaklanacak kadar açsınızdır buna. İşte... Savaş'ı böyle anlatabilirdim. O, benim çürük toprağımdan ayrılıp koşarak kök saldığım yeşil bahçemdi. Belki de hemen dibimde yeşeren minik bir tohum..
Oleksa YayıneviKitabı okudu
Mezhep. 16. Savaş durumu bir düşmanlık ve yıkım durumudur; bu nedenle sözle ya da eylemle, tutkulu ve aceleci değil, başka bir adamın hayatına yönelik ağırbaşlı ve yerleşik bir tasarıyı ilan etmek, onu kendisine karşı savaştığı kişiyle savaş durumuna sokar. böyle bir niyetini beyan etmiş ve böylece hayatını diğerinin kendisi tarafından veya onun
“Niçin kıskançlık vardı - sadece onun için değil, çoğu insan için? Niçin başlıyordu kıskançlık? Bir bakıma aşkla bağlantılıydı, ama bu sayılara vurulabilir ya da anlaşılabilir değildi. Niye kafasının içinde birdenbire bir savaş açağındaki uyar sistemi gibi ötmeye başlayıvermişti: Acil eylem için şimdi altı buçuk saniye. … Peki, kıskançlık niçin onu seçmişti? Rastlantısal bir kimya mı vardı bu işte? Her şey doğuştan mı veriliyordu? … İki. Belli bir nedenle kıskançlığın olması gerektiği kabul edilse bile, bu kıskançlık ne diye kendini geçmişe yönelik olarak hissettirsindi ki? Niçin geriye doğru işleyen tek büyük duyguydu kıskançlık? Ötekiler böyle degildi. … Kıskançlık dalgalar halinde geliyordu, sizi altüst eden ani, yakın patlamalardı bunlar; kaynağı önemsiz, tedavisi meçhuldü. Geçmiş insanı duygusal olarak niye çıldırsındı ki?”
817 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.