Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Efsun, sizin daire miydi o?" Uçan daireydi.
Sayfa 116 - DE X PLUSKitabı okudu
Uzaylı bir medeniyetle ilk temas
Eğer böyle bir temas gerçekleşirse iki şekilde olabilir: ani bir şekilde veya yıllarca biriken kanıtlarla yavaş yavaş. Günümüzde, Mars'ta suyun varlığı ve muhtemel yaşanabilir durumdaki ötegezegenleri göz önüne alırsak, ikinci yoldan gidiyor gibiyiz. Eğer 'ilk temas', Beyaz Saray'ın önüne iniş yapan bir uçan daire gibi tek bir olayda gerçekleşirse sonuçları çok büyük olacaktır. Kozmolog Carl Sagan'a göre Dünya'ya erişebilecek kadar gelişmiş bir medeniyet savaş gibi sorunları aşmış olmalı, ancak bunu gerçekten bilmek imkansız.
Reklam
Amerikan Hava Kuvvetleri uçan dairelerin açıklanamadığını, demek ki aslında var olmadığını iddia ededursun, yine Hava Kuvvetleri’nin 80-17 sayılı yönelmeliği, pilotlara bir uçan daire gördükleri zaman nasıl davranmaları gerektiğini ayrıntılı biçimde öğütlemekten geri kalmamaktadır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Uçan Daire
...Sonra kötülük, pişmanlık, gözyaşı olmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı kalır?
Sayfa 159Kitabı okudu
günümüzde hep"dünyayı istila edecek uzaylılardan"söz edilmekte ve bu tasarımlar ile kurgu-bilim filmleri ve romanları üretilmektedir."Uçan daire"öykülerinin dünyada heyecan ve korku dolu beklentilere dönüşmemesi için de,kavimlerinden sorumlu sayılanlar,tüm güçleriyle çaba sarfetmektedirler!Bilim adamları da,değil Uzay medeniyetleri hakkında,bir "uçan daire"konusunda dahi insanlığa"gerçeğe benzer"bir açıklama yapamamakta,ne kesin bir "evet",ne de kesin bir "hayır"diyemeyip susmayı yeğlemektedirler!Fakat ne tuhaftır ki,insanlık "asıl gerçekten"değil de,kendi emellerinin yankısından titremektedir!Zira evrende hiç kimsenin ne onun dünyasını elinden almak,ne de onu sömürmek gibi bir niyeti yoktur.Ama aynı şey insanoğlu için söylenebilir mi?Yakın bir gelecekte cehenneme çevireceğinden artık kendisinin dahi kuşku duymadığı dünyasının,barınılamayacak hale gelebileceği endişesiyle,daha şimdiden evrende kendisine yer aramamaktadır.
Sayfa 160
Parmaklarımla etrafını ilk kazdığım da tabak olduğunu düşündüm ama yemek tabağı değil. Bu, daha o zaman, o kadar az bir parçasını görürken bile aklına gelmişti. Bir tabaktı. Bir daire. Kahrolası bir uçan daire.
Reklam
Gel sevgilim, 648. taksidini de ödeyerek sahibi olduğumuz dubleks daireyi havaya uçuralım da millet uçan daire görsün.
Luria'nın buluşlarından konumuzla ilgili olanları şunlardır: (1) Okuma yazması olmayan denekler, geometrik şekilleri hiçbir zaman daire, kare gibi soyut adlarıyla tanımlamamış, bunlara nesne adları vererek tanımlamıştır. Daireye tabak, elek, kova, saat ve hatta ay; kareye ayna, kapı, kayısı kurutma tahtası vb. demişlerdir. Şekilleri, bildikleri
Sayfa 70 - Metis yayınları
Binlerce kuş birbirine karışarak, ciyaklayarak dönüp durdular gökyüzünde. Dönüp durdular, dönüp durdular; yorgun kanatlarını kıpırdatamayacak hale geldiler. Orada bir kara parçası bulup dinlenmeleri, okyanusun kalan kısmını aşacak gücü toplamaları gerekiyordu ama binlerce yıldır kondukları, genetik kodlarına bilgi olarak kayıtlı olan ada yok olmuştu işte. Belki de bir depremle denizin dibine batmıştı. Döndüler, döndüler, döndüler, giderek yavaşladılar, giderek alçaldılar. Sonra içlerinden biri, gümüş sırtlı bir martı denize doğru müthiş bir dalış yaptı. Öteki kuşların şaşkın bakışları altında çok sert bir biçimde çarptı denizin ayna gibi yüzeyine. Ve öldü! Diğerleri biraz daha ciyaklayarak döndüler, sonra bir martı daha kendini denize çakarak intihar etti. Sonra biri daha, biri daha, biri daha!.. Gün batımına kadar gökyüzünde daire oluşturarak uçan binlerce kuşun hepsi intihar etti. Denizin yüzü, dalgalarla sallanan kuş ölülerinden görünmez oldu. Ondan sonra ortalığı derin bir sessizlik kapladı. Dünyanın sonu gelmiş gibi oldu. İşte rüyanın tam burasında soluk soluğa uyandım. Bir kolu ve bacağı üstümde olan Lara uyandığımı hissetti, başını kaldırarak, “Ne oldu?” diye sordu. “Azrail yoklamış gibisin tatlım. Sakinleş. Rüya mı gördün?” “Evet!” dedim ve rüyayı bütün ayrıntılarıyla Lara’ya anlattım. “Adamız yok olmuştu!” dedim. “Denizin dibine batmıştı; bu yüzden göçmen kuşlar binlerce yıldır yaptıkları gibi açık denizi aşarken, ayak basacak bir yer bulamadılar. Birer birer intihar ettiler, deniz hepsini yuttu.”
824 syf.
8/10 puan verdi
Hayali bir Maine kasabasında uzun zaman önce düştüğü sanılan bir uçan daire kazasının keşfi ve etkisi üzerine kurulu uzunca bir roman. Kitap oldukça uzun şayet beni pek zorlamadı. Kitabın tek sorunu ise size konunun önemli bir gidişatını olaylar gecikmeden okuyucuya adapte etmesi olabilir. Bu da normal bir Stephen King okuyucusunun insanlar bu kadar düşünüyor mu, ana karakterler aklını kaybetmiş olabilir mi gibi düşünce baloncukları arasında sıkışmasına neden oluyor. Bi yerde okuduğuma göre Stephen King bu romanı yazarken oldukça pudra şekeri kullanmış, sanırım bunun etkisi olabilir dediğim baloncuklar. Kendisi de kitabı pek beğenmiyormuş. Mazi kalbimde bir yaradır. Filminin de çıkacağını duydum sinemalara düşerse uğrayacağım. Çok kez kitabın uzunluğundan ve monotonluğundan dem vurulmuş ama beni o kadar etkilemedi. Güzeldi. Reading Slumptan kurtulmanıza yarayabilir. ekleme: 93 yapımı bir filmde var ama çok fiyasko duruyor.
Şeffaf
ŞeffafStephen King · Altın Kitaplar Yayınları · 2019674 okunma
130 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.