Gül Kokusu
Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan
2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Nazenin Sokak sıcacık samimi komşuluk ilişkilerinin yaşandığı bir sokak.Günümüzde komşuluğun doyasıya yaşanmadığı hatta selam bile verilmediği düşünülünce kitaptaki ilişkilere hayran kaldım.Hiç geri gelmeyecek diye düşündüğüm eski günlere dahi içimdeki umudu yeşertti.Mahalle kültürü komşuluk ilişkileri dayanışma o kadar güzel anlatılmış ki mahallenin bir sakini de ben olmak istedim.Cemil Beye güldüm, Zarife'yle sabrımı yokladım, Ömer'in teslimiyetin hayran kaldım, Leyla'nın babasını kaybettiği andaki üzüntüsünü iliklerime kadar yaşayıp ağladım.Sade diliyle her yaşa hitap eden uzun süre yüreğimde sıcaklığını hissedeceğim bir kitap olmuş.Yazarın kalemine sağlık...
Sustum....
Yetişmeye çalıştım herşeye
Hiç kendimi düşünmedim
Sevdiklerim iyi olsun dedim
Her şeyden verdim
Canımdan verdim ruhumdan verdim
Hayatımdan verdim
Gözüm kaldığı halde al senin olsun dedim
Kitabı yaklaşık 1 ayda bitirdim maalesef. Bunun nedeni asla kitabın sarmaması değil sebebi tamamen benim. Serinin Gölgeler Kraliçesi kitabından sonra en çok beni içine çeken kitabı bu oldu.
Manon ve Dorian'ı çok yakıştırdım fakat Sorscha aklımdan çıkmıyor. Yanlış hatırlamıyorsam Dorian bir yerde Manon'a "İnsan kadınlar ilgimi
Kitap çok güzel bir küçük kasaba aşkı anlatıyor. İki kızımız Bonnie ve Dakota bütün eşyalarını toplayıp bir kasabaya eski püskü bir kahve dükkanını işletmeye geliyorlar.
Sonrasında da arkadaş ilişkilerini, kadın - erkek ve kadın - kadın ilişkinin gelişimini, aile sorunlarını, geçmiş travmaları ve bu olayların üstünden nasıl geldiklerini
İyi ki bitmiş Muazzez; itikadımı sağlamlaştırdın. Her gün adım adım isyana sürüklendim, annemden sıkı bir tokat yedim Muazzez, “Çarpılırsın tövbe de” diye sarıldı geçirdikten hemen sonra. Çarpıldım zaten anne, daha nasıl çarpılayım diye ağladım dizlerinde.
“Tövbe de” dedi, “vardır bunda da bir hayır...” Beni terk edişini, hayırlara vesile kılmak için didiniyorum epeydir Muazzez. Yağmur duasına çıkanlar gibi senin duana çıkıyorum her sabah. Oldukça sakin, oldukça temkinli, oldukça nazik başlıyorum, iyi halden kazanırım diye tekmil hazırlanıyorum. Diyorum; “Muazzez’i bir zaman hayatıma dahil ettiğin için teşekkürler Allah’ım, onu benden almanı da saygıyla karşılıyorum, tabii her şey bizim için, lütfûn da hoş kahrın da, tamam ama yine de Muazzez’i geri veremez misin?”
Annem, “Bak gör, daha iyisini nasip edecek Allah sana” diyor ama ben daha iyisini istemiyorum Muazzez.
Daha iyisi de Nobel’i alanın olsun.
Rafi Bey’le, meyve pazarında oturuyorduk. Yakındaki camiden çıkan çocuklara uzun uzun bakınca gayriihtiyari bu durumu sordum. Tanıdık birini aradığını zannetmiştim. Birkaç günlük beraberliğin ve yarenliğin verdiği samimiyetle sebebini sordum. Konunun biraz uzun olduğunu, başka zaman anlatmak istediğini söyledi. Hava sıcak, yer dinlenmek için
Anlatması güçtü, anlattım. Gözlerim dolu doluydu ama ağlamadım. Tamam, belki birazcık ağladım ama sadece bir kişiye anlattım, olsun o kadar. Çünkü ona sarılınca her şey durulur biraz, böyle başka bir yerlere düşersin.
SPOİ
UYARISI
ve belki bu ve 10. cildi karıştırmış olabilirim
tamam şimdi
yorum:
Allah belanı versin makima dicem
boka dönüştün
o yüzden
sanırım
şu an bi içim soğudu
Ve ciddi ciddi denjim en rezil şeyi yaşadı
bi de gerizekalı köpeğin olmak istiyorum dedi
ama neyse sonra makimayı sindirdi
not: power öldü
hemde denjinin dgsini kutlamak isterken
bunda da ağladım
seninde allah belanı ver(me)sin mangaka yazar çizer her ne haltsan
"Tanrım! Ben size Edmond diye hitap ederken siz bana neden Mercedes demiyorsunuz?"
"Mercedes," diye tekrarladı Monte Cristo, "Mercedes!
Tamam o zaman! Evet, haklısınız, bu ismi telaffuz etmek hala hoşuma gidiyor ve işte uzun süredir ilk defa dudaklarımın arasından net bir şekilde çıkarak yankılanıyor. Ah! Mercedes, isminizi melankolik iç çekişlerle, kederli inlemelerle, umutsuz hırıltılarla telaffuz ettim, isminizi, soğuktan donarken, zindanımda samanın üzerine çömelirken, sıcaktan kavrulurken, hücremin döşemeleri üzerinde yuvarlanırken telaffuz ettim. Mercedes, intikamımı almam gerek çünkü on yıl boyunca acı çektim, on dört yıl boyunca ağladım, lanet okudum; şimdi size şunu söyleyeyim Mercedes, intikamımı almam gerek! "