Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul cangalının, sesleri ve resimleri birbirine karıştıran çarpıntısını bir süreliğine deniz ve yosun kokusuyla dindirmiş ve vapurun suyun üzerindeki kayışından kendime geçici bir ‘herşeyyolunda’ temi yararmışken, Süleymaniye tepede belirir ve bana büyük ve sarih sorular sorar: Bu yapıyı yapanlar kimlerdir ve nereye gittiler? Yapma kuvvesi nerede? Kuvveden fiile nerede? Ben burada neyim? Burası benim neyim?
Sayfa 30
"Pencereyi açın da içeri temi hava girsin, taze fikirler girsin, yeni bir hayat tarzı girsin."
Reklam
Gerçek veya gerçek dışı, algılama sis-temi içinde meydana gelir ya da algılama sistemi tarafından geçerli bir şekilde alınır çünkü bazı kimyasal ajanlar normalde beynin metabolizmasında mevcut ve-ya aktif değildir, “halüsinasyondan kaynak-lanan” dediğimiz bu paylaşılmayan dünya yıkıcıdır: Yabancılaşma, içine kapanma, her şeyin garip olduğu, değiştiği, eğilip büküldüğü duygusu; hepsi de eskiden insan kültürünün bir parçası olan birey organik bir “penceresiz bir tek hücreli” (Leibniz’in kullandığı ifadedir) haline gelene kadar ortaya çıkan mantıklı sonuçlardır.
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Yüksek öğrenimin yanlışlıklarından, yanlış sınav sis­teminden daha fazla bahsetmenin anlamı yok. Bütün sis­ temi üzerinde taşıyan "mihenk taşını" keşfetmeniz yeterli. Mihenk taşı bilimin doğasını, bilimsel bakış açısını, araştırmacının gerçek değerini, bilimin genç kuşaklara nasıl aktarılacağını öğretebilmektir.
Kurduğum cümleyi ben de anlamadım.. :))
Sayın 1K üyeleri; sitenin tinsel, tözsel ve toplum bilimsel temi ve ereği bakımından, betik ögelerinin kullanılmasındaki ölçütler arasında, birazcık da olsa söyleşmek yok mudur?.. :))
Reklam
İbrahim et-Temi'den bir sual sorulduğu zaman ağlamaya başlar ve derdi ki; "Başkasını bulamadınız mı ki bana muhtaç oldunuz"
Sayfa 238 - 1.ciltKitabı okuyor
352 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Heyy Soyhaaaa!!! Acıların çocuğu Hasoooo!!!
Zeyno'nun Oğlu
Zeyno'nun Oğlu
Halide Edib Adıvar
Halide Edib Adıvar
'ın
Kalp Ağrısı
Kalp Ağrısı
adlı romanının devamı olarak okuduğum mükemmel bir seri idi. Bu kitabı ne kadar methetsem azdır. Kalp Ağrısı'da Hasan'ın kadınlarla olan aşkları, münasebetleri ve Zeynep'in ruhsal benliğine yer verilen bir roman olsa da devamı olan Zeyno'nun Oğlu muhteva açısından tamamen farklı Doğu-Batı çatışması, alafrangalık, yanlış batılılaşma, Doğu da ve Batı da kadın figürünün çatışması karşımıza çıkıyor. Esasen ilk kitapta aşk temi ön plandayken ikinci kitapta mekân değişimiyle birlikte birçok değişik tematik unsurlara yer verilmiştir. Erken cumhuriyet yazarları arasında yer alan Halide Edib ilk romanda bireysel temayı işlerken ikinci romanda toplumsal meselelere değinerek adeta bir mesaj verici unsur olarak eserini ele almış diyebiliriz. Kürt Zeyno ve İstanbullu Zeyno romandaki en belirgin Doğu Batı çatışması, kadın figürünü ele alan karakterler olarak yansıtılmıştır. Bir erken dönem cumhuriyet yazarı olarak Halide Edib'ten de böyle dopdolu bir eser beklenirdi zaten :) Kürt Zeyno ve oğlu Haso'nun çektiği acılar, Hasan'ın vicdan çekişi, İstanbul'lu Zeyno'nun analık ruhuna özlem ve yeni hayat heyecanı arayışı vs. duygu durumumu etkileyen mükemmel ötesi bir romandı. Okuduğum en en müthiş romanlardan biriydi. Beni acılarla yerle bir eden Haso Çocuk okuduğum en güzel çocuk kahramandın... Ah canım Halide'mmmm.... Seni okumak ne büyük şans...
Zeyno'nun Oğlu
Zeyno'nun OğluHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 2010620 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Nahid Sırrı Örik - Kıskanmak Üzerine
1937 yılında tefrika(gazete ve dergilerde bölüm bölüm yayımlanma) edilen 1946 yılında ise kitap olarak basılan Nahid Sırrı Örik kitabıdır. Kitabı hemen hemen 2 günde bitirdim ve bu anlamda kitabın oldukça akıcı ve insanı yormadan ilerlediğini söyleyebilirim. Kitabın adında da olduğu üzere kitabın bize verdiği temel mesaj, kıskançlık, bu
Kıskanmak
KıskanmakNahid Sırrı Örik · Everest Yayınları · 20221,363 okunma
Bir din ikamesi olarak milliyetçiliğin ahlâkın yegâne kaynağı halini alması, tek parti dönemi literatürünün önemli bir temi olur.
