Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Selçuklular Döneminde Ermeniler
Selçuklular Anadolu'ya gelmeden önce, özellikle Doğu Anadolu coğrafyasında yaşayan Ermeniler büyük sıkıntı içindeydi. Aslen bir Kafkas topluluğu olan Ermeniler, Doğu Romalılar bu bölgeye geldikten sonra büyük problemler yaşamaya başladılar çünkü Ermeniler Hristiyanlığın Gregoryan bağlıyken Romalılar (Bizans) ise Ortodoks'tu. Gücü elinde bulunduran Romalılar, Gregoryan Ermeni toplumunu kendilerine ve dinlerine karşı bir tehdit olarak görüyorlardı. Ermeniler ya acilen Ortodoks olmalı ya da yok olup gitmeliydi. Ermenilerin kendi ülke sınırlarında bulunmalarını, devletlerinin bekası için bir tehlike olarak gören Doğu Romalılar, Ermenileri Doğu ve Orta Anadolu ile Çukurova bölgesine göçe zorladı. Bu cebri göçün sebebi, Anadolu içindeki Ortodoks Hristiyanların arasındaki Ermenileri asimile etme arzusuydu. İşte tam o günlerde Türkler Doğu Roma sınırlarından içeri girmeye başlamıştı. Yani Türklerin Anadolu fütuhatları en başta Ermeniler için bir kurtuluş umuduydu.
Türklerin Anadolu'ya Gelişi
Türkler, Anadolu'da, Türkiye Selçuklular'nın yanı sıra bir takım beylikler de kurdular. Artuk Bey'in oğulları Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da (Diyarbakır - Mardin - Elazığ - Hasankeyf) ; Saltuk Bey, Erzurum'da; Danişmend Gazi, Sivas - Amasya - Tokat ve Mengücek Gazi de Orta ve Doğu Anadolu'da ( Erzincan - Divriği) Kendi beyliklerini kurarak, o bölgelerin Türkleşmesini sağladılar. Ancak bunların hiçbiri fazla büyüyemedi ve bu beylikler zamanla Türkiye Selçukluları tarafından ilhak edildi.
Reklam
KÜRTÇE KONUŞULAN BÖLGELER
Kürtçe, bugün Türkiye, İran, Irak, Suriye, Sovyetler Birliği, Lübnan gibi değişik devletlerin sınırları içinde yaşamakta olan Kürtlerce konuşulur. Kaşgarlı Mahmut 1074’te yaptığı haritada farklı devletlerin sınırları içinde kalan bu coğrafyayı Arapça “Erdu’lEkrad (Kürtlerin Memleketi)” olarak adlandırmıştır. Bu coğrafya için Selçuklular ve Osmanlılar döneminde “Kürdistan” adının kullanıldığını biliyoruz. Tarihçi ve dilbilimci Şemseddin Sami (1850-1904) tarafından kaleme alınan ve Osmanlı döneminden günümüze kalan önemli belgelerden biri olan Kamus-ül A’lam adlı ansiklopedik eserin “Kürdistan” maddesinde bu bölgenin sınırları şu şekilde tanımlanmıştır: “Urmiye ve Van göllerinin sahillerinden Dicle’ye kadar uzayıp kuzeybatıya doğru Dicle mecrasının sınırlarını takip ederek Fırat’ı meydana getiren Karasu mecrasına, oradan kuzeye doğru Aras havzasını, Fırat ve Dicle havzasından ayıran sınıra kadar ulaşır. Bunun dışında, İran’da Kürdistan adıyla bilinen eyaletle Azerbaycan eyaletinin yarısı da Kürdistan’dır. Bu cihetle Kürdistan, kuzeydoğuda Azerbaycan, doğuda Irak-ı Acem, güneyde Loristan ve Irak-ı Arap, güneybatıda Cezire, kuzeybatı tarafında ise Anadolu ile komşudur.”
Farsça ve Arapça'ya kıymet verildi
Eğer Selçuklular millî dile kıymet ve ehemmiyet vererek onun gelişmesine çabalasaydılar, daha Osmanlı devletinin teşekkülünden önce Anadolu'da oldukça zengin bir edebiyat vücut bulurdu.
Anadolu, Türklerin en erken yerleşim bölgelerinden biridir. Türkler Malazgirt Savaşı ile Anadolu'ya ilk kez gelmediler. Yaklaşık on iki bin yıldır Anadolu'da yaşıyorlardı. 1064 yılında Doğu Anadolu'ya giren Selçuklular, Anadolu'ya gelen ilk Müslüman Türklerdi. Geldiklerinde Hristiyan Türklerle karşılaştılar.
