Hayatınıza küçücük de olsa dokunan insanları bilirsiniz.O insanlarla zaman daha kıymetlidir.
Peki hayatınızdan zaman çalanları bilir misiniz? Eminim ki farkında değiliz.
Eskiden bir günde alınan yollar şimdi en cok 5 saatte alınıyor. Eskiden günlerce süren işlerimiz şimdi çabucak bitiyor. Eskiden haftalarca sürülen tarlalar şimdi bir gunde
Seni sevdikçe başka bir dünya.
Hani gözlerinden damlayan mutluluk.
Sen varsan, yüreğimde her şey var.
Şimdilerde bulutların üstünde.
Sana olan aşkım rüyaların içinde.
Lütfen nişanlanırken, evlenirken,
çocuk yaptığınızda toplumun israf furyasına uyup ''desinler'' diye ''gösteriş olsun'' diye abartılı beklentilerde bulunmayın.
Bu parayla bir mazlumu güldürün bir fakiri sevindirin..
İnfak olmadı mı, yiyin için ihtiyacınız olan birşeyi alın.
Ama bu kadar abartılı olmayın.
Şimdilerde moda olan bu tarz abartılı kutlamalara destek olarak, yayılmasını sağlamayın..
Daha cocuk doğmadan isim partisi,
Lohusa partisi,
Dişi cıktı partisi,
Çişini yaptı partisi, gibi fuzuli masraflar gerektiren kutlamalardan uzak durun..
Dünyada insanlar açlıkla, yoklukla savaşırken.
Özellikle israfın haram olduğunu bildiren bir dinin mensubu olduğumuz halde
toplum olarak bu çılgınlığa hep birlikte dur diyemiyorsak yazıklar olsun bize...
İSRAFA SON VERELİM❗
TOPLUMSAL YOZLAŞMA DEĞİL, EGOSUZ KİBİRSİZ BİR TOPLUM DİLEĞİYLE .
Olur ya belki okursun diye yazıyorum bu satırları Çünkü sana söyleyemediğim Çok şey bıraktım yüreğimde O kadar yarım kalmıştım ki sana Ne pahasına olursa olsun Seni kaybetmek geçmiyordu içimden Özlemek diye bir şeyin varolduğunu Yokluğunun sabahında anladım Öyle Bir bakışın Öyle bir gülüşün Ve Öyle bir ses tonun vardı ki Unutmak için çok çabaladım Ama malesef başaramadım Biliyorum her yara iyileşmek zorunda değil Bazı yolların da sonu olmaz kimi zaman Bizimde bir sonumuz yoktu ve yüreğimdeki yara kabuk bağlamaz oldu Ne zaman her şeyi bir kenara bırakıp Sana sarılmak istesem Bakışlarındaki dikenli tellere takıldı kollarım Oysa o kadar dökmüştüm ki sana içimi Maalesef sen bana hep sağır kaldın Ve hiç bir zaman yüreğimin feryadını duymadın Sana anlatacak Bir şeyim kalmadı artık Bu defa beni anlaman için değil Bundan sonra anlaman gereken bir şey Olmadığını bil diye yazıyorum Bir zamanlar beni gerçekten seveceğini Umut ederdim Bunun içinde allaha çok dua ettim Her gece uyumadan önce Hatta uykumun en ücra yerinde Fakat farkındamısın bilmem kadın Sen bu hayatta benim kabul olmayan en masum duamsın Dilerim bana yaşattıklarını
Gün gelir sende yaşamazsın
Biliyormusun
Bu hayatta herşey
Kader kısmet ve nasipten ibarettir
Şimdilerde bir tek duam var artık
Diyorum ki
Seni yüreğime koyup
Kaderime yazan allahım
Aynı şekilde aklımdanda silip atsın....
