Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Düz aleme hoş geldiniz!...
Biz her şeyi çift yarattık... Düşünüp öğüt alasınız diye... Zariyat suresi 49~ Aynaya baktığınızda her şeyin ters yansıması gibi, burada her şeyin tersi olmak zorunda... Düzün de sonsuz nur, sonsuz ışık, burada tam tersi dipsiz kuyular karanlıklar ve negatiflikler şeklinde açığa çıkar... Düzünde yaşadığınız ya da yaşayacağınız her şey ebedi iken, Burada her şey tam tersi zamana mahkum edilip geçici olmak zorunda... Düzünde sadece arzu etme ile tetiklenen düşünce gücü, Burada tam tersi her şeyin bir sebebe bağlanması, dolayısıyla fizik yasalarına mahkumiyeti getirmekte.. Ruhunuzda sonsuzca arzuladığınız ve hayal ettiğiniz her şey gerçektir ve bu düz alemden gelmekte olup; Akabinde onun diğer çifti olan içinde yaşadığımız ters alemin gerçeklikleri ile yüzleşmektesiniz... "Orada canınızın çektiği arzuladığınız(!) her şey var Ve siz orada süresiz(!) kalacaksınız..." Derken ayet, bir düşünün bakalım ne demek istiyor...
İyi geceler
İncin ey kalbim Sıfırla sonsuz arasında Alçalan ve yükselen bir köleyim Karalar bağlıyor ömrümde bahar Dağlar eğil diyor, kuyular doğrul Sevgi topladığım bahçede bir el Kırıyor beni tam ortasından Bir dalı kırar gibi
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
İncin Ey Kalbim
Mahalle dumanlı, çeşmeler dalgın Katran sızıyor içinden evlerin Ben katranın içindeyim, ne çâre Aşk üzre ağlayan bir seyyârenin Gömülüyorum karanlığına   İncin ey kalbim  
ÇÖLDE SU
"Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak.”" (Yuhanna 4:13-14) Çölde nadiren yağmur yağar. Orada suya kolay bir erişim yoktur ve eğer bulunacaksa bile, kuyulardan ya da kaynaklardan çekilmelidir. Çöl kurak ve susuz bir diyardır. "Ey Tanrı, sensin
Sayfa 122Kitabı okudu
*Hayatın dokusu, dokunuşu*
Hayatı nice dersler ve sonsuz inceliklerle dolu bir sanat, yaşamayı da günden güne güzelleşmeyi icap ettiren bir sanatkârlık olarak görebilecek miyiz günün birinde? Birbirimizle günün birinde bir yerde sebepsizce karşılaş-madığımızı, birbirimizden alacağımız vereceğimiz şeyler olduğunu, içinden geçtiğimiz hikayelerin bunu gerektirdiğini fikredebilecek miyiz? Yaprağın bile dalında kaderince salındığı bir alemde aldığımız her nefesin bir sebebi olduğunu, bir şeylere sebep olduğunu görebilecek miyiz? İnsanların insanlara, hikayelerin hikayelere öylesine dokunmadığını, birbirimize yollar, kapılar, pencereler açtığımızı, birbirimizi dipsiz kuyular içine attığımızı ve yine birbirimizi o derin kuyulardan tutup çıkarmak üzere olduğumuz yerlerde bulunduğumuzu bilebilecek miyiz? İnsan, insan için nimettir. Yine insan bazen de külfettir insan için. Yaşadıklarımız hem zevk hem çile hem derstir. Ve yine bunların hepsi hayatın dokusu, gözenekleridir ki, büyük resimde bütünler varlığın anlamını. Okuyabiliyor muyuz bu büyük mucizevi anlatıyı hayatın yüzünden. Birbirimizin anlamını, derin hikmetini, engin hakikatini çözebiliyor muyuz tefekkürümüzde. Yoksa yollarda, caddelerde türlü türlü mekanlarda sadece karşılaşıyor muyuz? Birbirimizin yanından geçip gidiyor muyuz? Orada olma hikmetini görüp farkına eremeden... Birbirimize söylediğimiz sözler, anlamını yerine ulaştıramadan yolda düşüp kayboluyor mu? #YeniŞafakYazıları
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan
Hayatın dokusu,dokunuşu 20/07/2023
Hayatı nice dersler ve sonsuz inceliklerle dolu bir sanat, yaşamayı da günden güne güzelleşmeyi icap ettiren bir sanatkârlık olarak görebilecek miyiz günün birinde? Birbirimizle günün birinde bir yerde sebepsizce karşılaş-madığımızı, birbirimizden alacağımız vereceğimiz şeyler olduğunu, içinden geçtiğimiz hikayelerin bunu gerektirdiğini
Reklam
Yollar gitgide ıssızlaştı; çok geçmeden kentin dışına çıkıldığının belirtisi olan uzun tahta çitler göründü; derken kaldırımlar sona erdi, kent girişindeki bariyeri geride bıraktılar. Artık kent geride kalmıştı ve o yeniden yollardaydı. Yeniden versta taşları, menzil istasyonları, buralardaki görevliler, kuyular, yük arabaları; semaverleriyle,
Can içim Karıncalandı Sonsuz kuyular Adalarla eski faytonlar Denize indi gece kondular Üflemeden titredi lambalar Gül tenine sabah güneşi çarpınca..
İncin ey kalbim Mahalle dumanlı, çeşmeler dalgın Katran sızıyor içinden evlerin Ben katranın içindeyim, ne çâre Aşk üzre ağlayan bir seyyârenin Gömülüyorum karanlığına İncin ey kalbim Sıfırla sonsuz arasında
Babam için bir sonsuz
...baharları hazin bir şarkı gibi nükseden üzen ve üzerken hor gören bileklerinin zahmetli ağrısını ... yazıdan eski bir şarkı mırıldanırdın kimse duymazdı seni duysa da dinlemezdi göğsünü eşeleyen evcil güvercinleri kuğuran ve kuğururken hor gören sadakatini üşütürlerdi ... bütün kuyular ağzındır bağır ve tanıklığa çağır iri bir siğil gibi yakılmış coğrafyayı ... oğul gibi dik durdukça alkışlanan ben ne vakit kendimi bir bıçağa önersem acının harflerine şedde koyan bir din ki vesvese üfledi kulaklarıma beni senle var eden rastlantıya ürperdim kabullendim böylece ensemdeki soluğunu sirenler kornalar ve ıslıklar dinince herkes içimden duyacak sur'u ...
Reklam
Sonun Sonsuzluğu
i. acı, bir ırmak gibi doluyor yüreğime bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum beni artık ne çiçekler ne çocuklar kurtarır ne de o her gün
Sayfa 287 - KırmızıKedi YayıneviKitabı okudu
Maddeye hapsolan bir tefekkür ~bugünkü müspet ilimlerde olduğu gibi~ metafizik hududuna ulaşsa bile O'nu asla tatmin etmiyordu. Kâabına varılamaz hayal gücü, ufuklara isyan eden bir küheylân gibi kendine sonsuz bir mesaha arıyordu. «Sonsuzluk ve «Ötelerin Ötesi». «Ölüm» gibi «Dipsiz Kuyular tam da O'nun harcıydı. Hayal iştihası ve tecessüsü okyanus gibiydi. O'nu âlemlerin müteal olan Rabbine ulaştıran bu iştihaydı. Bu bakımdan ruhu halâvet-i imana kanmış samimi bir mü'min olduğuna dünya ve ahiret şahidim.
Sayfa 67 - Muhayyile KudretiKitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.