Sayfa 10
Anavatan dışında kurulmuş hemen hemen bütün bu tip devletlerin başına gelenlerden Selçuklular da kurtulamamışlardır. Zamanla İran medeniyeti tesirini göstermeye başlamıştır. Gerçekten imparatorluğun sonuna kadar hükümdarlar ve hanedan azaları Türkçeyi unutmamışlarsa da, devletin resmi dili Farsça olmuştur. Mamafih, saray diliyle birlikte, ordu dili Türkçe olmakta devam etmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti ise bir istisna teşkil etmektedir.
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Tanpınar, Osmanlı’nın en karanlık yıllarında 1901 yılında doğmuş olup İmparatorluğun dağılmasını gözlemleyen kuşaktandır. Bu kuşak bildiğimiz üzere imparatorluğun dağılmaması ve yeniden güçlenmesi üzerine hep bir arayış içinde olmuştur. Tanpınar’da bu arayış içindedir. Yazarken arar, arayışlarını edebiyatın içinde yapar. Roman onun için bir
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911,4bin okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
Mehmed Fuad Köprülü
Belki de Annales Ekolünün Türkiye'deki ilk örneği, Eski Türkçe kelimelerin yoğunluğu alışık olmayanı biraz yorabilir fakat dipnotlar çok detaylı ve özenli yazılmış ilgilisini sıkmayacağını temin edebilirim. 1922 yılında Anadolu hakkında böylesine farklı disiplinlerden faydalanan bir kitap yazılması gerçekten okumaya değerdir. Daha Osman TURAN 8 yaşındayken Mehmed Fuad KÖPRÜLÜ'nün Selçuklular hakkında bu kadar kayda değer bilgiyi bu kitapta vermesinin beni şaşırttığını söylemeden geçemeyeceğim.
Anadolu'da İslâmiyet
Anadolu'da İslâmiyet
Anadolu'da İslâmiyet
Anadolu'da İslâmiyetFuad Köprülü · Alfa Yayıncılık · 201752 okunma
Anadolu'da bugün bu coğrafyadaki devamını yaşadığımız Aleviliğin bir tehdit olarak algılanması günümüze kadar uzanan karakteriyle esas olarak Selçuklular ile başlar. Akabinde Osmanlı ile doruk noktasına varır ve Cumhuriyetle stabil bir konum yakalar. Bu devletlerin resmi dini ve temsil edilme tekelini, -halifelik, DİB - yedek güç olarak elde bulundurmaları, İslamiyet'e direnen inanç ve topluluklarını haliyle bir "tehdit" olarak kodlanmasını doğurmaktadır. Dolayısıyla Alevilik olarak toparlanan bu inanç ile ilgili tarihsellik, her ne kadar daha öncesinde var ise de Anadolu'da daha çok Safevi-Osmanlı çatışması üzerine bina edilmekte olup, tarihçesine ilişkin çalışmaların neredeyse tamamı bu aralığa sıkıştırılmaya çalışılmaktadır.
Sayfa 9 - DAM ( Dersim Araştırma Merkezi) YayınlarıKitabı okudu
Bey­likler üzerinde bir nevi liderlik siyaseti izleyen ve onları Selçuklular'ın varisi iddiasıyla kendi himayesinde gören Karamanlılar, Memlükler'in de büyük desteği ve Türkmen beylikleri üzerindeki manevî nüfuzunun tesiriyle, Kıbrıs Frank krallığının ele geçirdiği Gorigos üzerine sefere çıkmışlardı.Anadolu beylerinin çoğunun askeri kuvvetlerinin de katıldığı bu sefer başarısızlıkla sonuçlanınca, Karamanlılar'ın beylikler nezdindeki nüfuzları sarsılmış ve I.Murad, giderek ön plana çıkmaya başlamıştı. Aslında bu sefer Karamanlılar için önemli bir fırsat idi ve belki de ilk defa beylikler dünyasında büyük bir birleşme meydana gelmişti. Fakat başarısızlık Karamanlılar'ın izledikleri Anadolu siyasetinin sonunu teşkil et­miştir. Bu siyasetin tam manasıyla iflasında, 1387'deki Frenk-yazısı savaşında Osmanlılar karşısında uğradıkları mağlubiyet de önemli rol oynamıştı. Bu savaş sonrası Karamanlılar Osmanlı hakimiyetini tanımışlar, diğer Anadolu beyleri de yine Osmanlılar'ın yüksek hakimiyeti altına girmişlerdi.Osmanlılar ise ilk defa bu savaş so­nucu Orta Anadolu'da önemli sayılabilecek bir ilerleme yapmışlar­dı. Böylece Osmanlı nüfuzu Sivas'a kadar dayanmıştı.
