Eşya ve hadiselerin aslını, özünü, cevherini araştırırken galiba öyle bir sırrı tırmıkladım ki, bu sır şahlandı, beni çarptı, mesut ve rahat insani körlüğümün nezaret ufkunu kararttı; ve artık hiçbir şey görmemek yerine, ensemden bastırıp bana dipsiz bir kuyuda yokluğu göstermeğe kalktı.
Bu kuyuda, "öz ağzımdan kafatasımı kusarcasına" Allah'ın gölgesini gördüm.
Maddenin mahbus olduğu kaba bir dört köşe içinde, birtakım eşya ve hadiseleri düzenleyip Allaha var diyenlerle, yine birtakım eşya ve hadiseleri düzenleyip Allaha yok diyenlere nisbet, ruhumda beşeri kanunların tezgahı o türlü devrildi ki, bu devrilişin altından yalnız Allah doğrulabilirdi.
Her şeyi o türlü kaybettim ki, Allahı kazandım.
Kitleleri nasıl yönlendirmek isterdiniz? Mağduriyetinizi nasıl servis edelim?
Kendi kendime icat ettiğim, her ay bir nobelli yazar okuma etkinliğinde (bkz. #45837260) haziran ayında adını okumanın da yazmanın da büyük başarı gerektirdiği yazar
Kitabı nihayet bitirebildim.bugüne kadar okuduğum kitaplar arasında belkide benim için en zor olanıydı.çok ilginç,çok garip ve çok ta müthiş bir kitap.türü roman olmasına roman ama tam olarak dram değil,polisiye değil,gerilim değil,aşk romanı değil,belgesel değil,tarihi bir roman hiç değil,felsefi bir kitap değil,mistik değil,yani nasıl bir kitap
Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor.
Bir gün çıkıp gideceksin
Sonra arkandan yine ince
“Ben tarihçiyim.Tarihçiler araştırmalarının temelini dini inanca dayandırmazlar.Vardıkları sonuçlar daha çok geçmişten kalmış olan ipuçlarına dayalı olur:arkeolojik kalıntılar ya da metinler gibi.”