Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Başçavuşu MİT müsteşarı yaptılar, MİT müsteşarına başçavuş dediğim için beni mahkemeye verdiler, savcı ifademi almak için çağırdı, ''sayın savcım, adam başçavuş, amiral mi deseydim'' dedim, savcı gülmekten boğuluyordu, başçavuş meselesinden takipsizlik aldım ama, az daha savcıyı öldürmeye teşebbüsten tutuklanıyordum.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Çok insancıl..
Sayın savcım kutsal günlerde asmayı dinimiz yasaklamış... Ne denli insancıllık... Sayın savcım...
Bu fırçadan sonra kahvenin tortusunu bile içerim.
“Mehtap kızım sen bana bir bardak daha su getir. Bu kadar fırçanın üstüne ben bu kahve fincanın dibinde ki tortuyu bile içerim” “Sayın Savcım eşiniz?” “Kızım sen bir bardak su kap gel. Öleceksem bile kahveden gitti desinler” “Peki Savcım alıp geleyim”
Sayfa 275 - arsine yayıncılıkKitabı okudu
+ Birkaç güne kadar katil kendi ayağıyla gelip teslim olacak. - Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz sayın savcım? + Çünkü vicdan dostum, o öyle bir şeydir ki insanı yedirmez içirmez uyumaz ve sonunda öyle bir an gelir ki katil vicdanının baskısından kurtulmak için gelip kendi ayağıyla teslim olur.
Büyük ders...
Vaktiyle İstanbul'da kamyon şoförlüğü yapan bir iş adamı anlatmıştı... O zaman gencim, güçlüyüm, taşı sıksam suyu çıkar. Bir gün kamyonumla Reno marka bir arabaya çarptım. Suçluydum. Adamın arabası mahvolmuştu. Para ödememek için Reno'nun içinden çıkan cılız adama bağırmaya başladım. Adam beni sakinleştirmeye çalışıyor, bense avazım
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Hasan Yeşildağ anlatıyor: (...) Bir gün “Kömür” isimli restoranın sahibi Erhan Şe-nol aracılığıyla haber göndermiş. Reis’e balık ziyafeti çekmek istiyor. Olmaz kardeşim dedim. Balığın kokusu her yeri tutar. Eğer bütün hapishaneye yetecek kadar balık getirmeyi göze alıyorlarsa sorun yok. Ama sadece bizim için diyorlarsa olmaz... Erhan Şenol ısrar edince, tamam dedim. Bir minibüs getirdiler, içinde gazlı ocakları var. Dışarıda pişirip içeri servis yapacaklar. Fakat o gün de nasıl rüzgâr var anlatamam. Ocaklar bir türlü doğru dürüst yanmıyor. Dedim, “Alın ocakları içeri.” İki aşçı, iki garson, iki ocak tencere tabak, kap kacak ne varsa aldık içeri. Aşçılar pi-şirdikçe servis yapılıyor. Biz de afiyetle yiyoruz. Savcı bey de keşiften dönüyormuş. Ne var ne yok diye bakmak istemiş. Onu da buyur ettik. Yemeğin bitmesine doğru savcı “Şu arkadaşlar hangi koğuştan?” diye sordu. “Kimi kastetmiştiniz?” “Şu ikisini soruyorum. Yelekli papyonlu olanları.” “Ha onlar mı? Onlar garson sayın savcım. Servis için buradalar. Mahkûm değiller.”
Çok insancıl, çokkk... (!)
Sayın savcım kutsal günlerde asmayı dinimiz yasaklamış... Ne denli insancıllık... Sayın savcım...
Ne denli insancıllık (!)
Sayın savcım kutsal günlerde asmayı dinimiz yasaklamış... Ne denli insancıllık... Sayın savcım...
Sayfa 124 - Nesin Yayınevi
"Sayın hakim... şey sayın savcım kusura bakmayın, bugüne kadar hiç adliye, karakol yüzü görmedim, namusumla yaşayıp gidiyorum..."Savcı, "Biz her gün adliye yüzü görüyoruz namussuz muyuz?"
Sayfa 33
Reklam
“Sayın hakim... şey ... sayın savcım kusura bakmayın bugüne kadar hiç adliye, karakol yüzü görmedim, namusumla yaşayıp gidiyorum..”
Sayfa 33 - Kitapyurdu Doğrudan YayıncılıkKitabı okudu
Bırakalım Onu Rumlar Söylesin !
' Sayın savcımız, geçen celsedeki iddanamesinde, Ayasofya'dan bahsederken sürekli 'aslında kilise olan' diyerek kilise kelimesi üzerinde ısrarla durdular. Bana bu çok ağır geliyor. Sayın savcım bırakalım onu Rumlar söylesin.Biz Türk'üz, Müslüman'ız biz bize yakışanı söyleyelim. '
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.