Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Siz Zeyd Zeynep meselesinin Muhammed’in Zeynep’e aşkı olduğunu mu zannediyorsunuz? Muhammed’e kim yakınsa onu ondan uzaklaştırmaya çalıstılar. Damadı Ali ile arasını bozmaya çalıştılar. Ali uzun süre pasif pozisyonda kalmak zorunda kaldı. Ali ile Ayşe’nin arasının bozuk olması aslında gizli bir Ebu Bekir Ali rekabetidir. Araplar nezdinde evlatlık öz evlat gibiydi. Ona varis olabilirdi. Muhammed’in en büyük mirası risaleti idi. Tıpkı İbrahim’in oğulları Ismail ve İshak’a peygamberliğin geçmesi gibi Muhammed’den sonra da Zeyd’e peygamberlik geçebilir ve Muhammed’in postuna Zeyd oturabilirdi. Yemenli bir köle azatlısının Peygamberin postuna oturmasına hiçbir Arap razı olmazdı. İşte bu, Zeyd Zeynep meselesi ile Arapların örfüne aykırı olmasına rağmen, evlatlık müessesesinin lağvedilmesine ve bunun pekiştirilmesi için de Peygamberin Zeynep ile evlenmesine yol açtı."
Değil yıllar,günler bile birbirine benzemiyor.Ne iştir bu.Keşke bugün tıpkı dün gibi, dün de tıpkı yarın olsa,ne güzel olurdu…İnsan düşündükçe kötü oluyor…
Reklam
Bunun hiç başına gelmeyeceğini, gelemeyeceğini, dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelmeyeceği tek kişi olduğunu sanırsın; sonra tıpkı herkese olduğu gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar.
Sayfa 9
DAVETİYE Ey benito musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Ama bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Mutluluk, bir kez geldikten hemen sonra azalır. Biraz zaman geçince bitmeye yüz tutar. En sonunda da tükenir ve biz her zamanki ruh halimize döneriz. Tıpkı suya atılan bir çakıl taşının yüzeyde oluşturduğu dalgalar ve sonra o dalgaların giderek kaybolması gibi.
Kadındaki sevgi ihtiyacının erkekten fazla olması durumunda bunun, bağımlılık yaratan kültürel bir ortamda güvence kazanmanın bir aracı olarak yorumlanması gerekir. Seviliyor olmak, tıpkı erkeklerde olduğu gibi kadınların da doğal yaşamının bir parçasıdır, ama bu ayrıca kadının zorunluluğu ve mesleği de olur.
Reklam
Bugün kalktığında gün boyu bir yalancıya, bir hırsıza, zina işleyen birine, bir katile rastlayacağını düşün. Onlara insan gibi davranacağını anımsa. Çünkü onlar tıpkı senin gibi insandırlar bu yüzden onlarsız olamazsın tıpkı alt çene kemiğinin üst olmaksızın olmayacağı gibi. Markus aurelius için en önemli olan başka insanların davranışlarının
Bir binanın inşasına yardım eden bir işçinin, bütünün planını bilememesi ya da her inşaatta bulunamaması gibi, insan da günlerini ve saatlerini geçirirken, yaşamının gidişatına ve onun karakterine göre davranır. Bu, ne kadar ağırbaşlı, anlamlı, planlı ve kişiye özgü ise, bunun kısa özetinin ara sıra göz önünde bulunması da o kadar gerekli ve yararlıdır. Gerçi <Kendini bil>le' küçük bir başlangç yapmıştır, yani aslında ve öncelikle neyi değistirmek istediğini, yani mutluluk için neyin en önemli olduğunu ve bundan sonra neyin ikinci, üçüncü sırayı aldığını bilir; tıpkı bir bütün olarak mesleğinin, rolünün ve dünyayla olan ilişkisinin ne olduğunu bilmesi gibi. Bunlar önemli ve büyük çapta iseler, yaşamın küçük ölçekteki planının görünüşü de onu başka herhangi bir şeyden daha güçlendirecek, yukarı kaldırıp yüceltecek, harekete geçmesi için cesaretlendirerek yanlış yollardan alıkoyacaktır.
Bana hayatı sevdirecek her şeyi kaybettim, bugün ölüm bana beşiğinde sallayacağı bebeğe gülümseyen sütanne gibi gülümsüyor; bugün kendi irademle ölüyorum ve tıpkı zindanımda üç bin tur, yani otuz bin adım attığım, yani yaklaşık on fersah yürüdüğüm umutsuzluk ve öfke dolu bir gecenin ardından olduğu gibi, bezgin ve tüken­miş bir halde uykuya dalıyorum.
