Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
tıbbi başlık
ABD ordusu eğitimde ya da sahada olan askerlerin performanslarını yükseltmek ve odaklanmalarını artırmak amacıyla tıbbi başlıkları (transkraniyal doğru akım uyarımı) kullanarak deneyler yürütüyor. Transkraniyal (manyetik alan kullanarak beyindeki sinir hücrelerini uyaran ve depresyonun belirtilerini iyileştirmek için uygulanan bir işlemdir)
Sayfa 300 - kolektif kitapKitabı okudu
Yazar Muzaffer İzgü, Hikmet Çetinkaya'nın kaleme aldığı Gülmeyi Acılarla Yaşamak başlıklı uzun söyleşisinde 1950'li yılların başında Adana'da bir sinemada çalıştığını anlatır. Sinemanın makinistliğini yapan genç İzgü aynı zamanda köylerde de perde kurup gösterimler yapmaktadır. Adana'da o dönem en çok western filmleri, hac yolculuğunu anlatan "belgesel" filmler ile dansöz gösterilerinden oluşan filmler ilgi görmektedir. Halk arasında "göbek filmi" olarak bilinen dansöz filmleri Adana'daki sinemalarda izleyicilerin coşkulu alkış ve çığlıkları eşliğinde, üstelik hac filmiyle birlikte rahatlıkla gösterilebilirken köylerde durum değişmektedir. İzgü, birçok köyde dansöz filmlerini ortaya çıkaramaz ama bazı köylerde gençler için bu filmleri gösterdiği ek seanslar düzenler. Bu gizli seanslardan birinde muhtar ve adamları baskın yapar. İzgü'yü hırpalayan baskıncıların kendisini jandarmaya teslim etmeden önce tutanak hazırlaması gerekmektedir. Bunun için filmi izlemeleri gerektiğini iddia eden baskıncılar dansöz filmini başa sardırır. Dansözün performansı o kadar beğenilir ki, İzgü jandarmaya teslim edilmediği gibi rakılar açılıp masalar kurulur ve sabaha kadar dansöz filmi seyredilir. Köyün ileri gelenlerini mest edip İzgü'yü kurtaran dansöz, Ayşe Nana'dır.
Sayfa 77 - Murat ToklucuKitabı okudu
Reklam
“Günümüzde okulda geçirilen sürede hedeflenen başlıca amaç, neredeyse hiçbir değerli şeyle ilişkisi olmayan yüksek standartlı test sınavlarından alınan yüksek puanlardır. Pek çok kendini beğenmiş kişi, çok bilgili olduklarını gösterdiği iddiasıyla bu sınavlardan aldığı yüksek puanlarla gurur duymaktadır. Oysa bu test başladığından beri Amerika birleşik devletleri’bin başkanlarının standart testlerden düşük not alan vasat öğrenciler olmuşlardır. Eğer bu sonuçların hakikaten bir anlamı olsaydı bunlar tüketicilerin talep ettikleri ortak bir bilgi olmaz mıydı? Bir atın matematiksel verilere indirgenmiş en son performanslarını gösteren tabloyu incelemeden o atın üzerine bahse girer miydiniz? Fakat her nedense biz, bu değerli bilgiye erişim imkanımız olmadan okul öğretmenleri, okul müdürleri, müfettişler, üniversite profesörleri üzerine her gün bahse girmeye mecbur bırakılıyoruz. Nasıl bir çılgınlıktır bu?”
Roma Tarihçiliği
Yunan tarihçiliğinin tersine Roma tarihçiliğinde belli bir ölçüde mitos vardır. Titus Livius bundan vazgeçmez; çünkü kaleme aldığı Roma’nın tarihi, zaten “ab urbe condita” yani “şehrin kuruluşundan itibaren” unvanıyla başlar ve efsanelerle iç içe gider. Bu çok enteresan bir şey, yani bir tarihî zaman vardır; bir efsanevî zaman; tarihi yazarken,
Günümüzde okulda geçirilen sürede hedeflenen başlıca amaç, neredeyse hiçbir değerli şeyle iliskisi olmayan yüksek standartlı test sınavlarından alınan yüksek puanlardır. Pek çok kendini beğenmiş kişi, çok bilgili olduklarını gösterdiği iddiasıyla bu sınavlardan aldığı yüksek puanlar ile gurur duymaktadır.
Sayfa 227Kitabı okudu
Bütün bu eserler, içerikleri bakımından, söz konusu tutkunun çok yanlı, kısa ya da ayrıntılı betimlemelerinden başka bir şey değillerdir. Ayrıca bu tutkunun Romeo ve Yeni Héloise Julyet Werther gibi en başarılı anlatımları ölümsüz bir ün kazanmışlardır. Buna rağmen, Rochefoucauld, tutku halindeki sevginin (aşkın) durumunun hayaletlerinkine benzediğini, herkes ondan söz ederken kimsenin onu görmediğini söylüyorsa ve Lichtenberg de “Aşkın kudreti üzerine” başlıklı makalesinde bu tutkunun gerçekliğini ve doğaya uygunluğunu reddedip onu inkâr ediyorsa bu büyük bir yanılgıdır. Çünkü insan doğasına yabancı ve bu doğayla çelişen bir şeyin, yani aslı astarı olmayan bir kuruntunun her dönemde dâhi yazarlarca bıkıp usanmadan canlandırılıp anlatılmış olması ve insanlıkça, hiç değişmeyen bir katılım ve ilgiyle karşılanması imkânsızdır; çünkü hakikat/doğru olamadan güzel sanat olamaz: Rien n’est beau gue le vrai; le vrai seul est almable (Doğrudan başka hiçbir şey güzel değildir; sadece doğru sevilmeye değerdir.)
Reklam
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Hazar sarayının şimdiye dek açıklanamamış olan hikâyesi, Leyden Üniversitesi kütüphanesindeki Farsça bir belgede bulunmuştur. Yazarı, XII. Yüzyılda yaşayan ve eserini Karahanlılara adayan Muhammed b. Ali el-Katib es-Semerkandî’dir. Başlığı “Arz es-Siyase fî ağrâz erriyase”dir. Barthold, eserin Karahanlı-lar döneminde Mâverâünnehir’e dair tek
Hazar sarayının şimdiye dek açıklanamamış olan hikâyesi, Leyden Üniversitesi kütüphanesindeki Farsça bir belgede bulunmuştur. Yazarı, XII. Yüzyılda yaşayan ve eserini Karahanlılara adayan Muhammed b. Ali el-Katib es-Semerkandî’dir. Başlığı “Arz es-Siyase fî ağrâz erriyase”dir. Barthold, eserin Karahanlı-lar döneminde Mâverâünnehir’e dair tek
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.