Eski çağlardaki insanların suaygırınin derisinden sızarken gözlemlediği sıvı gerçekten de kana çok benziyor; ilk gördüğümde ben de fena inanmıştım. Ama bu kan değil; alakası bile yok. Kırmızı yapışkan sıvı, hayvanın kalın derisinin altına tıkıştırılmış özel bezlerden salgılanıyor. Yıllarca suaygırını serin tutmak için yapışkan kırmızı ter görevi gördüğü düşünülmüştü. Ancak kısa bir süre önce, bilim insanları bunun çok daha önemli bir iş başardığını keşfetti. Yapışkan sıvının kana benzer görüntüsü, kırmızı ve turuncu pigmentlerin eseri; kararsız polimerler önce şeffaf olsa da UV ışığını emip yansıttıkca şekil ve renk değiştiriyorlar. Bu oldukça kullanışlı bir yöntem çünkü suaygırı aslında kendi güneş kremini salgilamis oluyor: Devamlı yakıcı Sahra Altı güneşine maruz kalan devasa, tüysüz bir memeli için yenilikçi bir evrimsel adaptasyon. Yapışkan sıvının antibakteriyel maddeler icerdigine de inanılıyor, işte bu yüzden suaygırı kendi diskisiyla dolu suyun içinde debelenmekten hoslanmasina rağmen savaş yaraları neredeyse hiç enfeksiyon kapmiyor. Ayrıca sinekler kaka partisine düşkün olmalarına rağmen suaygırını genelde yalnız bırakıyorlar; yani bu süper yapışkan, böcek kovucu da olabilir.
Kimileri de vardır, sessizdir, ta içlerinde bulanık ve yersel görüntülerin ağırlığını duyarlar; hayatları değişmiştir, çünkü çocukluklarında bir gün...
"Diğer insanların mücadelelerine kısılıp kalanlar aslında yaşamaya güçleri yetmeyen eziklerdir. Diğerlerinin yanlarında takılıp onlardan biriymiş gibi davranırlar tıpkı sinekler gibi... Bu da bende onları ayaklarımın altında ezme ya da boyunlarını kopartma hissi uyandırıyor."
“İnanın bana, yaralarınız olduğunda bunları kendinize saklayın; kim olursa olsun acılarınızı açmamaya özen gösterin, meraklılar yaralı bir alageyiğe saldıran sinekler gibi gözyaşlarınızı emmek istiyorlar.”
Sayfa 324 - İş Bankası Kültür Yayınları - Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi - XV. BasımKitabı okudu