Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
54 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Rahatsız edilmedi, uykusu her zaman ki gibi rüyasız ama çok huzursuzdu. Gece boyunca sayısız kez, sanki birileri kapıyı çalıyormuş gibi sanrılar gördü. Kimsenin vurmayacağını da biliyordu üstelik. Gece saatinde yalniz ve bekar bir adamın kapısını kim çalarda ki? Her ne kadar bilse de, devam ediyordu. Bir an için kapıya baktı. Ağzı ve gözleri açıktı, ıslak alnındaki nemli saçlarını silkeledi. Ne kadar sıklıkla uyandırıldığını saymaya çalıştı ama ortaya çıkan sayılar anlamsız geldi ve uykuya devam etti. Bu kapı çalma sesinin nereden geldiğini biliyordu, kapıda değil, başka yerlerde yapıyordu.
Blumfeld: Geçkin Bir Bekar
Blumfeld: Geçkin Bir BekarFranz Kafka · Pergole Yayınları · 201829 okunma
Onın bizzat Brahmayla aynileştiğini gördük. Bunu, öğretisi bu noktada da da­ha pekçokları gibi (biçimdeki büyük farklılıklara rağmen) temelde hint geleneğiyle ay­ nı olan İslam maneviyatından (esoterisme) aldığımız bir ifadeyle, "Ulvi Özdeşlik" ola­rak adlandırabiliriz [Guenon, vahdet-i vücud ve ayn-i cem' mefhumiarmlifade etmek
Reklam
Çıkarılan fosillerin birbirleriyle ilişkileri ve evrimsel analizi uzmanlar tarafından yapılır ve makalelerle ilan edilir. Uzman olmayan gözlerin fosilleri analiz edip sınıflandırması mümkün değildir. Üstelik sadece fosillere bakarak evrimi yargılama da hatadır; zira fosiller olmaksızın da evrimin gerçekliğini anlayabileceğimiz sayısız yöntem vardır (moleküler kanıtlar başta olmak üzere). Günümüzde toplamda 250.000 farklı fosil türü bilinmektedir ve en iyimser hesaplara göre bu, tüm fosil türlerinin %0.006'sı (yüz binde 6’sı) kadardır. Bunun sebebi, fosilleşmenin çok zor bir süreç olmasıdır. 1999 yılında yayımlanmış ve birçok farklı fosilleşme istatistiğini analiz eden bir makalede, tüm türlerin sadece %25-30 arasına ait bireylerin fosilleştiği belirtilmektedir. Eğer ki omurgalı hayvanlar dikkate alınacak olursa, bugüne kadar yaşamış olan omurgalıların %85-97 arasının asla fosilleşmeyeceği öngörülmektedir. Bu sayılar gerçekten baş döndürücüdür. Üstelik bu az sayıda fosilleşmiş türlerin ve bireylerin de çok çok küçük bir miktarı bilim insanları tarafından keşfedilebilmektedir.
Makroevrim ve Fosiller
Ancak eğer ki bu çeşitlilik ve seçilim sürecini yeterince uzatırsanız, ister istemez bazı genetik değişimler, öncelikle proteinlerin yapısını, sonrasında da fonksiyonların ve organların yapısını değiştirmeye başlayacaktır. İşte dışarıdan bakıldığında, morfolojik analizler yapıldığında, en azından uzman gözler tarafından tespit edilebilir
Sayfa 160-161
KADIN MÜNEVVERLER
- "İslâm’da kadın münevverler hakkında son zamanlarda bazı çalışmalar yapılıyorsa da, mesele genel fikir çerçevesine yerleşecek derinlik ve genişlikte henüz ortaya konulmuş değildir. Araştırmacılar üzerine gittikçe bu konuda öyle şeyler bulacaklardır ki, ne eski Yunan ve Roma’da ne Çin ve Hint’te, ne de 20. yy’dan önceki tüm medeniyetlerin
_Aşırı tutku, büyü’dür ve olayları istediği yönde değiştirebilir. Güçlü bir tutkuya kapılanlar, herkesi büyüsel olarak etkileyebilir. Ruh, şiddetle istediği her şeyi böyle üretir. Sinkronistik (Büyüsel) olayların, duygu patlamalarının etkisine bağlandığını açıkça gösterir. Hepimizde elektiriksel, manyetik güçler var. Karşılaştıklarımızın,
Reklam
Büyük Sayılar Yasası- Bernoulli
Şu andan itibaren sonsuza dek her şeyi gözlemleyip kaydetseydik (olasılık dediğimiz şey en sonunda kesinliğe dönüşürdü) ve biz dünyada olan biten her şeyin belli bir sebep ve yasa dahilinde gerçekleştiğini ve dolayısıyla, aslında tesadüf ya da kader gibi görünen şeylerin bile olması gerektiği için olduğunu fark ederdik. Zaten Platon'un evrensel döngü doktriniyle kastettiği şey de buydu; sayısız yüzyıllar geçtikten sonra, her şeyin başlangıçtaki durumuna dönmesi gerektiğini söylüyordu.
