Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tamam. Yazacağım. Ama bil ki, kan kaybeder gibi kelime kaybettim. Son yazdığım kitabın üzerine yıllar bindi.
Karanlik günlerimde sığındığım, kan emici dostum dediğim rehinciyi nasıl da unutmuştum! Eşyalarım, evimdeki ufak tefek öteberi ve son kitabım birer birer yitip gitmişti orada. Açıkartırma günlerinde oraya gitmek kitaplarım iyi birinin eline düşünce sevinmek hoşuma gidiyordu. Saatimi tiyatro oyuncusu Magelsen almıştı,bundan neredeyse gurur duyuyordum; ilk şiirsel denememi yazdığım ajandamı bir tanıdık kışlık paltomu stüdyosundaki müşterileri için kullanmak isteyen bir fotoğrafçı satın almıştı. Söyleyecek bir sey yoktu doğrusu.
Reklam
Her yazdığım şiiri bir kez okuyup, sonra yakmak isterim Ya da son bir şiir yazıp, bırakıp gitmek Beynimde yaralı bir cırcır böceği var Tek dileği, bir türkü daha söyleyip ölmek.
Sayfa 77 - Kırmızıkedi Yayınevi, 7.BasımKitabı okuyor
Son :(
Deftere yazdığım son maddeyi uyguladım. Okudum. Çok çalıştım. Okul birincisi olmadım ama üniversiteye gittim. Yazar oldum. Ağızları açık kaldı. Bana zamanında Kime çektin Sen? diyenler şimdi Aayynı ben! diyorlar. "Hııııı..." diyorum içimden. "Aynı sen!" Olanları unuttum mu sandınız? Unutmam... Çocuklar asla unutmaz, büyüseler de unutmaz... “Çocuk kalbi affeder ama asla unutmaz!”
Sayfa 200 - Taze KitapKitabı okudu
Belki de ayrılığı yazdığım son hatırlar bunlar… Belki de gelecekte hep mutluluğu yazacağım buraya… Bilmi… Yarım kalmıştı kelimeler.
Cezalardan, hapislerden ve daha ilerisinden korkan bir insan değilim. Başvekile yazdığım açık mektupları hem milli bir heyecan, hem de milli ve son ucuna vardırılmış bir şuur içinde yazdım. Ankara'ya da her türlü neticelerini göze alarak ve kendimi değil, uğrunda her şeye razı olduğum vatan dâvâsının küçük bir safhası olan bu dâvâyı müdafaa etmek için geldim...
Reklam
Cezalardan, hapislerden ve daha ilerisinden korkan bir insan değilim. Başvekile yazdığım açık mektupları hem milli bir heyecan, hem de milli ve son ucuna vardırılmış bir şuur içinde yazdım.
Bir tanem, Günler geçiyor, görüyor, işitiyor, dokunuyor, sevişiyor, ke­derleniyor, ümidediyoruz. Ümit ne kadar büyük, azametli olur­sa, yaşamak o kadar mana taşıyor. Hayat kavga ve ümit. Sana bir şiir yazmıştım, onu bir kerre daha oku: "Birbirimizi. Ve bir insan davasını sevebildik. Yaşadık diyebiliriz." Son mısraları böyleydi sanırım. Bence yazdığım en güzel satırlar bu.
Sayfa 143
Kendi kendime şöyle dedim: “Mademki bir şeyler yazma olanağım var, neden yapmayayım bunu?” Fakat ne yazacağım? Ne yazabilirdim ki? Bu dünyada artık yapacak bir şeyi kalmamış bir insan olarak, benim söyleyecek neyim olabilir ki! Bu bozulmuş ve boşalmış beyinde yazmaya değer ne bulacaktım ki? Neden olmasın? Çevremdeki her şey durağan ve renksiz olsa da benim içimde kopan bir fırtına, bir çatışma, bir trajedi yok muydu? İçinde bulunduğum bu terk edilmişlik ortamında hissettiğim şiddetli ve anlamsız her şeyi neden kendime anlatmayı denemeyeyim? Kuşkusuz anlatacağım çok şey var ve ömrüm ne kadar kısa olursa olsun, içinde bulunduğum bu saatten son dakikama kadar onu dolduracak kaygılar, korkular ve acılarda kalemimi aşındıracak, mürekkep hokkasını boşaltacak değerde bir şeyler olacaktır. Zaten bu kaygıların yol açtığı acıları azaltmanın yolu onları incelemek olacaktır ve onları dile getirmek beni oyalayacaktır. Ve sonra, yazdığım şeyler, belki de yararsız olmayacaklar.
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.