Kitabı okumayı düşünen sevgili okurlar, başlarda benim gibi zorlanmamanız için aşağıda bazı notlar aldım. Başlamadan önce bir kez bu notları okumanız akışı bölmemek ve kolay adapte olmanız adına faydalı olacaktır. :)
Konusu: Tahtelbahir mürettebatının 1915'te ele geçirdikleri yük gemisinin ganimetleri arasında altın bir sandık bulmaları
T1AMAT hikayedeki mekana ev sahipliği yapan, Devlet-i Aliye armalı bir tahtelbahirin telsiz çağrı kodu... Tahtelbahir mürettebatının ele geçirdikleri yük gemisinin ganimetleri arasında altın bir sandık bulmaları sonucu mürettebatın başından geçen olayları anlatmaktadır. Kitapta denizcilikle alakalı birçok terim olduğundan ve mürettabatın
"Mayın tarlasına düşmüş bir deliyim hudutta,
Gözüm sekizinci renk ve dördüncü boyutta."
Demek içinde bulunduğumuz üç buut (boyut) kifayetsiz gelmiş adam sınırları zorluyor.
Eh, sonsuzluk için yaratılmış olan, şu küçücük dünyada mutlu olabilir mi?
tiyatro, Eski Yunanda bulduğu şekil ve (Rönesans) sonrası vardığı, insan ve cemiyete üç buut üzerinde en canlı aynayı tutma haysiyetiyle, toplumu bir saate benzetecek olursanız, onun tik-takları gibi bir şey...
ÜÇ BUUT
insan,
Bütün ömrünce şu üç buudun içinden çıkamaz:
"Sen şusun! Sen busun!" ilk önce budur:
Sen, sen, sen!
"Ben şuyum! Ben buyum! Ondan sonra:
Ben, ben, ben!
Ve nihayet o gelir:
Toplanır her şey bir gün onda,
En sonda!
Şaşıyorum. Meral'in kendi kendisini bu kadar kısa bir ibare içine sığdırabilmesindeki başarıya hayret ediyorum. "Kendi kendimden nefretimin..." Bak, burada da iki "kendi" var. İnsanın benliğindeki bu ikilik en az yarım asırdan beri mâlumdur. Birine "sosyal ben", hatta "resmî ben", ötekine "asıl
Sayfa 394 - hyperconscience: Aşırı bilinç. / somatik: Vücutla ilgili, vücuda ait. / parapisişik: Geleneksel kural ve bilgilerle ya da bilinen fizyokimyasal kanunlarla açıklanamayan fenomenler bütünü.
insan,
Bütün ömrünce şu üç buudun içinden çıkamaz:
"Sen şusun! Sen busun!" ilk önce budur:
Sen, sen, sen!
"Ben şuyum! Ben buyum! Ondan sonra:
Ben, ben, ben!
Ve nihayet o gelir:
Toplanır her şey bir gün onda,
En sonda!
Mayın tarlasına düşmüş bir deliyim hudutta,
Gözüm sekizinci renk ve dördüncü boyutta.
Demek içinde bulunduğumuz üç buut kifayetsiz gelmiş, adam sınırları zorluyor.
Bir kâğıt bırakmış. "Kendi kendimden nefretimin çirkinleştirdiği..." Ha... Evet... Bir kelime daha var, şimdi hatırladım: "Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım." Bu cümle her şeyi söylüyor. Şaşıyorum. Meral'in kendi kendisini bu kadar kısa bir ibare içine sığdırabilmesindeki