Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatta çoğu zaman insanların bize davranışlarından şikayet ederiz. Ancak yaptığımız her davranış onların bilinçaltına işler ve bize nasıl davranacaklarını doğrudan etkiler: Mesela, çok ilgili olmayan bir sevgiliye her aradığında "Benimle hiç ilgilenmiyorsun" diye yakınıp onun canını sıkarsan sevgilinin bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Sevgilimi aramak = can sıkıntısı * Çünkü seni her aradığında yüzü güleceğine canı sıkılıyordur. Bu durumda zaten ilgisizken, senden iyice soğuyacaktır. Sana kötü davranan bir insana sen alttan alarak, iyi şekilde davranıyorsan bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Eğer bana iyi davranmasını ve alttan almasını istiyorsam ona kötü davranmalıyım * Çünkü o sana her kötü davranışında senden iyilik görüyordur. Sen ona iyi davrandıkça sana daha da kötü davranmaya devam edecektir. Bu durumlar sana tanıdık geldi mi yoksa? O zaman artık değiştirme vakti gelmiş demektir. NASIL MI? - İnsanlar senin istediğin gibi davrandıklarında onlara iyi davran. - İnsanlar senin istemediğin gibi davrandıklarında tavrını belli et. - Daha fazla aramasını istediğin sevgiline aradığında iç sıkıntısı değil, huzur ve mutluluk ver. - Daha fazla görüşmek istediklerinle birlikteyken onlara enerji saç. İnsanların yanındayken onlara nasıl hissettirirsen seni o duygularla özdeşleştirirler. Sürekli dert anlatan biriysen seni dertleriyle, Sürekli enerji saçan biriysen seni mutlulukla ilişkilendirirler. İlgi talep eden değil, ilgi gören biri olmanın sırrı işte budur. "Marka İnsan" olmanın sırrı budur.
İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu” - Ya benden sıkılırsa? - Ya beni aldatırsa? - Ya beni eskisi kadar sevmiyosa? Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
Reklam
Herkes yabancılaşmıştı, yabancılaşıyordu. Toplum kuralları ve çevremizde tahkim ettiğimiz maddi dünya, bizi bu yabancılaşmadan koruyan gardiyanlardı adeta. Yolumuzu şaşırdıkça, alışkanlık denen ılık kaplıca sularının içine gömülüp rahatlıyorduk. Sonunda bize yol gösteren şey; evde her zaman oturduğumuz koltuğun aşina yumuşaklığı, gözü kapalı çevirebildiğimiz banyo musluğu ve başımızın yastıkta bıraktığı iz oluyordu. Kendi egemenlik alanını belirlemek için ağaçların altına sidik fışkırtıp sonra kendini bu sidiğin sınırları içinde güvenli hisseden köpeklere benziyordu insanlar da; aşina kokular ve aşina eşya arasındaki bir mutluluk formülü. Dostoyevski Avrupa'dan Rusya'ya dönüşünü, "Eski pantuflalarıma ayaklarımı sokar gibi" betimlemesiyle açıklamıştı. Eski pantuflalara ayakları sokmak... Güzel sözdü doğrusu ve insanlar böyle yaşıyorlardı. Eğer bu tanıdık dünya olmasa, kendilerini bir mahzende büyütülüp sonra birdenbire kent meydanına atılan Kaspar Hauser gibi hissedecekleri kesindi
"İstismara uğrayan çocuğun çıkardığı ses, genellikle sessizliktir."
"Bir şölen sofrasında Doktor amcamın yanı başına oturan tanıdık ve kültürlü sayılan birisi,ona bir soru yöneltmişti: "Doktor ,ne dersin?Sağırlık mı daha zor ve çekilmez bir dert,yoksa körlük mü?"Duygulu Doktor amca ,herkesi susturup bakışları üstüme yönelten soruya incitmeyecek bir karşılık tasarlamaya uğraşırken,dayanamadım; "Bana sorarsanız patavazsızlık ikisinden de beter bir derttir." yanıtını verdim.. (Bitmeyen Gece/Mitat ENÇ-Ötüken yayınları
Sayfa 134135Kitabı okudu
Çok fazla tanıdık hayatı. Şimdi kusma zamanı! Ama her tükürdüğümüz pislik, yanında bizden bir parça da götürüyor...
Reklam
Hayatınızda biriyle öpüştüğünüz anda, onun sizden daha o esnada uzaklaştığını hissettiğiniz oldu mu? Onların dudaklarının artık öpmek için sizin olmadığını düşündüğünüz oldu mu? Gözlerinizi kapatıp o tek öpücüğe umutsuzca tutunmak, sonradan anımsamak üzere o anı beyninize kazımak istediğiniz oldu mu? Belki de bu öpücük partnerinizden değil de çocuğunuzla, yakın arkadaşınızla veya anne-babanızla da olmuş olabilir mi? Bugünlerde kollarımı annemin boynuna dolayıp, onu sıkıca sarmalıyor,onun tanıdık limoni kokusunu içime çekiyor,buruşmuş tenini kendi tenimde hissederken gelecekte bana artık sarılamayacağı için acaba o da aynı şekilde mi bana sarılıyor diye düşünüyorum. Belki gözlerimi kapatıp, beni beşikte salladığı günleri veya ilk öpücüklerimi anımsıyor olabilir miydi?
Sayfa 321Kitabı okudu
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi
"...Dibek sokaktaki kâffeler yine oranın müdavim müşterisi olan kişilerle dolar boşalırdı. Beş dakika olsun uğramadan edemezlerdi. Sanki buluşma, görüşme noktasıydı. Konular eskilerden açılır; üzüntülerden, iz bırakan olaylardan, coşkulardan ve gelecekten konuşulur. Kaffenin önünden gelen giden, düşünceli olan olmayan, dalgın giden, gitmeyen gözler bir tanıdık arar, mutlaka bulur; selamlaşıp, birkaç dakika oturulur sohbet edilir. İşte bu kâffelerden birisi de sokak arasında mütevazı küçük, şirin; fazla gösterişi olmayan Sürpriz Kâffedir. Yaz aylarında sokağa konulmuş, karşılıklı olarak yan yana duran iç içe girmiş küçük masalarda sohbetler edilir, günün yorgunluğu çıkartılırdı...."
Sayfa 133 - "Rüzgarların Dövdüğü Kent
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken Sıcak ve dost şeyler düşünür insan Tanıdık bir yatak bekler sizi Bir çocuk yüzü gülümser anılardan Dost şehirler, sevgili, anne şehirler Nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye Sonsuz kareli bir film gibi Yaşamım geçiyor belleğimden Tekrar etmek duygusu Her şeyi yeniden, yeniden... Bir sabah tanıdık bir şehre girerken Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan Sadece o şehrin değil Kendisinin de değiştiği duygusundan... (1977)
Reklam
O büyük Hünkar'ı Tanıdık bir nurda.. "Mezarım orda, dedi, Ama ruhum burda!"
Yabancıya iyi davrananın gözü parlar, Konuğu hoş tutanın ünü artar. İnsana tanıdık gerek her yerde, Her iş yoluna girer tanıdıkla.
Sayfa 84 - Morpa Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.