Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
293 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Roman, Deborah'ın akıl hastanesine yatırılmadan önceki ve sonraki yaşamına odaklanıyor. Greenberg, Deborah'ın iç dünyasını ve yaşadığı sanrıları son derece gerçekçi bir şekilde tasvir ederek, okurları onun zihnine girmeye ve onunla empati kurmaya teşvik ediyor. "Sana Gül Bahçeleri Vadetmedim"in benim açımdan en etkileyici
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202113,9bin okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap bittikten sonra karamsar bir ruh hali bırakıyor. Eserin Kafka üslubunu çağrıştırdığını belirterek başlamak isterim.Afyon ve içki bağımlısı karakterin bilincinde sürekli bir döngüye şahit olduğumuz -ki bence gerçek cehennem! Düşünsenize unutmak istediğiniz bir hatıra, tahammül edemediğiniz ve sizde karşılığı acı, nefret barındıran simalar harmanlanıyor ve sen kendini tekrar tekrar hayal, gerçek dahi ayırt edemeden aynı döngünün içinde buluyorsun. Korkunç! - imgelerle, gölgelerle dolu bir zihin yolculuğu. Dört duvar arasında, zaman kavramı olmaksızın sürekli bir sanrı halinde karakter. Ve her sanrının sonu aynı cümlelerle son buluyor : "Gel gidelim içelim, Rey şarabından içelim! Şimdi içmezsek onu, Ya ne zaman içelim?" Burada bahsettiği şarap annesinin ona bıraktığı zehir aslında, ölüme arzu duyuyor ama bi' o kadar da korkuyor. Son ana kadar hala fark edilmeyi, kurtarılmayı beklediğini ise şu cümleler açıklıyor :"Ahmaksın sen, daha neden geciktiriyorsun? Ne bekliyorsun, daha ne umuyorsun? Bitişik odada bir şişe şarabın yok mu? İç bir yudum, öl git!..Ahmaksın sen... Ben havaya konuşuyorum!" SH bu dünyaya vedasına kendi karar vermiş bir yazar, bu cümleler bu karakter ne kadarı kendinden bir şeyler taşıyor merak ediyorum doğrusu. Tema olarak ne kadar soyut ve metafizik konulara sahip olsa da araya sıkıştırdığı bazı politik, teolojik ifadeler de bulunuyor. Son olarak yazarın din ve tanrıya karşı ifadelerini sığ buluyor ancak kendi hayatında yaşadığı travmalardan ötürü (kitabın sonunda yakın bir arkadaşının ağzından biyografisi bulunmaktadır) hak veriyorum. Keyifli okumalar :)
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Reklam
Esenlik Bildirisi
Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır kin, kusturur insanı: adma çıdam denir susulunca tutulan çetele simsiyahtır o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir Vandal yürek! Görün ki alkışlanasın ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir.
İSMET ÖZEL (1944, Kayseri)Kitabı okudu
Güç bizim için en büyük teh­like, en büyük çekim merkezi, kendimizden ve dışımızdaki her şeyden nefretimizin en derin ifadesidir. Birbirimizi ve kendi­mizi öldürmekte kullandığımız bir araçtır güç.Son tahlilde, Ba­tıda anlaşıldığı biçimiyle güç, sanrı ve ölümdür; sanrıdır çünkü muhayyilede bizi üzerinde güç uyguladıklarımızdan uzakta tutar (örneğin, Yahudi olmadığımızı vurgulamak için Yahudileri öldürürüz) ve ölümdür çünkü nesnesindeki ve nihayetinde kendisindeki hayatın özsuyunu emer kurutur.
Yavuz'un omzuna hafifçe dokundu. Kadının bu küçük temasıyla Yavuz'un aniden başı dönmeye başladı! Gözü karardı ve kısacık bir zaman diliminde bir halüsinasyon görmeye başladı; karanlık bir tünelde, ayağındaki postallarla çamura bata çıka kaçarken yere kapaklanıyordu. O kadar hızlı yaşandı ki bu sanrı, Belkıs Hoca omzundan elini çeker çekmez, son buldu.
biliyorum bu kent sizin bu heykel bu sanrı yıldız yalnızlığı bu gökavuntusu gecemi alıp çocukluğum gidecek gecenizden bağışlayın gözlerindeki kırmancı doğduğu ev yıkıldı ormanı yakıldı kovuldu çocuk gözleri bu yüzden hep yurtsuz kaldı kuş ormanına kaçan ay ve şarkı ve ahı alıp gideceğim yeryüzünden giderce düşün ve bağışlayın beni o isli yüzünüzden kovulduğum kırları da alıp gidiyorum işte
Sayfa 546 - Mehmet ÇetinKitabı okudu
Reklam
A.T.: Afyon etkisinde yazılıp bitirilmiş, sonradan açık bir bilinçle üstünde çalışılmış bir metin hissi uyandırdı bende. Çünkü sonu başı belli, son derece tutarlı ve ne yapmak istediğini ortaya koyan bir metin. Düşünülmeden yazılmış diyemeyiz. Ama o sanrılara aşina olduğunu ve sanrıların felsefeyle, varlık problemiyle beslendiğini, asıl meselenin altında bunun yattığını görüyoruz. Bir bilimsel karşılığı yok ama insanın bu türden sanrı anlarında kendi köklerine ilişkin değerlere daha hızlı yöneldiği kanısındayım. Kör Baykuş bende başından sonuna kadar hep Binbir Gece Masalları etkisi yarattı. M.G.: Bana Nerval'in Aurelia isimli eserini ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Abdullah Efendi'nin Rüyaları'nı çağırıştırdı. Ona kaynaklık eden, ilham veren bir metin olduğunu düşünüyorum. Böyle bir metni Sâdık Hidâyet yazınca İran'ın Kafka'sı deniyor ama Nerval yazınca öyle bir şey denmiyor maalesef. Halbuki bence aynı tonda, aynı kâbus atmosferinde, aynı temel varlık problemlerine parmak basan metinler.
Sayfa 104 - Can YayınlarıKitabı okudu
Son Sanrı
Ev hiçbir şey kokmuyor. Ev, yalnızlık demek. Kış demek.
Sayfa 22 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Son Sanrı
Bir ömre bir tek yaşamın az geldiğini bilirsiniz, bir yazarsanız.
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
396 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.