seyyah oldum gezdim gurbet illeri
kâr etti canıma yeter ayrılık
anlatayım başa gelen hâlleri
ölümden çok çektim beter ayrılık
gurbet eli bizim için yapmışlar
çatısını çok muntazam çatmışlar
ölüm ile ayrılığı tartmışlar
elli dirhem fazla gelmiş ayrılık
karac'oğlan der ki telkin verince
ötüşür bülbüller gonca gülünce
ben burada yar orada böyle kalınca
ister ölüm olsun ister ayrılık
Bazı anların telafisi yoktur.
Bir sabah uyanırsın, ve gözlerindeki hayat sebepsizce çalınmıştır.
O an ne söz yeter anlatmaya içinde kopan fırtınayı,
Nede gözyaşları.
Lâ mekan Seyyah
Yazar dördüncüsü olan bu kitabında, Seyyah olur ve Fesleğen’inin peşine düşer. Sevdiğinin sevdirdiği yolda; özlemle, hüzünle, gözünde yaşlarla ilahi bir aşka, ilahi bir aşkla yürür. Ve okurlarına bu kitabı bitirmek için değil; anlamak, gelişmek ve değişmek için okumalarını önerir…
Sevmek insanın ateşidir. Sevdin mi ateşin yükselir, içten içe
(...)garip ve avare kalmış, yolunu şaşırmış bir seyyah gibiyim. O kadar yalnızım, o kadar kendimi herkesten ayrı, herkesten başka buluyorum ki yavaş yavaş kalbimi bir korku, acı, büyük bir korku, "Ne yapacağım? Nasıl yapacağım?" korkusu harap ediyor.
"Adamlar hamamda bile bir örtü kuşanıyorlar. Ne kadar edepli insanlar. Bu edep ve namusu bu barbarlardan öğrenmemiz lazım."
| Alman Seyyah Schweigger, Türkiye Seyahatnamesi, 16.yy sonları
Engin Geçtan geç tanıyıp listeme eklediklerimden. Seyyah'ı okurken Dersaadet'te Dans kitabından çokça bahsedilmiş. Yazar roman yazmaya altmışından sonra başlamış. (Aklınıza Tolstoy'un Bisikleti deyimi geldi mi?)
3 Cisim Problemi'ne başlamadan yeni biten bu kitap diziyle güzel bir uyum sağladı. Konusu ne mi? Dünyanın beyaz tarafı bize hayran ve kendi taraflarındaki muazzam düzenden kaçmak isteyen ve Zeus denen bir pop şarkıcısına hayran Oro (zoraki hükümdar diyebiliriz) soluğu bu dünyada alıyor. Burada işler bir hayli karışıktır ve bu kaçışın öncesinde Uzay araştırmalarında kaybolan bir astronot da öteki yüzeye zorunlu iniş yapmıştır. İki dünyanın değerleri birbirini tutmaz ve misafirleri iki tarafta da bocalar.
Çok ilgi çekici ve muzip bir üslupla yazılmış bu kitap bana Hakan Erdem'in "Zaman Çöktü" kitabını hatırlattı. İyi kafalardan güzel şeyler okumak isteyenlere öneridir.