Sayfa 167Kitabı okudu
...Neolitik Çağ 'ın sonunda beri yeryüzünde üç çeşit insan olmuştur : Üst ,Orta ve Alt .Bunlar çok çeşitli şekillerde kendi aralarında bölünmüştür, sayısız farklı isim taşımışlardır , üstelik göreli sayılar ve birbirlerine karşı tavırları da devirden devre değişmiştir ; ama toplumun bu temel yapısı hiç değişmemiştir.
Pisagor (M.Ö. 580-500) ve talebelerine göre de âlemin ilkesi sayıdır. Âlem, sınırsızlardan ve sınırlandırıcılardan kurulmuştur. Ahenk birliktir. Bütün zuhura gelişlerde sayı vardır. Herhangi bir şey sayısız ne düşünceyle bilinir ne de kavranır. Sayının varlığını ve özünü on sayısına göre incelemek gereklidir. Zira on, son sayıdır. Her olan bu
İçindeki Matematikçiyi Serbest Bırak...
Bu kitap, matematik konularından oluşan bir çalışma. Ancak keşfedebileceğiniz daha pek çok şey var. Felaket teorisi, Çin Kalan Teoremi, Denklik bağıntısı, Öklid'in elemanları ve Euler formülü. Fields Madalyası ve dört renk teoremi, İzomorfizma, Lineer cebir, matematiksel tümevarım, matris ve canavar grubu. Pascal üçgeni, mükemmel sayılar, permütasyon grupları, pi, Pisagor teoremi... Liste asla bitmeyecektir. Kitap az önce saydığım matematiğe katkıları olan onlarca teorinin yanında önemli bilim insanlarını ve matematikçilerin hayatını da konu alıyor; Einstein'in E = mc² formülünü bulurken yaptığı sayısız hata ve pes etmeyişi, Arşimet'in savaş alanında matematik çalışırken öldürülmesi bize matematiğin ne kadar tutku dolu ve her yerde olduğunu gösteriyor. Kitapta her bölümün sonunda bir problem yer alıyor ve sizden problemleri çözmeniz isteniyor (Çok Geliştirici ve hayatın içinde olan problemler). Matematik tutkunu veya matematiğe yıllar önce küsmüş biri olsanız bile bu kitap herkese matematiği sevdirecek biçimde yazılmış. Yapacağınız tek şey ön yargılarınızdan kurtulmak ve kendinizi matematiğin sonsuz, eşsiz dünyasına bırakmak... İçinizdeki matematikçiyi serbest bırakmak bu kadar kolay. Alıntılar ; •İnsan dünyası rahatlıktan yoksun hissettirdiği zaman beni matematik ve yıldızlar teselli etti. •Matematikte merak, tutku ve istikrar içkin yetenekten daha önemli. •Sessiz olmayı ve kendi kendime çalışmayı seviyorum.
İçindeki Matematikçiyi Serbest Bırak
İçindeki Matematikçiyi Serbest Bırak
Susan D’ Agostino
Susan D’ Agostino
Reklam
Pythagoras’ın sayılar öğretisinin yanı sıra en önemli öğretilerinden biri de ruhgöçüyle (metempsykhōsis) ilgili öğretisiydi ve aşağıda açıklanacağını gibi yaşamı sıkı bir perhizle geçirmek gerektiğine olan inancı da bu öğretiyle yakından ilişkiliydi. Pythagoras’ın ruhgöçü öğretisi, ruhun bedenle birlikte ölmediğine, sayısız bedenlere göç edip yeniden hayat bulduğuna inanmasından kaynaklanıyordu. Ona göre bu göçler sırasında ruh bazen insanların, bazen hayvanların, bazen bitkilerin bedenlerine giriyor ve yeniden dirilyordu; kendisi de bu göçü mükerrer defalar yaşamıştı. Hatta taraftarları onun öldükten sonra bir tanrı olduğuna bile inanmıştı.
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.