Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Siyer kitapları, tarih kitapları, ilim ve irfan ehlinin hayatını anlatan tercüme-i hal kitapları; gevşemiş, rehavete kapılmış, yer yer sönmeye yüz tutmuş azm ve gayretleri ateşleyen, bitmek üzere olan enerjiyi yeniden takviye eden, gönlü şevkle dolduran, okuyan ve dinleyene yeni bir ruh ve canlılık veren şanlı sayfaların sergilendiği yerlerdir.
Sayfa 9
Reklam
İstiâze’nin birkaç çeşidi vardır:
1- Yüce Allah’a istiâzede bulunmak: Bu O’na en ileri derecede muhtaç oluşu, O’na bağlanıp dayanmayı, O’nun kendisine yettiğine ve hal-i hazırda, gelecekte, küçük büyük, insan ya da insandan başka her şeye karşı tam anlamıyla himaye edeceğine inanıp bağlanmayı ihtiva etmektedir. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
Gel de anlat işte Muazzezciğim
- Sizin kitabınızı okuyunca şu açıkça ortaya çıkıyor: Kutsal kitaplar, kendilerinden önce yaşamış insanların yarattıkları ya da taşıdıkları hikayeleri kendilerince dönüştürerek kullanıyorlar. Hal böyleyse zaman içinde bu kitapların da dönüşmesi çok normal. Onu bir dokunulmazlık zırhı içinde tutmaya, tabu haline getirmeye çalışmak?.. Tabii canım. İşte biliyorsun Kuran'ı tercüme ettirmemişler. Araplar, Kuran'a o kadar önem vermiyor aslında. Bizimkiler el üstünde tutuyor. Arabistan' da insanlar. Kuran'ı başlarının altına koyup yatıyorlar yahu. Ben Şam' da gördüm, başlarının altına yastık yapmış uyuyorlardı. Yani Kuran'a öyle aman aman bir değer verdikleri yok. Tamamıyla kapalı bir alan içine sıkıştırmışlar. Bizim Türkler'e de Kuran çevrilemez, demişler.
Sayfa 119Kitabı okudu
Râkım - Can ve Margrit
Key dihed dest în garaz bâreb ki hem destan şevend. Hâtır-ı mecmu-ı mâ zülf-i perîşân-ı şüma. Beytini Râkım " Gönül ister ki ben seni zülüflerin perişan bir hal-i letafet -iştimal içinde göreyim. Ancak ah ne fayda ki ne zaman senin zülüflerin perişan olursa benim de zihnim perişan olur. Ya Rab bu emel ne zaman elverip hâsıl olacak ki sizin zülf-i perişanınızla benim mecmuiyet-i hatırım bir anda Cem olalar diye tercüme etmiş olduğundan Can'la Margrit hemen kaleme sarılarak bu beyti ve bu manayı kaydettiler. Ondan sonra: Azm-i dîdâr-ı tu dâred cân ber-leb âmede. Bâz gerded yâ ber âyed çist fermân-ı şümâ. Beytini kemâl-i rağbet ve hâhişle dinleyip tercümesiyle kaydettilerki Râkım bu beyti dahi şu suretle tercüme eylemişti: " Derd-i muhabbetinle eridim. Bakiye-i hayatımdan ümidim kalmadı. Şimdiyse dudaklarım üzerine gelmiş olan can-ı şirinim seni görmek ister. Fırlayıp çıksın mı yoksa yerine ricat eylesin mi,fermanınız nedir? Bu mana kızların o kadar rağbetine mazhar olmuştu ki,az kaldı evvelki beytin kaydını terkin etsinler.
Sayfa 136 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Çankaya'nın Silahşörü Recep Zühtü Soyak
Recep Zühtü Soyak (1893-1963/1966)(?) Recep Zühtü Bey, 1893 senesinde Manastır’da (vukuatlı nüfus kayıt örneğinde doğum yeri “Filarit” olarak geçmektedir) doğmuştur. Annesi Fatma Hanım, babası İpeklioğullarından Hasan Basri Efendi’dir. 1911 tarihinde İstanbul Vefa İdadisi’nden diplomasını aldıktan sonra Beylerbeyi İhtiyat Zabiti Mektebi (Yedek
Reklam
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Tercüme-i hal
"Müslümanlar derhal durumlarını anlamalı ve İslâm'ın kollarına atılıp dünya ve âhirette yeniden dirilmelidirler. Yabancı kollarda diriliş aramak onlara fayda vermez. Bu şekilde, ne Doğulu, ne Batılı, ne Müslüman ve kitap ehli; bilakis kimliksiz bir toplum olurlar."17
Sayfa 67 - 17 ) Mevkıf el- Akl ve'l- İlm(M.Sabri)Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü
Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır. Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu
Batı'nın fikir mahsullerini şüphesiz ve tenkitsiz, saf bir itaatle alan dimağlar, bu fikirleri getirmekle ilim yaptıklarını zannettiler. Tercüme ile taklitten ibaret münevver faaliyeti, hakikat aşkını doğuramazdı. İlmin dayandığı prensiplerden şüphe, tenkit ve hakikat aşkını harekete geçiren kuvvetin yokluğu, dimağlarımızı Batı'ya esir
Sayfa 94
Reklam
456 syf.