6.cilt
1473. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle dua etti: “Allâhümme musarrife’l-kulûb! Sarrif kulûbenâ alâ tâatik: Ey kalpleri yönlendiren Allahım! Kalplerimizi sana itaate yönelt!” Müslim, Kader 17. Ayrıca bk.Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 168. Açıklamalar Hadisimizin
Reklam
“Terk etme/terk edilme, taşıdığı anlam itibarıyla beklenmedik, ansızın bir kopuşu çağrıştırmaktadır. Yani hazırlıksız bir ayrılığa vurgu yapmaktadır. Çünkü kişi sürece hazır ise bunun adı vedalaşmadır, ayrılmadır, ayrışmadır. Örneğin, kolunuzla ilgili ciddi bir hastalık yaşadınız, bir yere sıkıştı, kangren oldu ve cerrahi olarak alınması gerekiyor. Aslında bu, kolunuzun yani bir parçanızın beklenmedik bir anda sistemden çıkması anlamına gelir. İlginçtir ki ampütasyon sonrası, bir uzvun kökten alınmasından bir süre sonra bir çok hastada fantom ağrısı denilen ağrılar olur. Beden kolu hâlâ yerinde hissettiği gibi onun ağrısını da hisseder ve ‘fantom ağrısı’ dediğimiz yani olmayan kolun ağrısı ortaya çıkabilir. Tedavisi çok zor olan ağrılardan biridir. Ağrı kesiciler bu tür ağrılarda genelde etkisiz kalır. Bu, bir uzvun, bedeni ansızın terk edişidir ve beden onun yokluğunu hâlâ kabullenememiştir. Tıpkı ayrışamadığımız, içinde kaybolduğumuz, kendimizi unuttuğumuz ilişkilerde olduğu gibi.”
İkibakisinbulustugu' her yerde:
Aşk'tı bunun adı, insanlardan da çölden de daha eskiydi, tıpkı kuyunun yanında bu iki bakışın buluşması benzeri, iki bakışın buluştuğu her yerde, her zaman aynı güçle ortaya çıkardı.
Platon’un bedeni bir hapishaneye benzetmesini de konuşmalarında hatırlar, hatırlatır. Bazı söylemleri son derece günceldir. “Sen saçından ve bedeninden ibaret değilsin. Senin kim olduğunu belirleyen seçimlerindir ve seçimlerin güzelse sen de güzelsindir” der. Hayat tıpkı zar oynamak gibidir. Bahtınıza ne çıkarsa. Ancak önemli olan zarlar dağıldıktan sonra bahtınıza çıkanla ne yapacağınızdır. “Bedene sadece ihtiyacı olanını verin ve bunun dışındaki her lüksü reddedin. İnsan bedeni, yemek, içmek ve diğerleri gibi bedensel faaliyetlerine çok fazla zaman harcamamalı. İnsan bedeni, yemek, içmek ve diğerleri gibi bedensel faaliyetlerine çok fazla zaman harcamamalı. Bunlar ikincil, anlamaya çalışmak birincil planda olmalıdır.
“Sağlıklı bir göz görülebilen her şeye bakmalı, ama “Yalnızca yeşil olanı istiyorum ben” dememeli, çünkü bu, hastalıklı gözlerin belirtisidir. Sağlıklı bir kulak ve burun da bütün sesleri ve bütün kokuları algılamaya hazır olmalıdır; sağlıklı bir mide de her türlü besini sindirmeye eğilimli olmalıdır, tıpkı değirmenin öğütmek için yapıldığı her şeyi öğütmeye hazır olması gibi. Bunun gibi, sağlıklı bir zihin olup biten her şeyi algılamaya hazır olmalıdır; ama, "Çocuklarımın sağlıklı ve güvenlik içinde olmaları için Tanrı'ya yakarıyorum!", ya da "Ne yaparsam yapayım, herkes beni övsün!" diyen bir zihin, yalnızca yeşil görmek isteyen bir göz, ya da yalnızca yumuşak şeyler isteyen dişler gibidir.”
Dar Ağacı Mahşerde Canlı Ölülere Kuruldu Boğulmadan kaç Deniz aştık? Susuz deniz son denizdi Şer denizinde gemisine kaptanlık yapana kulak verin şimdi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.