Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
« Demokrasi kelimesinin etimolojik kökenini araştırdık. (...) Türkiye " Recepkrasi" ile idare edilir. "Recepkrat" bir idare vardır. Recepkrasi'nin de aslı Recepos ve kralostan gelir.» Türk dili uydurca kolu başkanı General Marko :)
Sayfa 164 - Yapı Kredi Yayınları, Recepkrasi ve Celalkratik, Markopaşa ( 21 Nisan 1947 )Kitabı okudu
Osmanlıca gibi bu Uydurca ve Frenkçe züppeliği de, Türkçede ya "aşağılık kompleksi", ya da "aşağılık duygusu" yaratır.
Reklam
Türkçenin bedbahtlığı, tabii tekamülünü yaparken, birdenbire zıplamaya zorlanmasından olmuştur. Nesiller arasındaki köprüler uçurulmuş ve hafızadan mahrum bir nesil türetilmiştir. Hafızadan yani kültürden. Milletin ana vasfı: devamlılık. Dilde, terbiyede, gelenekte devamlılık. Altı yüz yıl cerrahi bir ameliyatla içtimai uzviyetten koparılıp atılınca, Türk düşüncesi boşlukta kalmıştır. Boşlukta kalmıştır, çünkü Batı'ya da tutunamamış, sırtını Batı tefekkürüne de dayayamamıştır. Elli yıldan beri Batı'yla bu kadar sarmaş dolaş olduğumuz halde, hala yeni neslin tek değer yetiştirememesi, bunun en hazin tecellilerinden biri değil mi? Uydurca ile bir 'Hürriyet Kasidesi', bir 'Sis', hatta bir 'Erenlerin Bağından' yaratılabilmesi için en az bir altı yüz yıla daha ihtiyaç var.
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Uydurca
Sonra, 'bugünkü nesil'. Bugünkü nesil, ağabeylerinin hafızası zorla iğdiş edilen ikinci nesildir. Devlet kanalı ile nereden çıktığı bilinmeyen, iğri büğrü kelimeler onların genç beyinlerine zorla sokulmuş. Halk Partisi, uydurcacılığı devrimcilik olarak göstermiş. Dil Kurumu elindeki kaynakları bu uğurda seferber etmiş. Zavallı aydınlar neye uğradıklarını, ne yapacaklarını şaşırmışlar. Dil Kurumu, kurulduğu günden bugüne, hangi selahiyettar ilim ve sanat adamını etrafında toplamış? İlim zaten yok...
Sayfa 52
Uydurca
Uydurca ile bir 'Hürriyet Kasidesi', bir 'Sis', hatta bir 'Erenlerin Bağından' yaratılabilmesi için en az bir altı yüz yıla daha ihtiyaç var.
Sayfa 51
Milletin ana vasfı: Devamlılık. Dilde, terbiyede, gelenekte devamlılık. Altı yüzyıl, cerrahi bir ameliyatla ictimâi uzviyetten koparılıp atılınca, Türk düşüncesi boşlukta kalmıştır. Boşlukta kalmıştır, çünkü Batı'ya da tutunamamış, sırtını Batı tefekkürüne de dayayamamıştır. Elli yıldan beri Batı'yla bu kadar sarmaş dolaş olduğumuz halde, hâlâ yeni neslin "tek değer" yetiştirememesi, bunun en hazin tecellilerinden biri değil mi? Uydurca ile bir "Hürriyet Kasidesi", bir "Sis", hatta bir "Erenlerin Bağından" yaratılabilmesi için en az altı yüzyıla ihtiyaç var"
Reklam
Milletin ana vasfı: Devamlılık. Dilde, terbiyede, gelenekte devamlılık. Altı yüzyıl, cerrahi bir ameliyatla ictimâi uzviyetten koparılıp atılınca, Türk düşüncesi boşlukta kalmıştır. Boşlukta kalmıştır, çünkü Batı'ya da tutunamamış, sırtını Batı tefekkürüne de dayayamamıştır. Elli yıldan beri Batı'yla bu kadar sarmaş dolaş olduğumuz halde, hâlâ yeni neslin "tek değer" yetiştirememesi, bunun en hazin tecellilerinden biri değil mi? Uydurca ile bir "Hürriyet Kasidesi", bir "Sis", hatta bir "Erenlerin Bağından" yaratılabilmesi için en az altı yüzyıla ihtiyaç var.
