Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
Türk ırkı; 1- Türk, Moğol, Macar ve Fin milletlerinden, 2- Türk, Azeri, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız, Uygur, Başkurt, Tatar milletleri ile; Suriye, Kıbrıs, Batı Trakya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya'da yaşayan Türklerden, 3- Türk, Çuvaş ve Yakut milletlerinden meydana gelmiştir.
Sorarım size biz niye millet olamadık?
100’ü aşkın dil, ırk ve dine ev sahipliği yapan Amerika, bütün bu farklılığına rağmen vatandaşlarına Amerikalılık bilincini aşılayıp milli bir birlik oluşturmaya çalışırken, dili, dini, ırkı bir olan Türk milletinin, yapay sorunlarla uğraşıp milli kimliğinden taviz vermesi akıllıca değildir. İster Kürt olsun, ister Alevi (ve benzerleri), bu çeşitliliğimiz yüce Türk milletini bölmek isteyen bir takım mihrakların kullandığı malzemeler olmasın. Alevisi-Sünnisi, Türkmeni-Kürdü hep bu büyük ailenin bir fertleriyiz. Bizim birbirimize düşmemiz Türkiye üzerinde emeli olanları mutlu eder. Son sözü 1300 yıl önce büyük atamız Bilge Kağan söylemişti : “Ey Türk-Oğuz Beyleri, milleti, işitin. Yukarıda gök basmasa, aşağıda yer delinmese, senin ilini, töreni kim bozabilir. Ey Türk milleti, titre, kendine dön.”
Sayfa 146
Reklam
Kimdi bunlar? Rum mu? Türk mü? Ermeni mi? Yo, iyilik gibi kötülüğün de dili, dini, ırkı, milleti, milliyeti yoktu.
Sayfa 311
Kanunî Sultan Süleyman'ın inhitat devrimizin kapısını açan bir davranış olarak ilk defa Yahudilere kollarını açması. Oğlu Sarı Selim'e bir Yahudi kızı alarak (Nurubânu Sultan) Yahudiliği sarayına kadar sokması ve (Yasef Nasi) marifetiyle yahudileri Türk iktisadiyatına hâkim kılması, nihayet bu dünya çapındaki fesad âleti ırkı Türk'e ihanet yolunda serbest bırakmış ve Yahudilik Türk'ün şahsında İslâma karşı suikastını Meşrutiyet İnkılâbı ve Lozan Konferansı’na tesiriyle yerine getirmiştir. Onun Abdülhamîd Hân’dan koparamadığı Yahudi Yurdu ve devletinin manzarası ise ortadadır: İslâm birliğinin düğüm noktasına kazık gibi çakılmak ve dünya vatanı içinde idare ettiği maket vataniyle imparatorluğunu gerçekleştirme yolunda yavaş yavaş ilerlemek... Dava, topyekûn İslâm ye Türklüğün büyük meselesidir.
Mustafa Kemal'in Suriye'deki ilk görev süresi hakkında en fazla bilgiye sahip olan Ali Fuat, onun Türk milliyetçiliğine dönüşünün ilk işaretlerinin burada ortaya çıktığını belirtiyor. Onun aktardığına göre, 1906'da Şam'a giderken Beyrut'ta Ali Fuat ve diğer arkadaşlarıyla görüştüğü zaman, çökmekte olan bir imparatorluğun parçaları arasından bir Türk devletinin nasıl yaratılabileceği sorunu Mustafa Kemal'i şimdiden düşündürüyordu. Bir başka karşılaşmada Yafa'da kendisi gibi Makedon kökenli olan bir subayla şiddetli bir kavgaya tutuştuğunu Ali Fuat'a anlatmıştı. Makedonyalı subay, emirlerini anlamayan Arap askerlerine, sert davranan bir Türk çavuşunu azarlamış ve aralarından Peygamberin çıktığı Arapların soylu bir ırk olduğunu ve Türk çavuşun onların ayaklarını yıkayacak kadar değeri olmadığını söylemişti. “Kes sesini yüzbaşı!" diye bağırmıştı Mustafa Kemal. "Bu erlerin mensup olduğu Arap ırkı belki bazı açılardan soyludur ama senin, benim, Müfit'in (Özdeş) ve bu çavuşun mensup olduğu ırkın da soylu olduğu inkâr edilemez bir gerçektir." Türkleri hor görmeye kalkışan herkese Mustafa Kemal karşı çıkıyordu.
Reklam
Ziya Gökalp
“Cedlerim (atalarım) Türk olmayan bir bölgeden (Çermik) gelmiş olsa bile, kendimi Türk sayarım, çünkü bir adamın milliyetini tayin eden ırkî menşei değil, terbiye ve duygularıdır”.
Sayfa 150Kitabı okudu
Aqilê sivik
Öyle gözüküyor ki kişinin "Türk ırkı" ndan olduğunu kanıtlamak üzere kafatasını ölçme "fantezisi" kimi ırkçı- milliyetçi çevrelerde hâlâ gözde bir "hobi".
Sayfa 12
. Atatürk, damarlardaki asil kana en büyük önemi verirken, tarihi Türk ırkından oluşa, Türk soyunun yüceliğine işaret etmiş, buna, yüksek, mefkurevi (ülküsel) bir anlam vermiştir. Bununla da kalmayarak Türk evlâdına, Türk Gençliğine daima bu cevherin, muhtaç olunan kudret olduğunu çok açık ve parlak bir ifadeyle anlatmış ve —asla unutulması şöyle dursun— bunu en büyük bir hazine tanımak gerektiğini söylemiştir. Kezâ Türklüğe ihanet edenlere karşı, kanlarını tahlil edin demesi, milliyetlerine, milli kültürlerine, soylarına müşterek bir işaret ve dikkate dâvetten, çağrıdan ibarettir. Bu, söze kuvvet vermek için en kesin anlam ve hatlariyle ifadedir. Yoksa pek tabii o da, bugün ırkı kan tahlili ile tâyin etmeğe elverişli bir keşfin olmadığını bilirdi. Henüz ilmin uzanamadığı bu sahadaki bilgiye erişileceğini Atatürk kendisine mahsus bir öngörü, bir sezgiyle mı sezmişti? Bunun hakikatini henüz bilmiyoruz. Nitekim Namık Kemal de: “Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır" demişti. .
Kimdi bunlar? Rum mu? Türk mü? Ermeni mi? Yo, iyilik gibi kötülüğünde dili, dini, ırkı, milleti, milliyeti yoktu.
Sayfa 311 - Timaş yayınları 8. BasımKitabı okudu
955 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.