Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkesle olabildiğince derinden konuşmak istiyorum. Açıklıkta uyuyabilmek, batıya yolculuk etmek, geceleri serbestçe yürüyebilmek istiyorum
"Hassas, durendiş ve toksözlü olmak demek" diyordu, "derinden hissetmek, net görmek ve serbestçe konuşmak demektir. İncinmez olduğuna inanan dünya karşısında kolay incinir olmaktır, değişmez olduğunu sanan dünyanın değişkenliğini anlamaktır, neyin yaklaştığını başkalarından önce süzmek, başkaları yoz ve boş geçmişe sıkı sıkı tutunurken barbar geleceğin şimdiki zaman kapılarını yıkmakta olduğunu bilmektir. Şansları varsa çocuklarımız yalnızca senin kulaklarını miras alirlar, ama ne yazık ki benim de çocuklarım olduklarından erkenden çok şey duyacaklar, özellikle de duyulması ve işitilmesi yasak olan şeyleri."
Reklam
''Başkalarıyla besleniyoruz; ikinci el insanlar olduk. İşte, bu yüzden biriyle serbestçe ko­nuşmak çok zor.''
Omega Yayınları
Bir Umut Var Mı?
"Mr. Knightley, biraz önce bencilce konuştum," diye ekledi. "Sizi istemeyerek üzdüm, sanıyorum. Eğer benimle bir arkadaş olarak serbestçe konuşmak istiyorsanız, tasarladığınız bir konuda akıl danışmak falan, arkadaş olarak emrinizdeyim, Söyledikleriniz ne olursa olsun dinleyeceğim, ne düşündüğümü de tam olarak söyleyeceğim." Mr. Knightley, "Arkadaş olarak ha!" dedi. "Emma, korkarım ki bu sözcük öyle bir... hayır, söyleyecek hiçbir şeyim yok. Ama dur, evet, ne diye duraksayacakmışım? Nasılsa geri dönemeyecek kadar ileri gittim artık. Emma, çok tuhaf da olsa önerini kabul ediyorum ve sana bir arkadaş olarak soruyorum: Söyle bana, öyleyse, benim için hiç umut yok mu?" Durdu, Emma'ya bakıp sorusunu gözleriyle sordu ve gözlerinin bakışı Emma'yı tepeden tırnağa sarstı. Mr. Knightley, "Bir tane Emma'm," diye sözünü sürdürdü. "Çünkü bu konuşmanın sonucu ne olursa olsun sen her zaman benim bir tanem olacaksın..." Emma gerçekten konuşamıyordu...
Sayfa 811 - Emma -Mr. KnightleyKitabı okudu
Biliyor musunuz , bizi yoksullaştıran şeylerden biri düşünmeyi , akıl yürütmeyi bırakmış olmamızdır . Başkaları besleniyoruz ikinci el insanlar olduk . İşte bu yüzden biriyle serbestçe konuşmak çok zor
Reklam
Biliyor musunuz, bizi yoksullaştıran şeylerden biri düşünmeyi, akıl yürütmeyi bırakmış olmamızdır. Başkalarıyla besleniyoruz; ikinci el insanlar olduk. İşte bu yüzden biriyle serbestçe konuşmak çok zor.Bu her iki tarafın da açık fikirli olmasını gerektirir.
Başka bir imge vereyim: “hanımefendi kadın” imgesi. Bu kadın genellikle mesafeli, ölçülü, yerini yordamını iyi bilen, öyle aklına geleni söylemek yerine kelimeleri ve tümceleri seçen, dilini kırk kere döndüren kadındır. Bu görünüşte saygı ifadesi barındıran imge aynı zamanda kadının sahip olması gereken niteliklerin de altını çizer. Öyle kadına gülmek, koşmak, serbestçe konuşmak yaraşmaz. Bu hanımefendi kadın, içinden geldiği gibi kahkaha atamayan, cinselliğe iğrenerek bakan ya da bizim jargonumuzla söyleyeyim dürtülerini bastıran nevrozlu bir kadındır aynı zamanda.
Emily
Bu olay 1886'da Amherst'te yaşandı.
