168 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Zülfü Livaneli kalemini çok sevdiğim Türk yazarların başında gelir .Diğer kitapları ile kıyaslayınca bu kitapta daha farklı bir üslupla karşılaşıyoruz. Dönemin havasına uygun daha şairane cümleler ve derin ifadeler yer alıyor kitapta. Hırs ve iktidar konusunu psikolojik açıdan ele alan yazar, her ne kadar Osmanlı’da geçen bir zamanı ele alsa da kitabını tarihi bir kitap olarak tanımlamamış tarihin burada zemin görevi gördüğünü ifade etmiş . Gerçekten de olayların geçtiği mekandan ve zamandan ziyade kişilerin ruh halleri kitabın odağını oluşturuyor. Kitap ilk olarak Engereğin Gözündeki Kamaşma ismiyle basılsa da gelen tepkiler üzerine kısaltıp şu anki şeklini almış .Kitabın konusuna gelecek olursak ,yıllarca Topkapı Sarayı’nın hücresinde tutulan şehzadenin birden tahta çıkması ile yaşanan çatışmalar işlenmiş . Bir yandan koca bir imparatorluğun hükümdarı bir yandan da Afrika’dan koparılıp getirilmiş hadım ağası Süleyman Efendi’nin harem hükümdarlığı paralel olarak işleniyor. Kitap köle-efendi ilişkisi üzerinden iktidar hırsını, büyüleyiciliğini , saray entrikalarını her zaman anlatılandan farklı bir bakış açısıyla bizlere anlatıyor. Kısa ama etkili bir kitaptı . Yazarın en beğendiğim kitapları arasında yerini aldı . Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,5bin okunma
Manevi Güç
Osmanlı Devleti'ni ayakta tutan iki güç vardır ; 1. Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilen Kutsal Emanetler 2. Ayasofya Camii'nde okunan Ezan Yahya Kemal Beyatlı
Reklam
Yeni Saray (Topkapı Sarayı)
Fetihten hemen sonra Fâtih, şehrin Roma döneminde önemli meydanı Forum Tauri’de (bugün Bayezid Meydanı ve İstanbul Üniversitesi Merkez Binası bahçesi) bir saray yaptırdı (1453). Daha sonra Boğaz’a ve Marmara’ya hâkim Sarayburnu’nda (Akropolis) Yeni Saray’ı (Topkapı Sarayı) inşa ettirdi.
Bizans'ın bilginleri dolaşmadi mi Ayasofya Bahçesinde? Osmanlı aydınları, şairleri, tarihçileri , mimarları, büyük musikişinaslari, bilginleri, pirler ve kahramanları, yılları hatta çağları avucunda çeviren, ülkeleri parmağıyla yerinden oynatan vezirleri dolaşmadi mi Topkapı Sarayında bahçelerinde, iç avlularında? Fakat şimdi nerdedir o bilginlerin, aydınlarin, şairlerin, devlet adamların, ey çağların armağanı, taç -şehir koca İstanbul?
Sayfa 110Kitabı okudu
XIV. Louis’in ülkesi olan Fransa, Osmanlı’nın bir vilâyeti kadardı. Buna rağmen kendisini güneş batmayan ülkenin imparatoru ilân ederken, Kanuni Sultan Süleyman 200-300 metre cephesi olan sarayın sonsuz ufuklara bakan merkezî aksının yerine, Topkapı Sarayı’nın iki üç odasında yaşıyor ve gerçekten dünyayı idare ediyordu. Kanuni halifeydi ama mütevazı idi. İddiacı değildi, çekingendi. Sadaret divanında ağzını açıp tek söz söyleme hakkı yoktu, yalnız dinleme hakkı vardı. Söz söyleme hakkı kazaskerindi. Gururlanmak yerine mütevazı olmak onun hayatının tadıydı, lezzetiydi.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.