Senfoni
Önce sesin gelir aklıma Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli Sonra cumartesi günleri gelir Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak. Kırk kere söyledim bir daha söylerim Savaşta ve barışta, karada ve denizde, Düşkünlükte ve esenlikte Zamanımız apayrı bize göre Yanyana olduk mu elele Aç kalsak ağlamayız biliyorum. İçim güvercinleri okşamış gibi rahat Sen yanımdayken ister istemez Geniş meydanlarda akşam üstleri Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar. Sen yanımdayken ister istemez Uzak ırmakları hatırlıyorum. Arasıra düşmüyor değil aklıma Yabancı kadınların sıcaklığı Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım Yanında ihtiyarlamak istiyorum...
Sayfa 689Kitabı okudu
Celil Hikmetin hiç olan aşkı
Ruhun ruhu nurumun nuru Zehra hanıma hayallerimde bile sana söyleyemediğim şeyleri yazacağım şimdi siz yerine sen demek gibi oysa bu kadar dökülüp saçılmak bu kadar açılmak için ancak ölüme yakın olmak lazımdır bu kadar cesur olmak için de kavuşma ümidinin kalmaması ben işte bu haldeyim Çatalcadayız ve yol yorgunu baskına uğrayan Redif Taburu‘nun yerine İleri Tabya savunmasına Girmek için emir aldık Ama ben sana sadece senden bahsedebilirim. Sen güzelliğin her şeyi fethettiği zamanlardasın ve ben hangi yanıma değsen o yandan ağrıyorum. Güzellikten doğan aşka yaslanarak her şeyi unutmak, senden gayrıini geride bırakmak isterdim.Fakat ne mümkün! Ne zaman unutur gibi olsam olmuyor unutmak istediğim her şeyin tam ortasındayım. Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüzyüze gelmekle mümkün olabilirmiş, anladım. Şimdi bir dağın diline emanet ettiğimde bile ölü harfler ,yanık kelimeler doğuran bu seyrüseferi,altında ezildiğim her şeyi bu acıyı unutabilmek için bir diğer acımı diriltmeye uğraşıyorum.Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum.Ama mümkün değil hiçbirini unutamıyorum. Ruhun kaldırabildiği acıyı bazen beden reddeder, çünkü kaldıramaz.O zaman bedeni daha derin bir acıyla susturmak gerekir. Aşkın acısından kaçarak sığınılacak ,en uygun yer ancak bir savaş olabilir.Ruhumun acısını ancak bedenimin acısı dindirebilir.Aşkımı acıya döndüre bilirsem ancak dayanabilirim. Yaşadığıyla yaşamadığını artık ayırt edemeyen zihnim tümüyle gerçeğin ortasında. Oysa…
Sayfa 393
Reklam
ASAF HALET ÇELEBİ “YENİ”NİN, YENİLİĞİN PEŞİNDE KOŞUYOR Asaf Halet Çelebi (1907-1958) Sizi de anlamadılar bu toplumda, bu ortamda. Anladılar da işlerine gelmedi, belki.1907’de doğmuşsun İstanbul’da, sanırım Beylerbeyi’nde Asaf Halet Çelebi. Yaşçaçoğumuzdan büyüktün, S.E.S. dergisi, o güzelim sanat dergisi çıktığı sıra. Hemen hemenaynı
Yoruldum ama paylaşmaya devam...
‘Seni çok seviyorum. O kadar ki; öldürebilirim.’ derdim. Yani overdose sevgiden. Seve seve de öldürür bir insan diğerini… Çok sevdik birbirimizi. Belki de çok sevmemeli insan! Her şeyin bokunu çıkarmaya gerek yok ki. Elimde bıçakla deli gibi bir o yana bir bu yana koşturuşumu hatırlıyorum da. Evet, evet, hatırlıyorum… Her şey, her dakika gözümün
Bu seni ilk görüşümdü... Apartman merdivenlerinden koşarak yukarı çıkarken görmüştüm seni. Karşı dairemize taşınmıştın. Hayal olduğunu varsaymak istedim, oldukça genç ve yakışıklıydın. Tavırlarının, yüreğimdeki sevginin cellatı olmayı talep ettiğini fark edememiştim o an. Günlerce seni gözetledim. Bu duyguyu ilk defa tadıyordum. Seni gördüğümde
Bilardo Topları
Ayrıldığımız gündü. Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, Her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta “Biliyor musun” dedin. “Sen neye benziyorsun biliyor musun?” Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, Hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı. Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla. “Neye?” dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, “Neye?” “Bilardo toplarına.” “Neden?” dedim. “Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan…” Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya. Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu. Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum. Sonra birlikte başka bir kente gittik, Anlarsın ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım, Sonra ben başka aşklara, Sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım. Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda Ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha Bir daha Bir daha
Reklam
516 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.