Türkçe’nin bedbahtlığı, tabiî tekâmülünü yaparken, birdenbire zıplamaya zorlanmasından olmuştur. Nesiller arasındaki köprüler uçurulmuş ve hafızadan mahrum bir nesil türetilmiştir. Hafızadan yani kültürden. Milletin ana vasfı: Devamlılık. Dilde, terbiyede, gelenekte devamlılık. Altı yüzyıl cerrahi bir ameliyatla içtimâi uzviyetten koparılıp atılınca, Türk düşüncesi boşlukta kalmıştır. Boşlukta kalmıştır, çünkü Batı’ya da tutunamamış, sırtını Batı tefekkürüne de dayayamamıştır. Elli yıldan beri Batı’yla bu kadar sarmaş dolaş olduğumuz halde, hâlâ yeni neslin tek değer yetiştirememesi, bunun en hazin tecellilerinden biri değil mi? Uydurca ile bir “Hürriyet Kasidesi”, bir “Sis”, hattâ bir “Erenlerin Bağından” yaratılabilmesi için en az bir altı yüzyıla daha ihtiyaç var.
Anlamların kıvraklığı, anlamsızlık değildir. Bir dil, oturaklı terimleriyle, (Locution Verbiale) denilen söz gelimleri ile düşünceyi geliştirir. Dilin gelişimi için Düşünce Yaratıcılığı ne denli gerekli ise; Yaratıcı Düşünce için de, İşlek Dil en az o denli gereklidir; Bir Toplumda, Düşünceyi yok etmek mi istiyorsunuz? O Toplumun dilini bozuk
Neredeyse bütün Meriç polemikleri aynı kanatlı-kanatsız karşıtlığı üzerinde yükselir. Türk burjuvazisi kendini temsil edecek "kanatsız, heyecansız yazarlar" arıyordur. Batılılaşmış düşüncenin "kanatları oklarla delik deşik"tir. "Kurum Türkçesi"nin "kolu kanadı kınk"tır. Orhan Veli kuşağı (bu "mikro edebiyat", bu "minnacık şiir", bu "cüceler edebiyatı") "şiirin kanatlarını kesmiş", onu "toprakta sürünen sevimli bir hayvan"a, "kartaldan çok, bir kümes hayvanı"na dönüştürmüştür. Meriç'in Osmanlıca sözcükleri bir mızrak gibi kullanan bol mecazlı bol aforizmalı dili de Cumhuriyet "uydurca"sının (bu "renksiz ve kokusuz", "terbiyeli ve tuvaletli", "cevher"siz ve "usare"siz, "mızmız" ve "mıymıntı" dilin) karşısına diktiği bir kanatlı dildir. "Türk insanının uyuşan şuuruna bir alev mızrak gibi" saplanacak kadar coşkulu, "İsrafil 'in suru kadar heybetli" olması istenmiş pathos yüklü dil. Meriç'te "kanat"ın erillikle özdeşleştiğini, Meriç sözlüğünde "kanatlı"nın daima eril, "kanatsız"ın dişil, hadım ya da efemine olduğunu da unutmayalım. "Virilite"nin yazarı: "Gür, erkekçe bir isyan"ın, "dürüst ve erkekçe bir kavga"nın, "erkekçe nfil"filar"ın yazarı.
Sayfa 137 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yalnız ve yalnız dil kurumu, terimce ve uydurca uyduracak değil a.. Bir de biz deneyelim dedik ve şu Demokrasi kelimesinin etimolojik kökünü araştırdık. Ne çare ki, onun kökü de (Cemil Barlas’ın kulakları çınlasın) dışarda imiş. Kelimenin aslı, halk manasına Demos ile, idare manasına kralos’tan yapılmış. Sözümona demokrasi demek, halk idaresi demekmiş. Demokrasinin kökü dışarda olmasına gönlüm razı olmadı. Kökünü içeri almaya çalıştım. Şöyle ki: Türkiye “Recepkrasi” ile idare edilir. “Recepkrat” bir idare vardır. Recepkrasi’nin de aslı Recepos ve kralostan gelir.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.