Küçük Burjuvazi
Küçük burjuvazi, yerli burjuvazinin en düşük ve en geniş taba- kasıdır. Entelijansiyanın büyük çoğunluğunu oluşturan öğretmenle- ri, öğrenci gençliği, düşük gelirli uzmanları, büro katiplerini ve alt kademe hükümet memurlarını ayrıca orta köylüleri; küçük işadam- larını; esnafları; marangozları; kendi küçük motorlu teknesi ve
On yillik savas
döneminden çikmis, egitimli nüfusunun çoğunu bu savaşlarda kaybetmiş
ve yeni kurulmuş bir ülkenin zayıf kaynaklarına rağmen yurt disina ögrenci yollamistir. Bu dönemde sadece teknik dallar değil arkeoloji,
filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de ögrenciler gönderildi. Jale Inan, Sahap Kocatopçu, Sadi Irmak, Akdes Nimet Kurat, Enver Ziya Karal, Sabahattin Ali, Sebahattin Eyüboglu.. Arkeoloji icin gidenlerden Ekrem
Akurgal ve Hititolojinin babalarindan sayilan Sedat Alp önerli bilginter oldular.
DOLMANCE: Hiç değil, çünkü başkalarının hissettikleri ile bizim hissettiklerimiz arasında hiçbir kıyaslama yapılamaz; başkalarının duyduğu en büyük acı bile bizim için kesinlikle bir hiçtir ve bizim hissettiğimiz en hafif zevk gıcıklanması bile bizi etkiler; dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bize büyük zevk veren bu hafif gıcıklanmayı, bize
Aşk tanrıçası Afrodit, avcılık tanrıçası Artemis, güneş ve sanat tanrısı Apollo, savaş tanrısı Ares, ateş ve demircilik tanrısı Hephaistos, savaş ve bilgelik tanrıçası Athena, şarap ve coşkunluk tanrısı Dionysos ve tanrıların habercisi Hermes.
Yüreğim ıslaktır benim
kuytularda ağlamaktan
ve hafif uçuktur rengi
kurusun diye kaç kez
güneşe asılmaktan
Barış yüreğimde
çam kokulu bir orman
varsın konsun dallarına
savaş denilen
yaşlı ağaçkakan
Yüreğim
ilk şiirim
Hayatını bensiz, benimle olduğundan daha kolay kurabilirdin. Dünyada kendine yer edinmek için kimseye ihtiyacın yoktu. Doğal bir güce, ilişki kurma ve düzenleme yeteneğine sahiptin; mizah Duygun vardı; rahattın ve her durumda başkalarını da rahat ettiriyordun; yakınlaştığın insanların hemen sırdaşı oluyor ve onlara yol gösteriyordun. Başkalarının sorunlarını şaşırtıcı bir çabuklukla seziyor ve kendilerine açıkça görmelerine yardım ediyordun. Londra'da haftada bir sterlin ile yaşayan Savaş dulu çok yaşlı bir hanım aracılığıyla sana her gün mektup yolluyordum. Bu yaşlı hanımı çok seviyordun. Mektuplarım Sevgi doluydu. yolumu bulmak için sana ihtiyacım olduğunun senden başkasını sevemeyeceğimin farkındaydım.
"Kendi gücün sınırlı ise düşmanın gücünü ödünç almalısın.
Düşmana zarar veremiyorsan, onu kendi hançeriyle vurmayı denemelisin.
Hiçbir generalin yoksa, düşmanın generalini ödünç al.
Hiçbir şey yapamıyorsan, hareketsiz kal. Hiçbir çıkış yolun yoksa, düşman eliyle amacına ulaş."
"Savaş suya benzer.
Savaşın da su gibi hiçbir belirli biçimi yoktur.
Taktiğini düşmanın durumuna göre uygulayan ve zafere ulaşan kişi, tanrılara lâyık bir iş yapmış sayılabilir."
61