Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Mahluk iyi mi? Sarhoş mu bu hayvan?" Cihan sebebini anlatınca Sinan babacan bir edayla tatlı sert baktı. Çingenelere para verip yardımları için teşekkür etti.. Sonra Cihan 'a döndü. "Sarhoş fille cami inşa edemem.. Erkence gidin bugün, Çota ayılmadan da gelmeyin." "Peki usta" dedi Cihan, boğazı kurumuştu. "Kızdın mı bana?" Sinan' ın yüzü yumuşadı. "Kızdım evet. Hayata tutunmanın bir yolunu buluyorsun hep. Takdire şayan. Fakat senin şu merakını ne yapacağız bilmem. Bak gene meraktan geldi bunlar başına. Sana bela olur diye endişelenirim." Güldü Cihan. Annesi ya da ablası gibi konuşmuştu Sinan. Derken ustası hiç beklemediği bir şey söyledi." Tedrisini (ders, eğitim - öğretim) hızlandırmamız gerek." " Nasıl? " " Eh, kafanı iyice meşgul edelim ki yanlış yerlere kaynasın. Mektepteki derslere devam et. Artakalan vakitte Yusuf ile riyaziyat, Davut ile hendese, Nikola ile resim çalışacaksın. "
Sayfa 163 - Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.Kitabı okuyor
Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız. Hemen ileride sizi beklemekte olan yaşlılık korkunçtur, hiçbir şeyi geri vermez! Mezar bile ondan daha merhametli, daha lütufkârdır, "Burada bir insan gömülüdür!" diye yazar çünkü mezarın üzerinde; ama yaşlılığın insanlıktan çıkmış soğuk, duygusuz çizgilerinde okunacak hiçbir şey yoktur.
Reklam
İÇİNDEKİ ŞEYTAN
Sana içindeki demonu keşfettirdiğim ânlar oldu. Rengarenk ışıklar önünde şeytanca kıvrılışlarla oynayan ifritin bir bedeni, bir de hürriyetinin tarihi vardır. Bedeni tabiattır. Hürriyeti, bütün Ortaçağ boyunca üstün planlardan gelen sert baskılara ve tatlı telkinlere dört beş yüz seneden beri baş kaldırmasıdır.
SILVIUS Tatlı Phebe, hor görme beni, ne olur hor görme. Seni sevmiyorum de, ama bunu sert bir şekilde söyleme. Ölümü kanıksamış olan cellat bile, Zavallı adamın boynuna baltayı indirmeden önce, Kusura bakma der, özür diler. Kan gölü içinde yaşayıp ölen bu adamdan Sen nasıl daha kan olabilirsin? PHEBE Ben senin celladın olmak
Her değişim olabilir insanda, her şeye benzeyebilir insan! Bugünün ateşli delikanlısına yaşlılık hallerini gösterecek olsanız nasıl da korkuyla yerinden fırlardı! Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız.
Sayfa 125 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Sen ki yumuşacık ruhun yaralanıverir sert bir bakışla, kim anlayacak seni? Sen ki, tıpkı çileli annen gibi, bir tatlı gülümsemeyi yeğ tutarsın tüm dünyanın malına mülküne, ah annesinin canı ciğeri melek, yeryüzünde seni kim sevecek? Şu kırılgan görünüşünün altında yatan hazineleri kim keşfedecek?
Sayfa 41 - YKY, 5. Baskı: İstanbul, Mart 2022Kitabı okuyor
Reklam
“Benden uzak olduğunda sana kendini nasıl hissettirdiğimi hatırlamanı istiyorum.” Yeniden sertçe içime girmişti. Tırnaklarımı omzuna sapladım. “Hareket ettiğinde beni tam burada hissetmeni istiyorum.” Biraz geri çekildi ve kalçama attığı şaplağın sesi havada gürültüyle yankılandı. “Sen bana aitsin. Ona değil. Başka kimseye değil.” Liam beni cezalandırırcasına becerirken konuşamı- yordum. Bir yandan sertleştikçe sertleşiyor, bir yandan da inliyordu. Daha derine girdiği her seferinde çığlığı basmamak için dudağımı ısırıyordum. Bu çok sertti ama tam olarak ihtiyacım olan şeydi. Tatlı tatlı sevişme kısmını halletmiştik. Şimdiyse düzüşüyorduk. İncelik, sevgi, hiçbir şey yoktu. Yalnızca içgüdü ve zorunluluk. Vücutlarımız birbirine o kadar derinden karışmıştı ki ben nerede bitiyordum ve o nerede başlıyordu bilmiyorduk. “Anlıyor musun?” diye sordu ve içime o kadar sert girdi ki çığlığıma engel olamadım. Onun teninden gelen acıyı memnuniyetle karşılıyordum. İçine düştüğüm diğer tüm acılardansa onun canımı yakmasını tercih ederdim.
Sayfa 49
çık gel sonra gel birlikte ulusa seslenelim hacerü’l-esved’im benim uyuyalım sükunlu bir yer yanağında kesek yiyelim acıkınca korkaklaşınca şeytan taşlayalım ağladığımızda allah’ı anlayalım gel naz olur biricik, sana bayılmak az olur yani dedimdi ki bende bu felekle derdim bakidir ne müftü ne hekim çarem sakidir ne bir zorlamadır ne
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Ayağa kalkıyorum, ona yaklaşıyorum ve yutkunuyorum. "Seni tekrar öpeceğim ve bu sefer ağlamanı istemiyorum. Bunu hisset- meni istiyorum. Zevk almanı istiyorum. Bunu yapabilir misin?" Kristal gözleri açılıyor, uzun ve kıvrık kirpiklerinin arasından bakarak başıyla yavaşça onaylıyor. Elim yukarı doğru hareket ediyor ve dudaklarımız
Sayfa 63
Reklam
Johannes Kepler
«Gökleri ölçtüm biçtim, şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti, vücudum toprağa.* Ne yazık ki, Otuz Yıl Savaşı sırasında mezarının yerinde yeller esti. Bugün mezarına bir kitabe yazılacak olsa şu sözlerin yer alması gerekirdi: «En tatlı hayaller yerine sert gerçekleri tercih etti.»
Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın,
Merdivenleri sert adımlı asker gibi tok sesler yansıtarak çıkmış ve odaya ge­ ne mermi gibi düşmüştü. Bir elinde gazete, bir elinde küçük bir valiz olduğu halde; tatlı telaf f uzuyla odada bulunanlara: "Meğhaba dostlağ!" diye selam verince, biraz hayret etmiştim. Kimdi bu garip adam acaba? Sert tavırlarıyla sivil giyinmiş askere benziyor, uzaktaki şantiyeye gidecek mühendisi andırı­ yor ve yaya dünya turuna çıkmış egzantirik seyyahı hatırlatıyordu. 20 yıl önce; -hala olduğu gibi- çok dinç görünüşlü gövdesi hüviyeti hakkın­ da beni tereddütlere düşürmüşse de yüzündeki kocaman ve azametli sakalı, 205 onun bir fi lozof olduğu şüphesini de vermiş bulunuyordu. Nitekim konuş­ maya başlayınca bu sanımda yanılmadığımı anlamıştım:
Sayfa 210Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.