·
Puan vermedi
Ötelere Doğru İlâhî İlimlerin Nûrları
Ötelere Doğru İlâhî İlimlerin Nûrları ❈ ❊ ❈ Müslümanların rehberi, Allah (c.c.)’in kelamı, mesajı Kur'ân-ı Kerîm Zişan; ömür sermayesinin hidayete ermesi, dünya ve ahireti kurtarması için hissiyatın lisan dilinin bulmuş hâlidir. İnanan Müslümanların nesilden nesile hayat ve hassasiyetle aktardığı, baş tacı ettiği
Kur’an Ayetlerinin Sırları ve Açıklamalarının Nurları
Kur’an Ayetlerinin Sırları ve Açıklamalarının NurlarıMolla Sadra · Önsöz Yayıncılık · 20232 okunma
Müslümanları Kur'andan koparma gayretinin başlangıç noktası
İkinci Dünya Harbi'ni müteakib, Türkiye Nato'ya girip yüzünü Amerika'ya döndükten sonra Türkiye'ye gelen Amerikan filimlerin de o zamanlar Amerika romantik filimler çeviriyordu- okunan ingilizce sarkıları arkadaşlarımız mânâlarını bilmeden ve telaffuzlarını beceremeden -çünkü o vakitler orta öğretimde Fransızca okutuluyordu,
Sayfa 293 - Prof.Dr.Ali Murat Daryal -İslam'In Doğuş Ve İlk Yayılışının Psiko-Sosyal Açıdan Tahlili- Sayfa 293
Kaç Çeşit Yazışma Metni Vardı?
Kaç Çeşit Yazışma Metni Vardı? "Mektupların ve yazışma metinlerinin pek çok nevileri olup biz, lüzumu olanlarını sayalım: Tezkire: Hatırlama, müzakere etme vesilesi demektir. Gayet kısa ve öz olmak şartıyla yazılan evraka denir. Tercüme-i Hâl: Bir zâtın yahut bir şahsın hâlini bildirir evraktır. Talimat: Bir memurun yahut mektep talebelerinin nasıl hareket etmeleri gerektiğini ve sınırlarını bildiren metindir. Tebrikname: Sınıf veya rütbe cihetiyle terfi edenleri ve mübarek günlere kavuşanları tebrik maksadıyla yazılan metindir. Tavsiyename: Bir kimsenin işini kolaylaştırmak için yazılan varakadır. Taziyetname: Bir musibet meydana geldiğinde musibetzedeyi, sabır ve tahammüle davet için yazılan metindir. Teşekkürname: Vuku bulan bir yardım ve ihsanın şükrünü eda için yazılan varakadır. Davetiye: İcrası kararlaşmış olan bir merasime, cemiyete davet için yazılan varakadır."
Enes

Enes

@enesbir
·
08 Kasım 2023 12:39
Hangi Kelime Nerelerde Kullanılırdı?
Hangi Kelime Nerede Kullanılırdı? Zat: İtibarlı ve büyüklerden olanlar için kullanılır. Kit'a: Menkul eşyada ve arazi hakkında kullanılır. Bir kıt'a mektup, iki kit'a tarla gibi. Bâb: Gayrimenkul eşyada kullanılır. Bir bâb dükkân, iki bâb câmi gibi Nüsha: Sadece kitaplar hakkında kullanılır. Beş nüsha kitap gibi. Şifa: Dâhilî hastalıklarda kullanılır. Uzun müddet midesinden rahatsı bulunan falan bey, bu kere şifayâb olmuştur, gibi. İltiyâm (iyileşme): Haricî hastalıklarda kullanılır. Geçen gün kolundan yaralanmış olan çocuğun yarası iltiyâm-pezîr olmuştur (iyileşmeye başlamıştır), gibi. Teşrif: Eğer gidilecek mahal, mübarek bir makam ise teşrif tabiri kullanılmaz.
Sözler ne derse desin, lisan-ı hal tercüme istemez.
229 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.