Ortadoğu ve diğer Müslüman ülkelerin hükümetleri, belli uluslararası kuruluşlar aracılığıyla İslami bağlılıkları ve hissiyatları ifade etmeye çalışmışlardır. Yakın zamanda, başka bir dinin başaramadığı hatta teşebbüs etmediği bir şey denediler ve Birleşmiş Milletler'de İslami bir blok oluşturdular. Müslüman liderlerin ve diğer bazı yetkililerin katılımıyla, ortak çekinceleri tartışacakları periyodik toplantılar düzenlediler. Birkaç yıl süren tartışmalardan sonra, Şubat 1974'te Lahor'daki bir zirvede, İslam Konferansı Örgütü kuruldu. Otuz altı kurucu devlete yeni üyeler de eklenince toplam üye sayısı elli bire yükseldi. İKÖ, esas olarak dini ve kültürel konuları kendine mesele edindi ancak siyasi hatta diplomatik etkisi oldukça az olmuştur. Organizasyon, nispeten risksiz birkaç konuda birleşik bir tavır alabildi. Sovyetler Birliği'ndeki, Çin'deki, Hindistan'daki Müslümanların durumu, 1979'da Afganistan'daki Sovyet işgali gibi daha hassas konularda, bu organizasyonun izlediği politikalar ve basın açıklamaları oldukça temkinlidir.
*
Ağıt yakışmaz
şiire ve çocuk yüzlerine
ki çocuk yüzleridir getirir bizlere
gereğini bağımsızlığın
*
İlerler zaman
kudüs koşusunda
ancak anlar
çocukların daim önde olduklarını
(Şubat 1974)
Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.
Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra
İşgalcilerin tarihî mirasa yönelik tahrip faaliyetlerinden hiristiyan eserleri de nasibini almıştır. Örneğin Yeniden Diriliş Kilisesi'ne yönelik olarak birkaç saldırıda bulunuldu. İsrail polisleri 25 Nisan 1970'te Kutlu Doğum bayramında Kıpti kilisesine ve kilisede görevli rahiplere saldırıda bulundular. Bazı yahudiler 6 Şubat 1973'te Zeytin Dağı'nda bulunan Uluslararası Kitabı Mukaddes Merkezi'ni yakmaya teşebbüs ettiler. 11 Şubat 1974'te Kudüs'te hıristiyanlara ait dört önemli merkez yakıldı. Siyon tepesindeki hıristiyan kabristanına işgal yönetimi tarafından el konuldu. Seyyide Azra (Bekâr Hanım) Tacı 1967 sonlarına doğru yahudiler tarafından çalındı. Yeniden Diriliş Kilisesi'nin girişindeki Mukaddes Kabir'de bulunan kandiller ve mumlar siyonistler tarafından tahrip edildi. Üç yahudi 12 Nisan 1973 tarihinde yine Yeniden Diriliş Kilisesi'nin içinde Celcele haçının yanında bulunan ve elmasla süslenmiş çelengi çalmaya teşebbüs etti. Bütün bunların yanı sıra işgal yönetimi, bazı hıristiyan vakıflarına ve dinî kurumlarına ait çeşitli gayrî menkullere zorla el koydu.
P.K. 7 - Bostancı
17 Mart 1974
Çok muhterem Adile Ayda Hanım,
13 Şubat tarihli mektubunuzun ve telgrafınızın geri çevrildiğini gösteren kağıdı alalı bir ayı geçmiş, doğrusu utanarak cevap veriyorum. önce teşekkürlerimi bildireyim. İyiyim. İyi sayılırım. Fakat hala muntazam çalışma düzenimi kuramadım. Yeni ev küçük olduğu için, yerleşme işi
Pek çok kimse gibi ben de, Nihal Atsız adını ilk defa 1944 yılının Mayıs ayında duydum. Ancak o yılın o ayında ben hem mesleki hayatım, hem özel hayatım bakımından çok meşgul bir insandım. Gazetelerin ancak manşetlerine göz atabiliyordum. Bu manşetlerde o sırada sık sık Sabahattin Ali ile Nihal Atsız adları geçiyordu. Bu iki insan arasındaki
Sonsuzluğa göçmüş bir ünlü Büyük Türkçüden fani dünyada kalan bir diğer Türkçüye gönderilmiş 33 edebi ve tarihi mektubun oluşturduğu elinizdeki "Vefa Demeti" kitaba "Önsöz" yazmak ağır vazifesi bana verildi. Değerli diplomat ve yazar Adile Ayda Hanımefendi'nin bu çok zor işi bana tevcih etmelerini, 193l'den
"Türklerle ilişki kurdukları ve Türk eğemenliği altına girdikleri tarihten önce Araplar büyük bir İslam devleti kurmuşlar ve büyük bir uygarlık yaratmışlardır. Türklerin gidişiyle birlikte gerilemeye başlamış, kötü yönetim ağır basmış ve Osmanlı İmparatorluğu'yla bu gerileme Arapları ve İslam dinini ortaçağ karanlığına gömmüştür. Fakat Türklerin boyunduruğundan kurtulmakla Arap dünyası yeniden canlanmaya ve uyanma dönemine girmiştir."
Sayfa 89 - The Newsweek, 18 Şubat 1974, s.40-46Kitabı okudu
Evet; Ankara, Lozan'da istediğini aldı… Peki, ne istedi?
Tam yüz yıldır Lozan'ın "zafer mi; yoksa hezimet mi" olduğunu tartışıyoruz. Çünkü, baktığınız yere göre her ikisi de doğru görünmektedir. Elbette kim için zafer ve kimler için hezimet olduğu önemlidir. Gelin bu "derin" karanlığı; belgeler ışığında aydınlatmaya
2020'nin en iyi 20 filmi
20. apples
christos nikou'nun ilk uzun metrajı 2020 sinema yılını çeşnilendiren sürpriz filmlerden biri olarak karşımıza çıktı. yorgos lanthimos ile dogtooth (2009) filminde yardımcı yönetmen olarak da çalışmış olan yönetmen nikou, yunan yeni dalga sineması (greek weird wave) geleneğini takip ediyor ve yine bu
2020'nin en iyi 20 filmi
20. apples
christos nikou'nun ilk uzun metrajı 2020 sinema yılını çeşnilendiren sürpriz filmlerden biri olarak karşımıza çıktı. yorgos lanthimos ile dogtooth (2009) filminde yardımcı yönetmen olarak da çalışmış olan yönetmen nikou, yunan yeni dalga sineması (greek weird wave) geleneğini takip ediyor ve yine bu
Demirel, parti içi muhalefeti yönetmekte ve parti içinde tutmakta açık bir başarısızlık içine düşmüştür. Muhalifleri ikna etmek ve yönetmek yerine, onları tasfiye etmeyi, partiden atmayı tercih etmiştir. Demirel, parti içi muhaliflerden Osman Turan ve Saadettin Bilgiç gibi isimlerden sonra, geriye kalan son muhalif olan Aydın Yalçın'ı da, 12