Ben hayatımda o kadar ağır laflar dinlemeye mecbur oldum, bunlara o kadar sessizce tahammül ettim ki sevdiğim, uğruna hayatımı bile verebileceğim bir insanın bana en ufak bir sitemi beni bugün fevkalade yaralıyor. Açık bir yaraya bir fiske vuruluyormuş gibi oluyor. Şimdi düşündükçe, senin ve benim üzülmemize (bir hiç yüzünden) sebep olanlara kızıyorum adeta...
Son söz ile birlikte; Türk edebiyatının kilometre taşı olarak gösterilen yazar Yaşar Kemal' i vefatının dördüncü yılında saygıyla anıyorum.
Kıssadan hisse yeryüzünün bütün karıncaları birleşince...
Ömrünü Milli Mücadele ruhuna adayan İstiklal Şairimiz MehmetAkifErsoy’u vefatının 85. yıl dönümünde rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Mahkeme koridorundan başlayarak, yüzümü gören aileler ve avukatlar dehşet içinde bana bakıyorlar. Duruşma başladı, avukatlar kaş göz işareti yapıyor kalk anlat diye… Elimi kaldırıp söz istedim ve anlattım olanları… Bunun üzerine Av. Halit Çelenk önce cezaevi idaresi hakkında suç duyurusunda bulundu, ardından da bu insanlık dışı uygulamayı protesto ederek duruşmayı terk etti bütün avukatlarla beraber… Yalnızca bir avukat bırakmışlardı içerde ne olup bittiğini bilmek için… Bu yıl (2011) 6 Mayıs’ta Denizler’i anarken onu da toprağa verdik; hem Denizlerin hem bizlerin avukatın… Saygıyla bir kez daha anıyorum.
Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerde kaçtığım gibi uzaklaşsaydım senden de.