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
Alerjilerin meydana gelişiyle ilgili bir teori, sindirim sistemi ve ince bağırsakla bağlantılıdır. Eğer vücudumuz bir proteini her bir amino aside denk gelecek şekilde paylamazsa, küçük parça- ların bir kısmı artabilir. Artan parçalar normal koşullarda kana kolayca kabul edilmezler. Fakat egemenlik, beklenmedik şekil- de göze çarpmayan bir bölgenin elindedir - bu koşulda lenfin. Böyle parçacıklar, etrafları bir yağ damlasıyla sarılı biçimde lenf bölgesine ulaşabilirler ve burada da bağışıklık sistemine bağlı olan uyanık hücreler tarafından kapılabilirler. Lenf sıvısı- nın ortasında örneğin bir yer fıstığı parçacığı bulmaları duru- munda tabii ki bu yabancı maddeye anında müdahale eder ve onu kaparlar. Aynı parçacığı bir daha gördükleri zaman da ona göre hazır- lıklı olurlar ve böylece daha güçlü bir müdahalede bulunabilir- ler - hatta bir süre sonra bir yer fıstığını ağzımıza atmamız bi- le yeterli olacaktır; daha önceden bilgilendirilen bağışıklık sis- temi hücreleri bunun üzerine silahlarını anında çekerler.
Lenf sisteminin merak uyandıran birkaç noktası vardır - bo- ğazımızın etrafında lenf sisteminden oluşan bir halka bulun- maktadır. Bu halkanın adı aynı zamanda Waldeyer Halkası’dır. Alt kısımda dilde bulunan kubbeler, sağda ve solda bademcik- lerimiz, boğazın üst kısmında ise başka bir kısım (burun ve ku- lağa yakın - çocuklarda çok büyük olmaları durumunda bunla- ra “polip” adı verilir) bulunur. Artık bademcikleri olmadığını düşünen insanlar - yanlış düşünüyorsunuz. Bunun da sebebi Waldeyer Halkası’nm her parçasının bademcik sayılması. Dil- deki kubbeler, boğazın üst kısmı ve bizim bildiğimiz şekliyle eski bademciklerimiz; hepsi aynı görevi üstlenmektedir: Me- raklı bir biçimde yabancı maddeleri tadarlar ve bağışıklık sis- temi hücrelerini kendilerini savunmaları konusunda eğitirler.
Hâliyle şu sonuca varabiliriz: Güney Afrika güvenlik sistemi zekâ odaklı değil, güç odak- lıdır. Bu ülkede böylesi bir zihniyetin, Devlet güvenliğinden beyazların benimsediği ragbi tarzına kadar uzanan tüm hat- ta yayıldığı da gayet tabi eklenebilir. Bu, onların yaşam tarzı olmuştur. O yüzden "zafer buluşmasında hepimiz için yer oldu- ğunu kabul etmek çok zordur. Korkunun üç boyutlu sis- temi -siyahlardan korkan beyazlar, beyazlardan korkan si- yahlar ve hem siyahlardan korkan hem de beyazlar arasın- da korkuyu azaltmak isteyen hükümet- toplumun iki kesi- mi arasında yakınlık kurmayı zora sokuyor. Ayrı ayrı yaşı- yor olmak da meseleye farklı bir boyut katıyor ki bu, belki de daha ciddi bir boyut -zira iki grubun heveslerini taban tabana zıt hâle getiriyor. Buraya kadarki beyaz stratejisi, si- yahlar beyazların masasındaki kırıntılara razı oluncaya dek siyahların direnişini sistematik olarak kırmaktı. Kesin suret- te bunu reddettiğimizi göstermiş bulunuyoruz; bu yüzden olayların çok ilginç bir yöne doğru gelişmesi için zemin şimdi hazırdır. Frank Talk (Steve Biko]
Saha Türklerinde Şamanizm
Notlarıma göre, " Aii Tanrı" inanç sisteminde ruhlar vardır. Uhan, ateşin ruhu demekti. Bu büyük bir ruhtu. Aynı şekilde ateş ruhu da vardı. Sistemde kutsal sayılar 3,7 ve 9 idi. Dünya üç kattı veya üç dünya vardı. En üst kat veya Dünya "Üye Doy­du" idi. Burası gökyüzü, yukarı dünyasıydı. Sonra "Orta Doy­ du" ve nihayet "Ollora Doydu" geliyordu. Aii Tanrı (lar) Üye Doydu'da idiler. Orta doydu'da Aii Tanrı'nın çocukları biz in­ sanlar varız. Ollora doydu, Aii Tanrı'nın çocukları bizler ölün­ ce, gittiğimiz Karanlık Ruh alemidir. Çin, Hint, Japon devlet sis­ temi bu 9'lu sistemdir. Bu sistem Cengiz Han'da devam etmiş­tir. Bugün ABD tarafından bilinmektedir.
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.