Sayfa 45 - Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
ASİ VE YAĞMACI BİR KÜLTÜRDEN YÜKSEK BİR MEDENİYETE YÜKSELİŞİN TARİHİ
Büyük Selçuklular hakkında siyasi,kültürel,ekonomik yönleriyle bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği ,şekil olarak konu değil Selçuklu sultanları ve dönemlerinde olan olayları kronolojik sıra ile okuyup öğrenebileceğiniz bir kitap. Buraya uzun uzun hangi sultan zamanında ne olup bitmiş yazmak niyetinde değilim.Herzamanki gibi okuduğum
Büyük Selçuklular
Büyük SelçuklularCihan Piyadeoğlu · Kronik Kitap Yayınları · 2020221 okunma
I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205-1211) - II. Saltanat Dönemi
Bu ikinci sultanlığında I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205-1211), asker harekâtını iktisadi ve ticari hedeflere göre ayarladı. Onun zamanında emniyet ve asayişin tesisi, milletlerarası ticaret yollarının Anadolu üzerinde toplanmasını kolaylaştırdı. Bu sırada Bizans İmparatorluğu, Dördüncü Haçlı Seferi (1204) sırasında Lâtinler tarafından parçalanmış olduğundan biri İznik, diğeri Trabzon'u merkez edinen iki devlet kurulmuştu. Gıyaseddin Keyhüsrev bunlardan İznik Kralı Theodoros Laskaris ile anlaştı. O Süleymanşah'ın Anadolu'da kurmaya başladığı birliği takviyeye gayret etti. Trabzon Rum İmparatoru |lI1. Aleksios Komnenos'u mağlup ederek Karadeniz ticaret yolunu emniyete aldı (1206). Daha sonra güneye dönerek Antalya'yı zaptetti (1207). Böylece Türkler için Akdeniz ithalat-ihracat yolu da açılmış oluyordu. Sultan Venediklilerle bir ticaret antlaşması yaptı. Artık Selçuklular denizciliğe de başlıyorlardı. Ardından Ermeni Kralı II. Leon'a karşı zafer kazandı, bazı arazileri elde etti (1209). Daha sonra da Eyyubilerin Kuzey Suriye ve Anadolu'yu istilâlarını önledi. Nihayet araları açılmış olan İznik Kralı Laskaris'e karşı yaptığı seferde Alaşehir civarında şehit düştü (1211). Hür düşünceliydi, dini hoşgörüye sahipti. Ticaret yanında ülkede ziraatin de geliştirilmesine çaba göstermişti.
Esasen Selçuklular 1040'da devletlerinin kuruluşu öncesi, 1040-1071 arası ve Malazgirt sonrası olmak üzere, farklı görünümler altında da olsa, devamlı bir biçimde Anadolu'yu vatanlaştırma çabası içerisinde olmuşlardır. Nihayet bu çabalar 1075'te Anadolu'nun İznik gibi en uç bölgesinde bir Selçuklu devletinin, Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurulmasıyla meyvesini vermiştir.
Selçuklulara esas savaş kararını aldıran vezir İz­zeddi'n Muhammed olmuştur. Aras üzerinden Anadolu'ya giren Baycu Noyan, Erzurum'dan Aksaray'a kadar tüm şehirleri tahrip ederek ilerleyişini sürdürmüştü. Hazırlıklarını tamamlayan Selçuklu ordusu da Aksaray'a doğıu ilerlemeye başlamıştı. Ra­mazan'ın 23'ünde 656/1256 senesinde iki ordu Aksaray önlerinde karşılaş­mışlardı. Yapılan savaşta Selçuklu ordusu ağır bir yenilgiye uğramıştı. İzze­din Muhammed başta olmak üzere Selçuklu vezir ve komutanlarının büyük bölümü hayatını kaybetti. Bozgun haberi saraya ulaşınca sultan ve hanedan mensupları hazineyi de yanlarına alarak Konya'dan kaçtılar ve Alaiye sarayına sığındılar. Selçuklular Kösedağ'dan daha ağır bir yenilgiye uğramıştı. Geçen on seneyi aşkın sürede Selçukluların devlet mekanizmasında ciddi bir çözül­me yaşanmıştı.
501 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.