Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugünlerde intihar eden hiç kimse gözü dönmüş bir şekilde intihar etmiyor. İlk adımı atmadan önce o kadar ince eleyip sık dokuyor ki resmen düşüncelerle nefesi kesiliyor. Hatta intihar ettiği bile tartışılır, çünkü canını alan düşüncedir.
Sayfa 233 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Diyelim ki bir yazar, ne kayda değer bir fikir dağarcığına sahip ne de çok çalışkan, ama kırk yılda bir kere süslü bir güzel yazı kitabı yayımlıyor, içinde bir sürü boş sayfasıyla çok şık ve zarifçe derlenmiş. O zaman kitleler bu süslü fenomene hayret ve hayranlıkla bakacaklardır. Şöyle düşünürler: Bunu yazması çok uzun zaman aldığından, sayfalarda çok az yazı olduğundan, gerçekten çok değerli bir şey olmalı. Bir de buna karşılık diyelim ki çok üretken bir yazar var, süslü olup aldatmacadan yararlanmaktan başka düşündüğü şeyler var, canını dişine takıp müstesna bir hızla çalışıyor. Yığınlar çok geçmeden buna alışıp şöyle düşünürler: Özensiz bir iş olmalı. Çünkü yığınlar bir şeyin gerçekten iyi planlanıp planlanmadığını bilmez, bu nedenle onlar aldatmacaya tutunurlar.
Sayfa 152 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
" İyice güçten düşen Sadako, ölümü daha sık düşünür oldu. Bundan sonraki hayatına kutsal bir dağda mı devam edecekti? Ölmek insanın canını yakar mıydı? Yoksa uykuya dalmaya mı benzerdi? Keşke ölüm düşüncesini tamamen kafamdan atabilsem, diye düşündü. Ancak bunun yağmurun yağmasını engellemeye çalışmaktan farkı yoktu. "
Sık sık, "Ya olmalı insan," derdi, "vermeli canını insan için, yahut etmemeli kalabalık dünyamızda!"
Diyelim ki bir yazar, ne kayda değer bir fikir dağarcığına sahip ne de çok çalışkan, ama kırk yılda bir kere süslü bir güzel yazı kitabı yayımlıyor, içinde bir sürü boş sayfasıyla çok şık ve zarifçe derlenmiş: O zaman kitleler bu süslü fenomene hayret ve hayranlıkla bakacaklardır. Şöyle düşünürler: Bunu yazması çok uzun zaman aldığından, sayfalarda çok az yazı olduğundan, gerçekten çok değerli bir şey olmalı. Bir de buna karşılık diyelim ki çok üretken bir yazar var, süslü olup aldatmacadan yararlanmaktan başka düşündüğü şeyler var, canını dişine takıp müstesna bir hızla çalışıyor. Yığınlar çok geçmeden buna alışıp şöyle düşünürler: Özensiz bir iş olmalı. Çünkü yığınlar bir şeyin gerçekten iyi planlanıp planlanmadığını bilmez, bu nedenle onlar aldatmacaya tutunurlar.
Sayfa 152 - Ayrıntı Yayınları – 1. Basım ~ Ocak 2000, İSTANBULKitabı okudu
Kadınlar sık sık canını sıktığı halde hiçbir zaman onlar için sıkılmamıştı.
Reklam
Travma insanları hem yakın ilişkilerden çekilmeye hem de canını dişine takarak onları aramaya zorlar. Temel güvendeki derin çatlak, yoğun utanç, suçluluk ve aşağılık duyguları ve sosyal hayatta travmayı hatırlatan olgulardan kaçma ihtiyacı; bunların hepsi yakın ilişkilerden çekilmeyi besler. Fakat travmatik olayın terörü, koruyucu bağlanmalara ihtiyacı yoğunlaştırır. Bu yüzden travmatize insanlar sık sık yalnızlık ve başkalarına kaygıyla yapışma arasında gidip gelirler.
Sayfa 69 - Literatür Yayınları, 4. Baskı, 2016Kitabı okudu
Sık sık, "Ya olmalı insan," derdi, "vermeli canını insan için, yahut etmemeli kalabalık dünyamızda!"
Sayfa 140Kitabı okudu
Yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar. Temizliğe yönelik bütün bu çabaların bilinçaltında yatan nedeni, evin canını cehenneme yollama isteğidir.
Bugünlerde intihar eden hiç kimse gözü dönmüş bir şekilde intihar etmiyor. İlk adımı atmadan önce o kadar ince eleyip sık dokuyor ki resmen düşüncelerle nefesi kesiliyor. Hatta intihar ettiği bile tartışılır, çünkü canını alan düşüncedir. Fazla inceleyip ölmez, fazla incelemekten ölür.
Reklam
Şairlik, ediplik hiç ihtiyaçları yokken gözlerine gözlük takıp gerçekten görmek istedikleri şeylere gözlük camına niye altından veya üstünden bakmak gibi canını büyük bir sıkıntıya koşmak demek olmadığı gibi, sekiz on türlü vezin ve kafiye belleyerek ahulu, karaçalı nameler karalamak da değildir.
Kalabalık etmemeli!
Sık sık, “Ya olmalı insan,” derdi, “vermeli canını insan için, yahut etmemeli kalabalık dünyamızda!”
Sayfa 140 - Everest Yayınları
"Bir adam canını mi yaktı?" diye sordu. Yüzünde sert bir ifade vardı. "Evet." Alt dudağı seğirdi ve geriye çekildi. Tam açılacağını düşündüğüm anda, tam bana kendimi daha iyi hissettirecek bilgece laflar edeceğini düşündüğüm anda, ağzından çıkan şey, "Bu kadar dramatik olma. Hiçbir sik uğruna dağılmaya değmez," oldu.
Sayfa 64
Sık sık, "Ya olmalı insan," derdi, "vermeli canını insan için, yahut etmemeli kalabalık dünyamızda!"
En anlaşılmaz olanı, dünya tarafından dayatılan normlara ve kurallara uymakta zorlananların bile -bir erkeğin asla ağlamaması gerektiğini söyleyen senin gibilerin- başkalarını bu kurallara uydurmak için deli gibi çırpınması. Bu durum, bu çelişki canını yakıyor muydu? Bir erkeğin asla ağlamaması gerektiğini söyleyip duran sen, ağlamaktan utanıyor muydun? Bak sana ne söyleyeceğim: Ben de ağlıyorum. Hem de çok. Sık sık.
Sayfa 17 - Can Yayınları,Taksim, İstanbul. Çv. Ayberk Erkay, 2020.Kitabı okudu
390 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.