Montesquieu, Doğu despotizminden söz eder. Düşünmez despotizmin alası, perestişkârı olduğu Ingiltere'de ve teba bulunduğu Fransa'dadır. Ne beyzadelerin dillere destan zulümlerini, ne isim hanesi açık tevkif emirnåmelerini hatırlar.
Bu şaşkın toprak ağasının hakkımızdaki türrehati sadece gülünçtür:
"Türkler dünyanın en çirkin insanları idi. Karılarıda kendileri gibi kaknemdi.
Rum dilberlerini görünce akılları başlarından gitti. Başladılar kız kaçırmaya. Zaten ezelden beri hayduttular." vs.
"Türkler eşek olacak öbür dünyada. Yahudileri sırtlarında cehenneme taşıyacaklar. Bütün kavimlerin en cahili... Türkiye'de tebaanin servetine, hayatına, haysiyetine kimse aldırış etmez. Anlaşmazlıklar çabucak karara bağlanır. Şöyle ki: Paşa dâvâcıları dinler, sonra falakaya yatırır herifleri, bir âlâ döver ve böylece dâvâyı neticelendirir." vs.
Bizi bu kadar tanır Montesquieu. Batı yazarlarında ciddiyet ve dürüstlük aramayacak kadar Batı irfanının aşinası
Olanlar için bu hükümlerin tek orjinal tarafı terbiyesizliktır.
Sayfa 194 - İletişim 64.baskı İstanbul