.. Eskiden olsa o sorardı.
Yorulmuş. 35 yıl işletmiş bakkalı.
"Artık emekli olacağım, sabah erken kalkamıyorum, gece geç saate kadar bakkali açık, tutamıyorrum. Yoruldum, çok yoruldum" dedi.
Kabul et, bensiz yürütemiyorsun. dedim.
Güldü.
"Kabul ediyorum. Gittin, beni yalnız bıraktın bu deli müşterilerle. dedi.
Ben başka bir şehirde yaşıyorum artık . Deftere yazdığım son maddeyi uyguladım. Okudum. Çok çalıştım. Okul birincisi olmadım ama üniversiteye gittim. Yazar oldum. Ağızları açık kaldı.
Bana zamanında "Kime çektin sen?" diyenler şimdi Aayynı ben!" diyorlar
Hi..." diyorum içimden. "Aynı sen!
Olanları unuttum mu sandınız? Unutmam..
Çocuklar asla unutmaz, büyüseler de unutmaz..
Çocuk kalbi affeder ama asla unutmaz!
Evet, bir yıldan fazla emek verip yazdığım, kah - hüzünlendigim - kah mutlu oldugum bu romanım benim için çok kıymetli bir eser. Evet Roman yazmak 'zor dediginizi' duyar gibiyim :) zor demeyelim, ama uzun soluklu bir yolculuk olduğu için, bir çok insan pes ediyor diyelim. Elbette her yazar gibi romanımın herkes tarafından okunup. son kapağı kapattığında gözleri yaşlı bir şekilde, 'iyi ki bu romanı okudum' diye kendisiyle gurur duymasına vesile olduğum için kendimi şanslı bir insan olarak göreceğim ve öyle de devam ediyor. Oguz' elvin ve salih..
Bu insanları tanıdığınızda hayal gücünüz ve yüreğinizde ki sevgiyle onlar hep yaşayacak.
Beni dinlediniginiz için, çok teşekkür ediyorum
Kalın sağlıcakla.
19 yaşındaydım. Heyecanlı bir genç. Şiirde yeni bir dönem başlamıştı. Ölçüsü olmayan vezinsiz, kafiyesiz şiirler yazılmaya başlanmıştı. Hece ölçüsü de bitmişti. Serbest şiir yazılıyordu. O dönemin bu serbest şairleri, eski dönemleri kötülüyordu.
Tabi isterdim ki öz edebiyatımız olan divan edebiyatı ile yazılabilsin şiirler. Ama tek başıma ben
susarak özlüyorum. karanlık bir kaderdeyim. gündüzlerim kalmamış karanlık yarınlarda. paramparçayım. gönlüme yenilmişim sevdama yenilmişim özlemime yenilmişim.
susarak özlüyorum.
beni kimsenin tanımadığı hiç kimsenin benimle konuşmak bile istemediği bir yerdeyim. acıdan ölmeyi bekleyen bir hasta misali fena halde ölümümü beklemekteyim..
hiç bir şey yemeden kalktığım kaçıncı sofra bu.
fena halde aldanmaktayım..
günlerdir arabanın içinde yatıp kalkmaktayım. burnumdan ağzımdan akan koyu renkteki kan ciğerlerimin selamı çok iyi farkındayım.
karanlık bir azaptayım. sigaranın dumanı gibi savrulmaktayım.
aklımda kalbimde beynimde zihnimde birini piç gibi bırakıp diğerine doğru koşan her defasında sevilmediğini sanan ama çok sevilen .. sürekli sevildiğini duymak isteyen ve bundan hoşlanan ince uzun kız çocuğu.
gözlerine görülmemiş şiirler yazdığım gözlerindeki o sonsuz buğu
içimde sürekli yaşayan o kalp ağrısı
burnumda sürekli kokusu
gözlerimde oturması kalkması konuşması bana sarılması öpmesi ellerimi tutması
kulağımın duyduğu tek ses onun sesi.
üzerimde bir matem bir ölü toprağı kaybettikçe kazanmaktayım. ölüm kadar gerçek , aşk hayat kadar yalanım. sahte gülüşümle güldükçe ağlamaktayım.
Her yazdığım şiiri bir kez okuyup, sonra yakmak isterim
Ya da son bir şiir yazıp, bırakıp gitmek
Beynimde yaralı bir cırcır böceği var
Tek dileği, bir türkü daha söyleyip ölmek.