Hayatının komutanı gibi...
Allah’ın emrindeki bir kul hayatını nasıl yönetir? Çevresindeki şartlara esir gibi mi, hâkim gibi mi, asker gibi mi, komutan gibi mi? Selde sürüklenen saman gibi mi, samanları sürükleyen sel gibi mi davranır? İnsanın hayatını hangi arzuların komutları yönetiyor? Zihnine vicdanından, “Şunu yap, bunu yapma!” komutları kimden, kimin adına ve
Sayfa 160Kitabı okudu
Mevlâna'nın doğumu öncesi XIII. yüzyıl Anadolusu'nda genel durum pek iç açıcı değildi. Kaos ve krizlerin pençesinde inleyen, umutsuzluğun ve karamsarlığın hakim olduğu bir coğrafyada iki şey vardı: Katliam ve kargaşa... Kardeş kavgaları, siyasî otorite boşluğu, mezhep çatışmaları, cemaat kavgaları, hizipçilik, siyasi ve dini kaynaklı isyanlar, sapık ve batıl düşüncelerin yaygınlaşması, toplum simsarlarının halkın özgüvenini tahrip etmesi ve bütün bunlar karşısında insanların ne yapacağını bilememekten kaynaklanan dayanılmaz sancıları... İnsanlar, neye inanıp neye inanmayacaklarını bilmez bir halde, olup biteni seyretmekle yetiniyorlardı. Adeta kurtarıcı bir el, muştu dolu bir ses bekleyişi içindeydiler. Korku ve ümit arasında yürekler çarpıyor, ayrılıkları gayrılıkları kaldırıp tevhid sancağı altında birlik ve beraberlik mesajı getirecek kutlu bir insan bekliyorlardı.. Bir yandan iç karışıklıklar, taht kavgaları, diğer yandan Moğol zulmüne maruz kalan Anadolu insanı sevgiye, barışa ve huzura hasret kalmıştı. Bu hasret; İslâm'ın nuru, insanlığın gururu Hz. Mevlâna Celaleddin Rûmî doğana kadar sürdü.
Reklam
" Üstat Fuzuli der ki: Beden diyarının en gözde yeri gönül şehridir." demişti yeni talebesine manidarca bakarak, " Bu şehrin üç dostu, üç de düşmanı vardır. Dostları 'ferah', 'muhabbet' ve 'ümit'tir. Düşmanları ise ' garez', ' korku' ve 'gam'dır....
Sayfa 179Kitabı okudu
Alışkanlık
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile
Ben ümit kelimesinin aynı zamanda korku ifade ettiğini düşünürüm. Çünkü ümit, olması ve olmaması ihtimali olan bir şeyin olacağını farzetmektir.
Sayfa 198Kitabı okudu
Karanlık ve Dolambaçlı Düşünceler
Ya ben.? Benim en uzak hatıram daha dün olmuş gibi.. Hatta bunlara hatıra demek bile doğru değil.. Bir vaka insana zevk, azap, korku, ümit, hasılı iyi, yahut kötü bir heyecan veren şeydir.. Onun hatıra olması için bu heyecenlardan temizlenip ayrılması bir mücerret fikir, bir ölü manzara halini alması lazım gelir.. Halbuki benim hatıra dediğim şeylerin bir, iki gün evvel çektirilmiş bir dişin yeri gibi daha sızısı tamamiyle geçmedi.. Başlanmış bir çok işlerim vardı.. Hepsi olduğu yerde duruyor.. Okumayı tasarladığım, hatta alıp kütüphaneme koyduğum kitaplar vardı, hala bekliyor.. O halde ben, bu kırk seneyi ne yaptım nasıl rüzgara savurdum.? Raşit çocuğun uçsuz bucaksız enginine bedel benim avuç içi kadar bir yerim var.. Aynı bir noktaya dürbünün iki ayrı ucundan bakan bir insan gibi birimizin erişilmez uzaklar da gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor.. Bu neden böyle oldu.? Sayfa 9-10
Sayfa 9 - İnkılâp Kitabevi Yayın
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.