Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bir savaş patladığında insanlar ‘Uzun sürmez bu, çok aptalca! ’ derler. Ve kuşkusuz bir savaş çok aptalcadır, ancak bu onun uzun sürmesini engellemez. Budalalık hep direnir, insan hep kendisini düşünmese bunun farkına varabilirdi. Bu açıdan burada oturanlar da herkes gibiydi, kendilerini düşünüyorlardı; bir başka deyişle hümanisttiler; felaketlere inanmıyorlardı. Felaket insana yakışmaz, onun için felaket gerçekdışıdır, geçip gidecek kötü bir rüyadır, denir. Ancak her zaman da geçip gitmez, kötü rüyalar arasında insanlar geçip gider ve önlemlerini almadığından başka hümanistler gider. Yurttaşlarımız da başkalarından daha az ya da çok suçlu değildi; alçak gönüllü olmayı unutuyorlardı, hepsi bu ve kendileri için hâlâ her şeyin olanaklı olduğuna inanıyorlardı; bu durum da felaketlerin olanaksızlığını varsayıyordu. İşlerini yapmayı sürdürüyorlardı, yolculuklar ayarlıyorlardı ve düşünceleri vardı. Geleceği, yolculukları ve tartışmaları ortadan kaldıran vebayı nasıl düşüneceklerdi ki? Kendilerini özgür sanıyorlardı, oysa felaketler oldukça kimse asla özgür olmayacak.”
Kötülükleriniz değil, birçok iyiliğiniz bana bulantı veriyor. Ah sizin de bu solgun suçlu gibi bir deliliğiniz olsa da o yüzden boş yere harcansanız. İsterdim ki vahşetiniz gerçek bağlılık veya adalet olsun. Halbuki sizin erdeminiz sadece uzun yaşamak ve acınacak bir rahata kavuşmak içindir. Ben, nehir kıyısında bir parmaklığım. Tutunabilen bana tutunsun. Ama ben sizin topal değneğiniz değilim. Zerdüşt, böyle buyurdu.
Sayfa 36 - kitapKitabı okudu
Reklam
Adem, beni Havva yanılttı dedi. Adem suçu Havva'ya yükledi. Ne yapsındı Havva? Nasıl ağlamasın da içine bastırsın? Adem bir tek emri çiğnemiş olmanın hüznünde; peki ya Havva? O hem emri çiğnemiş hem de sevdiği tarafından suçun öncüsü ilan edilmişti. Havva nasıl ağlamayabilirdi ki? Nasıl unutabilirdi, Adem'in bu sözlerini? Ahh Havva! Senden kaldı tüm kadınlara, suçlu ilan edilmek!
Şüphesiz hapishane ve kürek cezaları caniyi düzeltmez, onu ancak cezalandırır. Beri yandan toplumu, suçlunun ilerideki kötü hareketlerinden ve eylemlerinden korur. Suçluda da, tutukevi ve en ağır kürek cezası, ancak kin,yasak zevklere karşı arzu ve korkunç bir ele avuca sığmazlık geliştirir. Ama sarsılmaz inancıma göre, ünlü ayrı hücre sistemi de yanlıştır, aldatıcıdır, ancak görünüşte amaca ulaştırır. O, insanın hayat özünü çeker, ruhunu hırpalar, zayıflatır, sindirir. Sonra da bu ruhça kurumuş insan mumyasını, yarı delirmiş halde iken düzelme, pişmanlık örneği olarak gösterirler. Doğal olarak, topluma karşı gelen bir cani, ondan tiksinir ve hemen her zaman kendini haklı, toplumu suçlu görür. Bundan başka, verilen cezayı da çekmiş; bu yüzden kendini aşağı yukarı temizlenmiş, topluma karşı borcunu ödemiş sayar.
İnsanın kendi iç dünyasına bakmak istemediği zaman bahaneler bulması dünyanın en kolay şeyidir. Dıştan bir suçlu her zaman vardır. Suçun -ya da daha iyisi sorumluluğun- yalnızca bize ait olduğunu kabullenmek çok cesaret ister. Gene de sana söylemiş olduğum gibi, ilerleyebilmek için tek yol budur.
Sayfa 138Kitabı okudu
"Niçin tehlikeye atılıyorsunuz yüzbaşı?Attan inmelisiniz" Vaska Denisov, atının eğeri üzerinde salındı. "Kurşunlar suçlu olana isabet eder!" dedi.
Reklam
''Ama ben suçlu değilim!! Hata yapıldı. Hem bir insan nasıl suçlu olabilir ki ?? Hepimiz insanız, birbirimize benziyoruz. ''
Sayfa 286Kitabı okudu
"Sevinçliyim, geceleri bana uğramayan uykunun yolunu öğrendim artık. Uykusuzluğa karşı koymak budalalık. Yeryüzünde en suçsuz nesne uyku, oysa en suçlu varlık insan..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.