Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kur'an'ın çoğaltılmasına dair-Erzurum
Hz. Osman' ın hilafeti sırasında, Errnenistan' a cihada çıkıldı. Sahih-i Buhari'nin bir müfessiri olan Kastalani, bu (askeri) kuvvetin Erzurum yakınlarında konakladığı sırada, bir namaz sırasında okunan bazı ayetlerin imam ve cemaat arasında tartışmaya neden olduğunu kaydennektedir. Belirttiğine göre, cemaatten bazıları imamın ayetleri okuma tarzına kızdı. Birisi hocası olan Irak'taki filan sahabenin ayeti farklı biçimde okumayı öğrettiğini iddia etti. Bir başkası, kendi hocası olan falan sahabenin daha başka bir şekilde okumayı öğrettiğini söyleyerek itiraz etti. Tartışma neredeyse silahlı bir çanşmaya dönü-şecekti, fakat ordu kumandanının basiretli davranması çirkin bir duruma meydan vermedi. @tehlikelibiryerde
1971'de Tsk'ya başlayan küçük cemaat sızmaları, 1986'da kuleli askeri lisesi sınav sorularının cemaat tarafından çalınması ile ilk büyük kitlesel sızmaya dönüşmüştür. 1994'te Harp okulundan mezun olan bu kitle ile birlikte tsk bünyesinde ilk kez cemaatçi subaylar kitlesel şekilde temsil edilmeye başlanmıştır.
Sayfa 26 - Kripto yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yahudi yazar Salmon b. Yeruhim (Süleym b. Ruheym), 950’li yıllarda, tıpkı Dionysius veya Mihayel Rabo gibi tarihçilerin Miafizit Hristiyanlar açısından yaptıkları gibi, tarihsel süreci Yahudiler özelinde yorumlamıştır. O, bu sırada aşağıdaki satırları kaleme almıştır: Tapınak, beş yüz yıl veya daha fazla süre Bizans'ın elinde kalmıştı ve İsrail'in (Yahudilerin) Kudüs'e girmeleri yasaktı. Eğer birisi buna teşebbüs eder ve yakalanırsa, cezası ölümdü. Sonra İsrail Tanrısı'nın inayetiyle Araplar (İsmailoğulları) galip geldiler ve Romalılar (Bizans) buradan ayrıldılar. Böylece İsrail (oğullarına) yeniden Kudüs'e girme ve ikamet etme imkânı tanındı. Ve ayrıca Tanrı Evi'nin avluları onlara tesis edildi. Onlar da bir müddet burada ibadet ettiler. Modern bir araştırmacı, Alan G. Jamieson ise bu konuda aşağıdaki satırları kaleme almıştır: Bar Kohba'nın Roma yönetimine karşı teşebbüs ettiği başarısız ayaklanma (131-135), Yahudiler açısından 20’nci yüzyıl ortalarına kadar geçen süreçte en son ciddi silahlı hareketti. Aradan geçen bunca zaman boyunca, Yahudiler en fazla kendi cemaat varlıklarını korumak için çaba gösterdiler. Ancak şu var ki onlar, Müslüman yönetimi altinda Hristiyan yönetiminde olduğundan çok daha fazla müsamaha ve hoşgörü buldular.
Sayfa 337Kitabı okudu
Lübnan özelinde anlatılanlar çok tanıdık geldi!
Mezhepçilikten bahsediyorum. Başka yerlerde cemaatçilik adı verilen olgunun yerel karşılığı olan bu terim, bütün bir kota sistemini ifade etmektedir; ülkenin önemli makamları bu sisteme göre önceden cemaat temsilcileri arasında paylaştırılır. ... Bu kurgu karmaşık, hatta içinden çıkılması zor olmakla birlikte bir sebebi vardı ve belki de sonunda istenen neticeleri verecekti. Ama kotalar sistemine özgü zehirli ve aldatıcı nitelik yeterince dikkate alınmamıştı. Aslında cemaatler arası rekabetler azaltılırsa, gerilimlerin yavaş yavaş düşürüleceği ve yurttaşlarda bir dinden veya mezhepten ziyade bir ulusa ait olma duygusunun güçleneceği umuluyordu. Ama bunun tam tersi yaşandı. Yurttaşlar haklarını elde etmek için devlete yöneleceklerine, kendi cemaatlerinin yöneticilerine başvurmayı daha faydalı buluyordu. O zaman cemaatler, zümreler veya silahlı milisler tarafından yönetilen ve kendi çıkarlarını ulusal çıkarın üzerine koyan özerk derebeyliklere dönüştü.
