Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
360 syf.
3/10 puan verdi
Polisiye-gerilim-fantastik dışında elimde bu kitabı görenler şaşırdı Ben de dahil Şimdi nasıl desem ki Sinan Akyüz ‘İncir Kuşları’ kitabıyla beni benden almış bir yazar. Tabi konunun dramatik oluşu, gerçekten yaşanmış oluşu kitabı daha özel kıldı benim için. Ama bu kitabın tarzı bana uymadı nedense. Bir de kitapta yabancı isimlere o kadar alışmışım ki Türk isimleri okurken çok farklı geliyor. Gerçekliğine adapte olamıyorum gibi sanki. Nasıl anlatılır bilemedim • Aslında odaklanamamamın bir sebebi de cümlelerin arasının verilen tepkilerle çok fazla bölünmüş olmasıydı. Bir de konuşmalar fazla abartılı geldi bana. Bu kitabı kötü yapmıyor tabi tamamen benim tarzıma uymadığı için bana hissettirdiklerini belirttim. Komedi, romantik komedi vs sevenler eminim çok severek okuyacaklardır. • Ama konu olarak cidden toplumsal bir sorunu ele almış. Vel hasıl toplumun düşüncesini özetlemiş:”kızlar dura dura heç olur, oğlan dura dura koç olur” misali. Halbuki günümüzdeki evlilikleri görünce ( birbirini aldatanlar, şiddet uygulayanlar, köle gibi kullananlar, esir edenler, söz hakkı tanımayanlar, saygı duymayanlar, vs) evlenmemek evde kalmak değil bazen doğru bir adım atmak bile olabilir. Zira evlilik doğru kişiyle olduğunda doğru bir hareket olur.
Bir Evlilik Komedisi
Bir Evlilik KomedisiSinan Akyüz · Alfa Kitap · 2016746 okunma
81 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Hümanizm(!) +18
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyu­nu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir. Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı Katliam
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı KatliamKolektif · Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20005 okunma
Reklam
Eğitim.
Bu ülkenin sorunlan ne sizce? Terör. Gelir dagilimi eşitsizliği. Trafik kazalari. İşsizlik. Siddet. Kadina siddet. Hukuka inancin kalmamasi. Torpil. Darbeler. Betonlasma. Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar. Beyin göçü. Cari açık, dis borç. Aşırı kalabalık nüfus. Bedavadan kazanma aliskanligi. Siyasi kamplaşma.. Bunlar gibi onlarcasini sayabilirsiniz. Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu degil. Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmis, ruhunu kaybetmis, verimsiz bir eğitim sistemi. O yukaridaki maddeler sorun degil, sadece sonuç.
Sayfa 2 - Elma yayıneviKitabı okuyor
207 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Betimlemeler harika o kısacık öyküleri bile içindeymiş gibi hissettiriyor üstat okurlara. Ama kadınlara karşı bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Tüm öyküler kadınlar ile ilgili ve kadınlara karşı düşmanlığı olduğu hissediliyor. Şiddet, cinayet ve tacize özendirirken, kadınların yalancı ve sadık olmadığı vurgusu var tüm öykülerde. Beni bu rahatsız etti.
Bir Mucizedir Yaşamak
Bir Mucizedir YaşamakGuy de Maupassant · Erasmus Yayınları · 0463 okunma
EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
Ayşe Paşalı (1968 - 2010)
Ayşe Paşalı 2010 yılında öldürülmeden önce, şiddetten kurtulmak için boşanmış, ancak boşandığı erkekten şiddet görmeye devam etmiş, korunmak istemiş, dönemin 4320 Sayılı Koruma Kanunu ise resmi evlilik şartı aradığından koruma talebini reddetmişti. Toplumun kafasına kazınan, Ayşe Paşalı'nın darp edilmiş yüzüyle bize baktığı o fotoğraf, ona ağır şiddet uygulayıp sonra da adliyede şikayetçi olmaması için tehdit eden erkeği çok net gösterir. İşte fotoğraftaki bu netliğe rağmen yasa o adamı tehlike olarak görmemiş ve o adam gidip Ayşe Paşalı'yı öldürmüştü. Cinayet sonrası delil taramada ise failin bilgisayarında Türk Ceza Kanunu'nda yaralama ve cinayet suçlarıyla ilgili indirimleri araştırdığı ortaya çıkmıştı. Bu suçu işlemeyi kafasından geçiren, tasarlayan fail, demek ki indirimleri görünce rahatlayıp cinayeti işlemişti. Ayşe Paşalı'nın hayatını kaybetme biçimi iki önemli sorunu çok net ortaya koydu: 1. Mevcut yasa gerçeği karşılamıyor ve kadınları korumuyor, 2. Ceza indirimleri suçun sürmesine neden oluyor. ... 2012 yılında, eski kanuna göre kapsayıcı ve işlevsel bir yasa olan 6284 Sayılı Koruma Kanunu yayınlandı. Ardından da yasanın uygulanması için mücadele gerektiren dönem başladı, hâlâ da devam ediyor. Ama elimizde bugün resmi evlilik şartı aranmaksızın şiddet tehdidi altındaki her kadını koruması gereken, kadınların başvuru mercilerini ve tedbir türlerini çoğaltan, hızlı karar çıkarılmasını sağlayan daha etkili bir kanunumuz var. Arkasında ise Ayşe Paşalı'nın bize bakan yüzü.
