Aynı Gülen, kaleme aldığı anılarında "Mekke'de herkesi sivri sinekler sokarken, kendisini sokmamalarının nedenini ulvi anlamlara bağlıyordu." Halbuki, sivrisineklerin kan emdiğini, kansızları doğal olarak sokmayacaklarını unutmuş gibiydi bu sözleri sarf ederken...
"Farzet körsün, olabilir,
Elele tut,
Taş al ve at,
Kafiri bulur.
Hani ceylanların,
Hani cihat marşın?
Bir yumruk harbinden nasıl kaçtın?
En arka safta bile kalmadın,
Cengi attın, dünyaya daldın,
Tezeğe konan sinekler gibi"
...sinekler rahatınızı kaçırırlarsa, şöyle kurtulabilirsiniz onlardan; çevrenizde vızıldayan şu sürüye bakın: bileğini şöyle bir oynatır, sonra da şöyle dersin: "Abraksa, gollo gollo, tse, tse!".
Bitkiler de sinekler de, yeryüzündeki tüm diğer canlılarda insandan bir kaç milyon yıl önce çıktı. Yoksa Tanrı insan için beşik ve çocuk odası mı hazırlıyordu sadece?
Çok sıcak bir gündü, meraklı ve maceraperest arayışlarını madamın yanındaki küçük yapış yapış bardaklara kadar vardıran küme halindeki sinekler ölüp ölüp bardağın dibine düşüyordü. Onların bu dünyadan göçüp gitmesi, gezintiye çıkmış olan diğer sinekler üzerinde hiç mi hiç etkili olmuyordu; onlarla aynı kaderi paylaşana dek - sanki fil ya da alakasız başka bir hayvanlarmış gibi- hiç istiflerini bozmadan, havalı havalı bakıyorlardı ölü sineklere.