Yavuz Sultan Selîm’in son anları:
“Yavuz’un sırtında şîrpençe adı verilen bir çıban çıkmıştı. Çıban, kısa zamanda büyüdü, bir delik hâline geldi. Öyle ki, yaranın içinden Yavuz’un ciğeri görünuyordu. Kendisi çok muzdaripti. Âdeta yaralı bir arslan gibiydi. Acziyeti bir türlü kabullenemiyor, cengâver askerlerine taktik ve tâlimat vermeye devam ediyordu.
Ve ölüm döşeğinde, nedimi Hasan Can'a,
«–Hasan Can, bu ne hâldir?» dedi.
Hasan Can da, artık fânî yolculuğun sonuna, bâkî hayâtın başına ulaşmış olduğunu sezdiği için hüzünle:
«–Pâdişâhım, artık Allah ile beraber olma zamanınız herhâlde geldi!» dedim.
Koca sultan döndü, yüzüne hayretle baktı:
«–Hasan, Hasan! Sen beni bu âna kadar kiminle beraber zannederdin?! Cenâb-ı Hakk’a teveccühümde bir kusur mu müşâhede eyledin?» dedi…