Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İlgilendiğim tek şey Sibyl. Nereliymiş, kimlerdenmiş bana ne? Benim için o tepeden tırnağa tapılası bir varlık. Onu her gece izlemeye gidiyorum ve bana her gece daha da muhteşem geliyor."
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
Reklam
Bhagavat Gita'nın anlamı "yüce efendinin şarkılarıdır" ve kimi za­man "tapılası olanın şarkısı" olarak da tercüme edilir. 2. ve 3. yüz­ yıllar arasında yazıldığına inanılan Gita, Hint kültürüne ve dinine ait destansı bir şiirdir. Homeres'un şiirleri Yunanlar ve Helenistik kültür için neyse, Gita da Hinduizm için odur. Aynı Homeres'un şiirleri gibi, Gita da büyük bir savaş ile ilgilidir.
Sayfa 177Kitabı okudu
Kent'te gördüğüm ve konuştuğum ve benimle konuşan Kadın. Işıksız bir odadaydım. Odamda olduğunu söylediler. Yatağımdaydı, benimdi tümüyle, ışıksız! Çok heyecanlandım, çok heyecanlandım çünkü ailemle birlikte kalıyordum. Bir korkudur aldı beni. Yırtık pırtık giysiler içindeydim, ben. Kibarlar alemindendi o, kendini vermeyi bilen; gitmesi gerekiyormuş! Tarifsiz bir acı duydum: kucaklayıp yatağın dışına yuvarladım. Hemen hemen çıplaktı. Çok çelimsiz olduğumdan üstüne düştüm ve onunla birlikle sürüklendim halılar arasında, ışıksız! Bizimkilerin lambaları art arda, kırmızı ışıklarla yanıyordu yandaki odalarda. Kadın gözden kayboldu o zaman. Tanrının istemediğinden de çok gözyaşı döktüm. Sonsuz kente çıktım. Ey yorgunluk! Sağır gecede ve mutluluktan firarda boğulmuş. Dünyayı kar altında soluksuz bırakmak isteyen o kış gecelerinden biriydi sanki. Haykırıp "nerelerde o kadın? " diye sorduğum dostlar doğruyu söylemiyordu. Onun geçtiği yere bakan pencerelerin önündeydim her akşam: kefenli bir bahçede koşuyordum. İttiler beni. Sonsuz gözyaşları döktüm bütün bunlara. Sonunda toz dolu bir yere indim ve çatılar üzerine oturdum. Ve bu geceyle tükenmeye bıraktım bütün gözyaşlarımı gövdemin. -Yine de yıkılmışlığım hiç terk etmedi beni. Anladım ki günlük yaşamını sürdürüyordu o; ve iyiliğin aynı yere dönmesi bir yıldızın dönmesinden daha uzun zaman alıyor. Dönmedi ve dönmeyecek odama gelmiş olan o Tapılası Kadın, -hiç ummadığım bir şey. Gerçek, bu kez, dünyanın bütün çocuklarından daha fazla ağladım.
Sayfa 162 - Varlık
Kitaptaki en güzel söz
"Sana bakınca aklıma hep ne geliyor biliyor musun Pamuk?... Vatan... Bu kız var ya diyorum. Benim vatanım. Doğduğum evim. Yurdum. Sığınağım. Edirne'den Kars'a, karış karış toprağım. İzmir'in dağlarında açan en güzel çiçeğim, mavi mavi bakan Atatürk'üm...Neşe saçan cumhuriyetim... Ellerin parmakların, dudakların, gülüşün, bakışın, tenin, kokun, vatanımın binbir parçası...Kutsal, korunası, tapılası, uğruna ölünesi...Benim..."
360 syf.
8/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Kitap incelemesi değildir!
Kitabın her zerresini beğendim. Ama konu kitap değil. Öncelikle Oğuz Atay ve kalemi hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildim hala da değilim. Okursun ama anlamazsın, sıkılırsın ya da yarım bırakırsın demişlerdi. Bu nedenle elime alıp hiç okumamıştım. Ama bu kitapla istemsiz Oğuz Atay okumalıyım, sonuna kadar gitmeliyim isteği oluştu bende. Hayranlık olgusu kendimde fazlaca tanıdığım bir kavramdır. Bi şeylere duyulan tapılası beğeni. Bu kitapta da diğer olayların önüne hep Oğuz Atay geçmiş. Baş kahraman, birleşen yollar hep ona çıkmış. Bu sebeple bende, kendisine muhtelif bir beğeni duygusu oluşmaya başladı diyebilirim. Yazarın da bu hayranlığı beni çok şaşırttı hem de olay örgüsü yapacak kadar. Hakan Günday'ı da bilmem bir arkadaşım seneler önce okumalısın demişti de anca sırası gelmişti hayatımda. Diğer kitapları da bu başlangıçla kapıyı çaldılar galiba, bi ara bende merhaba diyeceğim.
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921,3bin okunma
Reklam
"Yanağıma bir öpücük kondurmana hayır demezmiş gibi görünüyordum." "Evet," diye yanıtladı. "Hiç kimse arada bir yanağına kondurulan bir öpücüğe hayır demez. Ayrıca, şaşırdığın da yüzünde oluşan ifade tek kelimeyle tapılası." Yanağıma dokunmak için elimi yüzüme götürüyordum ki tam bir aptal gibi görünmeyeyim diye son anda kendime hâkim oldum. "Çok tuhafsın." "Tuhaflığımdan hoşlandığını sanıyordum."
Sayfa 126 - Dex YayınlarıKitabı okudu
Benim için o tepeden tırnağa tapılası bir varlık. Onu her gece izlemeye gidiyorum ve bana her gece daha da muhteşem geliyor.
Sana bakınca aklıma hep ne geliyor biliyor musun? Vatan... Bu kız var ya diyorum. Benim vatanım. Doğduğum evim. Yurdum. Sığınağım. Edirne'den Kars'a, karış karış toprağım. İzmir'in dağlarında açan en güzel çiçeğim, mavi mavi bakan Atatürk'üm... Neşe saçan cumhuriyetim... Ellerin parmakların, dudakların, gülüşün, bakışın, tenin, kokun, vatanımın binbir parçası. Kutsal, korunası, tapılası, uğruna ölünesi...
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
GÖKÇEN 2 #kitapyorumu "Ellerin, parmakların, dudakların, gülüşün, bakışın, tenin, kokun, vatanımın binbir parçası," diye devam etti müptelası olduğum ses tonuyla. "Kutsal, korunası, tapılası, uğruna ölünesi..." Bu seriye olan sevgim kalbimin en derininden geliyor. Okurken beni hem duygulandırıyor hem de güldürüyor.
Gökçen 2
Gökçen 2Loresima · Ephesus Yayınları · 2024546 okunma
670 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.