Reklam
Bazı kpss tarih notları
1-) Türk İslam Devletleri Yazar-eser ~Mevlana - Divanı kebir ~Hacı Bektaş Veli - Makalat ~Yunus Emre - Divan ~Ahmet Gülşehri - Mantıkut Tayr ~Hoca Dehhani - Selçuklu Şehnamesi Oğuzlar - Dede Korkut Hikayelerini oluşturan Türk topluluğu Kıpçaklar - Dede Korkut Hikayelerine konu olan Türk topluluğu Akkoyunlular - Dede Korkut hikayelerini yazılı
Erkeklerin egemenliğindeki bir meslek tarafından geliştirilen psikopatolojik model, erkek-merkezli bir at gözlüğüyle bakarak karmaşık bir toplumsal sorunu tek bir basit sebebe indirgeyen indir- gemeci düşüncenin en parlak örneğidir. Söz konusu model, en kötü durumda kurbanı suçlar; en iyi durumda ise yaygın cinsel şiddet olayını açıklamadan bırakır.
Metis Yayinları İkinci Basım: Ekim 2014 pdf
Marx’ın da saptadığı gibi, günümüzün sorunu, insanların ihtiyaçlarını ihmâl eden, onların ekonomik ve kişisel temellerini ayaklarının altından çeken küreselleşmedir.
Sayfa 126 - PdfKitabı okudu
Biraz Uzun Oldu Ama; +1
Burada, bir başka dile ve kültüre neden saldırılır; o dili, kültürü ve insanını, kendi dilimiz ve kültürümüzün, doğru­dan kendimizin bir zenginliği, tamamlayanı, yücelteni olarak görmeyiz de şiddetli bir öfkeyle yok etmeye çalışırız? Bu nasıl bir yönetim anlayışı, nasıl bir insan psikolojisidir ki, sahip ol­madığı ne varsa, ya da yok ettiği ne
Reklam
Tespit o kadar haklı ki
Bu ülkenin sorunları ne sizce? Terör. Gelir dağılıı eşitsizliği Trafik kazaları . İşsizlik Şiddet. Kadına şiddet. Hukuka inancın kalmaması. Torpil Darbeler. Betonlaşma. Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar. Beyin göçü. Cari açık, dış borç. Aşırı kalabalık nüfus. Bedavadan kazanma alışkanlığı. Siyasi kamplaşma ... Bunlar gibi onlarcasını sayabilirsiniz Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu değil. Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmış, ruhunu kaybetmiş, verimsiz bir eğitim sistemi. O yukarıdaki maddeler sorun değil, sadece sonuç.
Bir akşam, Çankaya'da bir toplantı sırasında, Mustafa Kemal, Kel Ali'ye: "Senin mahkemeyi kaldırmaya karar verdim. Artık gereği kalmadı" der. Kel Ali, sorunu inceleyeceğini ve raporunu sunacağını söyler. Mustafa Kemal sinirlenir; "Rapor mu? Ne raporu? Sorunu ben kendim inceledim. Senin mahkeme yarın kalkmış olacak" diye bağırır. "Çünkü artık "terör devri" sona ermiş, Gazi'nin başka şiddet gösterilerine ihtiyacı kalmamıştır".
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Şiddeti kısaca bir insanın hak aramak için veya bir sorunu çözmek için fiziksel veya duygusal zorlamalara başvurması olarak tarif edebiliriz. Şiddet deyince insanların aklına sadece fiziksel zorlama gelir. Halbuki duygusal ihmal, çalışan bir insanın maaşını vermemek, birine sinirlenip bir eşyayı kırmak, kadının eşi tarafından cinse ilişkiye zorlanması gibi davranışlar da bir tür şiddet uygulamasıdır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Dayak yiyen kadınlara ilişkin projeyi çok önemli buluyorum çünkü aynen kürtaj sorunu gibi, şiddet sorunu da, sosyal sınıflarıyla ilgili olmaksızın, hemen tüm kadınları etkiler. Herhangi bir sınıfa has değildir. Ka­dınlar, kocaları ister yargıç ister savcı ister işçi olsun, dayak yerler. Bu nedenle, şimdi «Dayak Yiyen Kadın­lara Yardım» örgütünü kurduk. Evler bulmaya çalışıyo­ruz; böylelikle dövülme ve bazen de öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kadına -ve kadına -ve çocuklarına­ hiç olmazsa bir geceliğine veya birkaç haftalığına geçici bir barınak sağlıyabiliyoruz.
905 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.