Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnternet Aynı Zamanda İnsanların Güçlerini Zayıflattı
"İnternetin neyi değiştirdiğini söyleyeyim," diyor Bell ve devam ediyor: “Bence internet insanları güçlendirdiği kadar onları aynı zamanda zayıflattı. Zayıflattığı şeylerden biri de örgütlü iş gücünün temeli oldu. Artık insanlar şöyle der oldu: 'Sendikalar mı? Örgütlü işgücü mü? O da ne?' Bence tam olarak böyle bir dönemden geçiyoruz. Dolayısıyla, 'İnternet çok rahatsızlık veriyor mu?' diye soracak olursanız size cevabım şu olur: 'Evet! Hem de nasıl!' Ortabatı eyaletlerine gidin ve Amazon gibi şirketler yüzünden işlerini kaybeden Afrika kökenli Amerikalı kadınlara bir sorun bakalım. Amerika'nın kıyılarında olmayan herhangi bir ufak kasabaya gidin ve teknolojinin oradaki insanlara neler yaptığını kendi gözlerinizle görün."
Sayfa 255
Aslında tam olarak kitabın özeti :)
SPOILER "Küçüğe acıyıp acımadığımı sordun, değil mi? Cevabım, artık acımıyorum, olacak. Çünkü bu zor gelse de, cezalandırıldığı andan itibaren içi rahatlamıştır. Asıl dün mutsuzdu, zavallı atı kırıp ocağa attıktan sonra evdeki herkes onu ararken, her an, her dakika bulunacağı korkusuyla yaşıyordu. Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir. Kızımız da cezası kesinleşir kesinleşmez hafifledi. Ağlaması seni şaşırtmamalı, bu sadece bir boşalmaydı, önceden baskı altında içinde duruyordu. İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır. O eğer çocuk olmasaydı veya içini en gizli noktasına kadar görme olanağımız olsaydı, inanıyorum ki aldığı cezaya ve döktüğü gözyaşlarına rağmen, dün olduğundan çok daha hoşnut olduğunu görürdük. Oysa dün, görünürde kaygısızca ortalıkta dolaşıyordu ve kimse onu suçlamıyordu."
Reklam
Her şeyi para olarak görenlere cevabım:
Hayatın anlamı nedir? Hayatın anlamı maddeye indirgenemeyecek kadar kutsal bir meseledir. Maddi nesneler insanı mutluluğa götürmez. Tam tersine bilakis derin bir mutsuzluk çukuruna sürükler.
Mutlu olup olmadığını merak ediyorsanız, yanıtım hayırdır. Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının bile tadı aynı olmuştu. Bu hissi belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yoktu. Cevabım hayır, çünkü evet diyemiyorum.
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
_Bana, “Sen kral mısın yoksa yasacı mısın ki politika üstüne yazı yazıyorsun?” diye soracaklara cevabım: Hükümdar ya da yasacı olsaydım, ne demek gerektiğini söyleyip vaktimi boşuna harcamaz, ya yapacağımı yapar ya da susardım. _Niyetim, insanları oldukları gibi, yasaları da olabilecekleri gibi ele alıp, toplum düzeninde güvenilir ve haklı bir
Reklam
Gerçekten mutlu muydum?
“Mutlu olup olmadığımı merak ediyorsanız yanıtım hayırdır. Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının tadı aynı geliyor bana. Belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yok. Cevabım hayır çünkü evet diyemiyorum. Bu benim mutsuz olduğumu göstermez, mutlu olduğumu da. Her ikisinin ortası tekinsiz bir alandır ve bu da derin düşüncelerin ortaya çıktığı yerdir. Böyle durumlarda mutlu olduğunu kim söyleyebilir ki? Mutluluk biraz da yaptıklarına yanıt bulmaktır. Yaptığın şeyi neden yaptığına ve bunun bir karşılığı olduğuna kendini ikna etmektir. Ama ben bundan emin değilim. Yaptıklarımı bazen neden yaptığımı tam olarak anlayamıyor ve adlandıramıyorum. Böyle bir durumdan mutluluktan bahsedemem.”
