İnsanların genelde yanlış kıstaslar kullandıkları; iktidar, başarı ve zenginlik için çabalayıp bunlara sahip olanlara hayranlık duyarken yaşamın gerçek değerlerini küçük gördükleri izlenimine kapılmaktan kendimizi alamayız. Ama böylesi genel yargılarda bulunurken, insan dünyasının ve onun ruhsal yaşamının renkliliğini unutma tehlikesine düşeriz. Büyüklükleri kitlenin hedef ve ideallerine tümüyle yabancı özellik ve işlerden kaynaklandığı halde çağdaşlarının takdirini kazanmış kimi insanlar vardır. Bu büyük insanları takdir edenlerin yalnızca bir azınlık oluşturduğuna, çoğunluğun bunların farkında bile olmadığına inanma eğilimine kolayca kapılırız. Ancak bu, insanların düşünceleriyle eylemleri arasındaki uyuşmazlıklar ve arzularının çeşitliliği yüzünden, o kadar da basit olmasa gerek.
İyi nedir? —İnsanda güç duygusunu, güç istemini, gücün kendisini yükselten herşey.
Kötü nedir? —Zayıflıktan doğan herşey.
Mutluluk nedir? —Gücün büyüdüğü duygusu —bir engelin aşıldığı duygusu.
manda - yüreklilik, bizim için scirocco'dur. Çağdaş erdemler ile öteki güney yelleri arasında yaşamaktansa, buzlar içinde yaşamak yeğdir!... Yeterince yürekliydik, ne kendimizi ne de başkalarını esirgedik: ama, uzun süre, yürekliliğimizi nereye yönelteceğimizi bilemedik. Karamsarlaştık, durgunlaştık; bize yazgıcı dediler. Bizim yazgımız —doluluktu, gerilimdi, güçlerin birikimiydi. Şimşeğe, eyleme açtık, zayıfların mutluluğundan, «boyuneğiş»ten uzaktık... Göğümüzde sağanak vardı; doğa, bizim doğamız, bulutlanıyor, kararıyordu — çünkü hiç yolumuz yoktu. Mutluluğumuzun formülü : Bir Evet, bir Hayır, düz bir çizgi, bir hedef ...