Anadolu Öğretmen Lisesi mezunuyum. ÖSS adlı sınavda puanım yüksek gelmeseydi, büyük ihtimalle de öğretmen olacaktım. Aslında karakterime ve hayata bakış tarzıma oldukça uygun bir meslekti öğretmenlik. Her şeyden önce kutsal meslektir. Toplum önderi olarak görürler bizde öğretmenleri. Çünkü öğretmen dediğin hem doktordur, hem avukattır hem de
Sana hiç yazmadım ve şimdi çok zorlanıyorum. Bu dördüncü başlangıcım. İlkin sadece üç cümle yazabildim sana, sonrasında seni övdüğüm satırlar oldu, yırtıp attım o kağıdı da... Sen benim 13 yaşımın erkek kavramının en yücesi idin. Boyun o kadar uzundu ki, "baban kaç yaşında" dediklerinde, "90" dediğimi hiç unutmadım. Benimle
13 Eylül 2017 Çarşamba..."Karanlığı sevmiyorum. Çünkü hatırladığım ilk şey karanlık..." cümleleriyle başladı Shaula yolculuğum, 28 Eylül 2019 Cumartesi günü "Bu kitabın sayfalarını çevirerek, bu satıra kadar gelmiş olan sevgili okuyucu, en büyük teşekkürü sen hakediyorsun. Çünkü hayallerimizi paylaştık." cümleleriyle sona erdi.
Çocukluğumuzun en afili günlerini geçirdiğimiz mahalle araları derin bir sessizliğe gömülüverdi bir gün. Teknolojinin karşı konulmaz ilerleyişine birer birer yenik düştü sokaklar. Önceleri birbirimize anılar anlattığımız kaldırım taşları, şimdilerde öksüz ve yetim kalmış durumdalar. Bir tek çocuğa bile aç oracıkta belediye tarafından yenileriyle değiştirilmeyi bekliyorlar.
@0merserkan
BEN BURADAYIM SEVGİLİ OKUYUCUM, SEN NEREDESİN ACABA?
Oğuz Atay'ın "Korkuyu Beklerken" kitabı bu cümleyle bitiyor. Burada okuyucusuna bir sitemi var yazarın. Çünkü Atay yaşadığı dönemde (1970ler) okuyucuları tarafından anlaşılamamış. Öyle ki sağlığında hiçbir kitabının ikinci basımını görememiş yazar. Şu an ise Korkuyu Beklerken kitabı
" Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı
hayvanlar öbürlerinden daha eşittir. "
Hayvan Çiftliği kitabı her okurun rafında mutlak suretle bulunması gereken bir kitaptır. Kitabı çocukken okuduğumuzda farklı, yetişkinken okuduğumuzda daha farklı, olgun bir yaşa gelince çok daha farklı algılarla değerlendirebiliyoruz. Ben kitabı 14 yaşında masalsı bir edayla okumuştum şayet. O zamanlar dünyayı bu kadar geniş çaplı keşfedememiş oluşumdan olabilir. Fakat şimdilerde artık dünyanın nasıl bir yer olduğunu keşfettiğim için kitabı daha geniş çerçevede değerlendirebiliyorum. Yani kısacası 1 kitap değil 3 kitap almış sayılacaksınız bu kitabı alınca :)
Hayvan Çiftliği kitabı her medeniyetin muhakkak tanıştığı bir yönetiliş biçimine atıfta bulunulan bir kitap olarak günümüze kadar popüleritesini yitirmeden başarıyla ulaşmıştır. Bazı rivayetlere göre kitap bizzat Mussoilini'ye itafen yazılmıştır. Hayvanlar üzerinden gönderme yapma sanatı ilk olarak La Fontaine'den bizlere nakledilmiştir. Fakat bu sanatı bir tık yukarı çekip tamamen siyasal bir hale sokan George Orwell bizlere günümüzde tanıdık olan bir yönetim biçimine sahip bir hayvan çiftliğinden bahsediyor.
Kitabın içeriği hakkında bilgi verip okuma zevkinizi zedelemek istemiyorum. Bu arada kitabın hem çizgi filmi hem de filmi mevcuttur. Çocuklarınızla birlikte izlenebilecek bir formdadır. Sizi bu alegorik dünyanın içine uğurlamak istiyorum. Şimdiden iyi okumalar. Keyifli seyirler..
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Kapı Yayınları · 2021245,6bin okunma