Sayfa 31
1976'da Lübnan'ı terk edip Fransa'ya yerleştiğimden beri, son derece iyi niyetli olarak, kendimi "daha çok Fransız" mı, yoksa "daha çok Lübnanlı" mı hissettiğim ne kadar çok sorulmuştur bana. Cevabım hiç değişmez: "Her ikisi de!" Herhangi bir denge ya da haktanırlık endişesi yüzünden değil, ama cevabım farklı olsaydı, yalan söylemiş olurdum. Beni bir başkası değil de ben yapan şey, bu şekilde iki ülkenin, iki üç dilin, pek çok kültür geleneğinin sınırında bulunuşumdur. Benim kimliğimi tanımlayan da tam olarak budur. Kendimden bir parçayı kesip atmış olsaydım, daha mı gerçek olurdum?
Gerçekten mutlu muyum?
Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının bile tadı aynı olmuştu. Bu hisse belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yoktu. Cevabım hayır, çünkü evet diyemiyorum. Bu benim mutsuz olduğumu göstermez, mutlu olduğumu da. Ama her ikisinin ortası tekinsiz bir alandır ve bu da derin düşüncelerin ortaya çıktığı yerdir. Böyle durumlarda mutlu olduğunu kim söyleyebilir? Mutluluk biraz da yaptıklarına yanıt bulmaktır. Yaptığın şeyi neden yaptığını ve bunun bir karşılığı olduğuna kendini ikna etmektir. Ama ben bundan emin değildim. Yaptıklarımı bazen neden yaptığımı tam olarak anlayamıyor ve adlandıramıyordum. Böyle bir durumda mutlu olduğumdan bahsedilebilir mi?
Bu ailenin parçası olmak, kız kardeşimi de beni etkilediği kadar etkiledi ama o, durumla başa çıkmak için dünyanın en tatlı, duygusal açıdan en açık çocuğuna dönüştü. Büyük kardeşlerden uzaklaşmanın yollarını arayan küçük kardeşlerin çoğu gibi o da mizaç olarak benim tam zıttım olmak ister gibiydi. Ama asla mesafeli değildi; beni sürekli kucaklar, avuturdu. Ben kaçtıktan sonra evin tek çocuğu olmuştu. Kapıdan çıkarken bunu bir an için bile düşünmemiştim. Ama eve döndüğümde tüm ağırlığıyla anladım. Kapı zilini çaldım, kardeşim koşarak geldi, bana hayatımda hiç hissetmediğim ölçüde sımsıkı sarıldı. Ağlıyordu. Kocaman üzgün gözleriyle bana baktı, "Bizi neden terkettin?" diye sordu. Verecek cevabım yoktu. Beni özleyeceğini, eve dönmeme sevineceğini, evde olmama ihtiyaç duyuyor olabileceğini hiç düşünmemiştim. Tüm bencilliğimle, çektiğim duygusal acının beni haklı çıkardığına karar vermiş, başkasının ihtiyaçlarını düşünmeye gerek bile duymamıştım.
Sayfa 169 - DomingoKitabı okudu
Reklam
Gerçekten mutlu muydum?
Mutlu olup olmadığımı merak ediyorsanız, yanıtım hayırdır. Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının bile tadı aynı olmuştu. Bu hissi belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yoktu. Cevabım hayır, çünkü evet diyemiyorum. Bu benim mutsuz olduğumu göstermez, mutlu olduğumu da.
''Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının bile tadı aynı olmuştu. Bu hissi belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yoktu. Cevabım hayır, çünkü evet diyemiyorum. Bu benim mutsuz olduğumu göstermez, mutlu olduğumu da. Ama her ikisinin ortası tekinsiz bir alandır ve bu da derin düşüncelerin ortaya çıktığı yerdir.''
... Mutlu olup olmadığımı merak ediyorsanız, yanıtım hayırdır. Her şeyin beni yorduğu bir hayatın içinde neşeyle acının bile tadı aynı olmuştu. Bu hissi belirsizliğin ve anlam kargaşasının içinde hiçbir şeye tam olarak bir yanıtım yoktu. Cevabım hayır, çünkü evet diyemiyorum. Bu benim mutsuz olduğumu göstermez, mutlu olduğumu da...
Sayfa 26
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.