ㅤ
''Kötü olmamızın, karanlıkta olmamızın sebebi ışığı tanımıyor olmamızdı. Oysa Papalagi, ışığı tanımasına rağmen, karanlıkta ve kötülük içinde yaşıyor.'' (s. 98)
Her şeyden önce kitabın ismiyle başlamak istiyorum: Der Papalagi.
‘’Papalagi’’ Samoa dilinde ‘’Göğü Delen Adam’’ anlamına gelmektedir. Papalagi denince akla
Erich Fromm ‘un Sevgi Üzerine Yaptığı 11 Tespit ile "sevginin" ne olduğu ve ne olmadığı hususunda bizleri aydınlatıyor.
İnsanın içinde geçen her "isteğin" adını sevgi koyması kadar "ucuz" bir tanım olamaz. Karşınızdaki insana karşı bir duygu barındırıyor olduğunuzda "ben onu seviyorum" triplerine girmeyin.
İnsan olmak, defalarca doğup defalarca ölmek demek.
Gözlerimizde incecik bir vicdan sızısıyla, hayatı avuçlarımızda tutmak isterken, elimizde ufalan ; narin, kelebek tozuna benzer umutlar, cam kırıklarına dönüşüyor. Önce hiç acımayan ama kestiği yerden sürekli kanayan yaralar bunlar..
Bir nefretin girdabında, bir sevginin yakıcı ateşinde,
"Beyaz diş" Jack London'un macera türünde yazdığı bir romanıdır. Araştırdığım kadarı ile ilk kez 1906 Mayıs-Ekim arası "The Outing Magazine" adlı bir dergide yayınlanmaya başlamış ve daha sonraları birçok dile çevrilmiş ve birçok yayinevi tarafından yayımlanmıştır. Ben Türkiye iş bankası kültür yayınlarının modern klasikler
Peki, kim kurtaracak beni var olmaktan? Ne ölümdür istediğim ne de hayat.*
13 Haziran 1888 saat 15.20'de, Largo de S. Carlos'ta, 4 numaralı evin soldan dördüncü katında, aynı zamanda müzik eleştirmenliği de yapan adalet bakanlığı görevlisi Joaquim de Seabra Pessoa ile Maria Madalena Xavier Pinheiro Nogueria'nın ilk çocuğu Fernando
GÖRÜCÜ
İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum.
--Anne! Ben geldim!
Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu.
--Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben.
Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
Sevmek bir eylemdir.
Kuru kuru dile getirmekle var olamaz.
Vücut bulmuş yüzlerce hâli vardır.
Bunları yaşamak ve yaşatmak esastır.
Sevmek konusunda görecelilik,
Sevginin eyleme dönüşmesi noktasında değil, severken hangi eylemin seçildiği noktasında söz konusu olabilir.
Sevmek kabul gerektirir.
Ama'sı olmaz sevmenin
Ve amacı da...
Seni
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI...
Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Bernhard'ın her eserinde oranları değişken olarak bir saldırı vardır. Bazı eserlerinde bu saldırı öykünün, tiyatro metninin ya da romanın içine karışmıştır, onlarla bir bütün haline gelmiştir. Bazı eserlerinde ise açıkça, salt saldırı vardır; bir harmanlanma yoktur, her şey açıkca ortadadır. Saldırı kelimesi aslında eleştiri kelimesine nazaran
İLAHİ KOMEDYA / DANTE ALIGHIERI - İNCELEME
Bir eseri değerli kılan nedir? Daha doğrusu, klasikler neden okunmalıdır? Bu soruya tanımlarla cevap verebilir miyiz? Deneyebiliriz belki.
Onları okuyan ve seven için zenginlik oluşturan kitaplara klasik denir diyebiliriz. Tohumunu atıp eser olarak kendini unutturmak: İşte klasik eserler bu spesifik güce
#okudumbitti
"Dünyanın bütün çocukları Pál Sokağı'ndandır." diyor çevirmen yazdığı önsözde. Haksız mı? Hangimizin çocukluğu o sokaktan geçmedi, hangimizin çocuk kalbi arkadaşlıkla, sevgiyle, cesaretle o sokağın çocuklarıyla beraber çarpmadı ki? Benim çocukluğumun bir parçasıydı bu kitap ve oradaki çocuklar benim arkadaşımdı. Öyle ki bu