Emily Dickinson
Emily Dickinson
öldüğünde, ailesi odasında bin sekiz yüz tane saklanmış şiir buldu. Ayaklarının ucuna basarak yaşadı ve ayaklarının ucuna ba­sarak şiir yazdı. Bütün hayatı boyunca sadece on bir şiiri yayınlandı ve bunların neredeyse hepsi ya imzasızdı ya da başka bir isimle imzalanmışlardı. Irkının ve sınıfının ayırt edici özelliği olan can sıkıntısı pü­riten atalarından ona miras kaldı: birbirine dokunmak yasak, konuşmak yasak. Beyler politika ve ticaret yapıyor, kadınlarsa türün devamını garanti altına alıyor ve hasta bir halde yaşıyorlardı. Emily yalnızlık ve sessizlik içinde yaşadı. Odasına kapanarak yasaları, dilbilgisi yasalarını ve kendi içine kapanıklığının yasalarım ihlal eden şiirler yaratıyor, yengesi Susan' a her gün mektup yazıyor ve yandaki evde oturmasına rağmen mektuplarını postayla yolluyordu. Bu şiirler ve mektuplar, onun gizli acılarının ve yasak arzu­larının içinde serbestçe dolaşmak istedikleri gizli tapınağı oluş­turdular.
"hanımefendi kadın" imgesi
Kadına gülmek, koşmak, serbestçe konuşmak yaraşmaz. Bu hanımefendi kadın, içinden geldiği gibi kahkaha atamayan, cinselliğe iğrenerek bakan ya da psikanaliz jargonuyla söyleyeyim, dürtülerini bastıran nevrozlu bir kadındır.
Sayfa 26 - YKY
Reklam
Bu tek başıma bırakılmış saatimde çok gerekli olan serbestçe konuşmak çıkar yolunun, iç dünyamın dört duvarı ile kapatıldığını seziyordum.
İlla edep illa edep !!
Maalesef günümüzdeki konuşmaların pek çoğunda edebe uyulmamaktadır. Büyük küçük herkes arkadaş gibi konuşmak, rahatça oturup kalkmak, serbestçe gülüp neşelenmek doğru değildir. Böyle yapmak dinimizin terbiyesine aykırıdır. Aradaki hürmeti zedeler, muhabbeti yok eder, sonuçta herkesi üzer.
Sayfa 110 - Semerkand Aile
"Herkesle olabildiğince derinden konuşmak istiyorum. Açıklıkta uyuyabilmek, batıya yolculuk etmek, geceleri serbestçe yürüyebilmek istiyorum."
Emily!
Bu olay 1886'da Amherst'te yaşandı. Emily Dickinson öldüğünde, ailesi odasında bin sekiz yüz tane saklanmış şiir buldu. Ayaklarının ucuna basarak yaşadı ve ayaklarının ucuna basarak şiir yazdı. Bütün hayatı boyunca sadece on bir şiiri yayınlandı ve bunların neredeyse hepsi ya imzasızdı ya da başka bir isimle imzalanmışlardı. Irkının ve sınıfının ayırt edici özelliği olan can sıkıntısı püriten atalarından ona miras kaldı: birbirine dokunmak yasak, konuşmak yasak. Beyler politika ve ticaret yapıyor, kadınlarsa türün devamını garanti altına alıyor ve hasta bir halde yaşıyorlardı. Emily yalnızlık ve sessizlik içinde yaşadı. Odasına kapanarak yasaları, dilbilgisi yasalarını ve kendi içine kapanıklığının yasalarını ihlal eden şiirler yaratıyor, yengesi Susan' a her gün mektup yazıyor ve yandaki evde oturmasına rağmen mektuplarını postayla yolluyordu. Bu şiirler ve mektuplar, onun gizli acılarının ve yasak arzularının içinde serbestçe dolaşmak istedikleri gizli tapınağı oluşturdular.
Sayfa 144 - SelKitabı okudu
Freud ve Kadın
"Hanımefendi kadın" imgesi. Bu kadın genellikle mesafeli, ölçülü, yerini yordamını iyi bilen, öyle aklına geleni söylemek yerine kelimeleri ve tümceleri seçen, dilini kırk kere döndüren kadındır. Bu görünüşte saygılı kadın tipi aynı zamanda kadının sahip olması gereken niteliklerin de altını çizer. Kadına gülmek, koşmak, serbestçe konuşmak yaraşmaz. Bu hanımefendi kadın, içinden geldiği gibi kahkaha atamayan, cinselliğe iğrenerek bakan ya da psikanaliz jargonuyla söyleyeyim, dürtülerini bastıran nevrozlu kadındır.
Sayfa 26 - Yapıkredi YayınlarıKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.