Sayfa 53 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Mezhepçilikten bahsediyorum. Başka yerlerde cemaatçilik adı verilen olgunun yerel karşılığı olan bu terim, bütün bir kota sistemini ifade etmektedir; ülkenin önemli makamları bu sisteme göre önceden cemaat temsilcileri arasında paylaştırılır.İlk çıktığında bu fikir saçma değildi:Ne zaman bir yönetici seçilecek olsa, Hıristiyan bir adayın karşısına sürekli Müslüman bir aday çıkması, ikisinin de kendi dindaşları tarafından desteklenmesi olgusundan kaçınmak gerekiyordu. Bu nedenle makamların en baştan farklı cemaatler arasında paylaştırılmasına karar verilmişti.Cumhurbaşkanı mecburen bir Maruni Hıristiyan, Bakanlar Kurulu başkanı bir Sünni Müslüman, Meclis başkanı bir Şii Müslüman olacaktı. Hükümette Hıristiyan ve Müslüman bakanların sayısı her zaman eşit olacaktı. Ayrıca her cemaatin kendi milletvekili sayısı olacak, bu sayıya itiraz edilemeyecekti. Kamu görevlerinde de bazı dozajlara uyulmaya gayret edilmişti. Bu kurgu karmaşık, hatta içinden çıkılması zor olmakla birlikte bir sebebi vardı ve belki de sonunda istenen neticeleri verecekti.Ama kotalar sistemine özgü zehirli ve aldatıcı nitelik yeterince dikkate alınmamıştı. Aslında cemaatler arası rekabet azaltılırsa,gerilimlerin yavaş yavaş düşürüleceği ve yurttaşlarda bir dinden veya mezhepten ziyade bir ulusa ait olma duygusunun güçleneceği umuluyordu. Ama bunun tam tersi yaşandı. Yurttaşlar haklarını elde etmek için devlete yöneleceklerine, kendi cemaatlerinin yöneticilerine başvurmayı daha faydalı buluyordu. O zaman cemaatler, zümreler veya silahlı milisler tarafından yönetilen ve kendi çıkarlarını ulusal çıkarın üzerine koyan özerk derebeyliklere dönüştü.
Sayfa 54 - YKYKitabı okudu
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD denetimiyle birlikte, CHP yönetimi gericilikle hesaplaşmaktan vazgeçti. "Küçük Amerika olacağız" hedefi CHP yönetimi zamanında açıklandı ve 1950'den sonra Demokrat Parti iktidarı tarafından izlendi. Devlet, tarikatları ve cemaatleri korudu ve geliştirdi. Batılı ideologların son zamanlarda "Popüler İslam" diye kutsadıkları akım devlet tarafından yeniden imal edildi ve desteklendi. Böylece Kemalist Devrim'in kireçlenme dönemine girildi. 27 Mayıs 1960 Devrimi, 1945'te başlayan "Küçük Amerika" sürecinde kısa süren bir kesintiye yol açtı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980'deki Amerikancı askeri darbeler, ABD'nin Yeşil Kuşak Projesi uyarınca, Türkiye'de demokrasi ve emek güçlerine karşı şeriatçılığa dayanan bir dalgakıran inşa ettiler. En sonunda bir Cemaat müridi, Özal'ın kişiliğinde Çankaya'ya tırmandı. Ve dahası, bir tarikatlar koalisyonu adım adım hükümetin büyük ortağı oldu. Fethullahçı Terör Örgütü bu süreçte devletin kilit konumlarına yerleşti.
Sayfa 87 - "Küçük Amerika" Süreci ve 27 Mayıs DevrimiKitabı okudu
Reklam
Yani kalp rahatsızlığına, kanser tedavisi.
Cemaat mensupları Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nasıl sızdı? Bu sızmalara neden engel olunamadı? Silahlı Kuvvetler bu kişileri nasıl tespit edemedi? Sorun burada düğümleniyor. Bugün eğer bunu çözücü tedbirler alamazsak, yarın Gülen Cemaati yerine başka bir şey de gene aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içine girebilir ve kendi eylemleri açısından hareket edebilir.
Sayfa 25
Duyguların ve şahsi kanaatlerin ön planda olması, İslâmi hareketleri paramparça etmiştir. Mısır'da İhvan-i Müslimin'den ayrılan hizipleri saymak bile mümkün değildir. Türkiye'de Risale-i Nur hareketi, param-parça olmuştur. Afganistan'da silahlı mücadele veren mü'minler, tek bir cemaat haline gelememişlerdir. Pakistan'da Ebû'l-A'la Mevdûdi'nin vefatından sonra, Cemaat-i İslami dört gruba ayrılmıştır. Bütün bunlar gururlu müslümanların yönlendirdiği İslami hareketlerdir. Dolayısıyla bir İslâmi hareketi değerlendirirken, o hareketin, fıkıhla ilgisine dikkat etmeliyiz. Eğer fıkha dayalı ise (ister muvaffak olsun, ister olmasın) o hareket meşrudur. Saf ve mu çcerred mânâda şuura dayanan (ve fıkhı hafife alan) hareketler; velev ki muvaffak olsalar bile, tehlike ile karşı karşıyadırlar. Zira şuurda, duygu ve hisler ön plandadır, sürekli değişim vardır.
Sayfa 377 - İnkılab
Hizmet (!) Hareketinin Hizmetleri(!)
ANAP'a kalleşlik yaptılar (1998), Ankara Savcısı Nuh Mete Yüksel'e kalleşlik yaptılar (2002), CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a kalleşlik yaptılar (2010), MHP Genel İdare Kurulu üyesi dokuz milletvekiline kalleşlik yaptılar (2010), Türk Silahlı Kuvvetleri'nin subaylarını cezaevine doldurdular, düzmece Ergenekon, Balyoz, Odatv, Devrimci Karargâh, Fuhuş ve Casusluk davaları, Şike Davası (2007 2012) gibi davaların tamamı Cemaat'in adliyede ve mülki yede örgütlenen "İmamları"nın eseridir.
Sayfa 300Kitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Tam Bağımsız Olmayı Neden ve Nasıl Kaybettik? İnsanlık devrimini başlatan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşama erken veda etmesi, devrime sahip çıkacak bir toplumun eğitilmemiş olması, padişah hayranı, manda ve himaye isteyen siyaset anlayışının yaşıyor olması en belirgin sebeplerdi. Nitekim Atatürk sonrası çok partili siyasi
Reklam
İslam Komiserliği, propaganda işi için, Sovyet vatanseverlerinden yararlanır. Bu vatanseverler Sovyet Hükümeti tarafından maddi bakımdan desteklenir. Onların gayretleri, Sınır boylarındaki Müslüman memleketlerinde, şeriat temeline dayanarak, Sovyet idaresini kuvvetlendirmek gayesine yönelmiştir. Halbuki bu şeriat, milli demokratik hükümetlerin
  “Bağımsız Kürt Devleti” Propagandası Farsların gayet geri ve iptidaî bir kolu olup İran, Türkiye ve Irak’ta yayılmış bulunan Kürtleri bir devlet ve millet durumuna getirmek yolundaki istekler epey eskidir... Bütün iptidaî topluluklarda olduğu gibi Kürtlerde de yabancı devletlerin kışkırtmasıyla başlayan bu hareket Kürt çoğunluğu arasında
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.